MHP bir türlü kongresini yapamıyor. MHP kendi haline bırakılmadı. Türk Milleti'nin güçlü bir muhalefet partisi arzusu var, Genel Merkez bunu fark etse de dikkate almadı, hükümet ve devlet organları da, MHP Kongresi'ni doğal akışına bırakmadı diye düşünenler hayli fazla. Yargıtay ne yapmak istiyor? başlığı altında Talat Atilla şunları yazdı: Yargıtay çağrı heyetine kızgın ama! Kuvvetli bilgiye dayalı olarak yazıyorum ki; 2 temel nedeni var; 1) Yargıtay; mahkeme kararı verilmeden kurultayı toplama kararı veren çağrı heyetini kaba tabirle terbiye etmek istiyor. Yargıtay, MHP kongresini toplama/toplamama yetkisinin çağrı heyetinde değil, kendisinde olduğunu düşünüyor. 2) Yargıtay gazetecilerin kapılarında 24 saat nöbet tutmasından rahatsız. Gazeteciler Yargıtay'ın kapısında nöbet tutmayı bıraktığı, dikkatlerin Yargıtay'dan çekildiği anda kararını açıklayacak! Mesele budur! (11 Mayıs 2016 Çarşamba, www.turktime.com)
MHP'den kimseye zarar gelmez. MHP'nin başına kim geçerse geçsin, partinin mevcut politikasında fazla bir değişiklik olmaz, sadece çok daha milli bir politikaya yönelim olur. MHP her şartta hükümetin milli adımlarına her zaman destek olmaya devam eder. MHP'nin kongre sürecinin sürüncemede bırakılması yanlış oldu. MHP'de muhalefet, halkın desteğini fazlasıyla arkasına almış durumda, bu rüzgârı engellemek mümkün değil. Kongre alanına gelen bir delege şunları söyledi: Kongrenin yapılamayacağını biliyorum, ama burada olmam gerektiğini düşünerek buraya geldim dedi.
AB ile Vize Serbestisi Anlaşması meselesi var. Bu anlaşma 72 maddedir ve 16.12.2013'te Tayyip Erdoğan Başbakan ve Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanı iken Ankara'da imzalandı. AB'nin şimdi kanunlaşmasını istediği terör maddesi de o maddelerin içinde yer alıyor. Şimdi terörle başımızın had safhada belada olduğu bu ortamda, AB'nin istediği maddeyi kapsamdan çıkarmak istiyoruz, bakalım ne olacak. Dağın ardını görmek, başa geleceği bilmek biz Türkler için hayati önem arz etmektedir.
Turizmde büyük hayal kırıklığı yaşanıyor. İşletme sahipleri krizin ve iflasın girdabındalar. Turizm sezonu başladığında, tatillerinde, bu sektörde çok sayıda lise ve üniversite öğrencisi çalışıp, okul masraflarının bir kısmını çıkarıyorlardı, gençler de bu imkândan mahrum kaldılar. THY'nin üç aylık zararı 1 milyar 238 milyon liraya ulaştı. Türkiye'deki güvensiz ortam yolcu trafiğini de vurdu. İyi durumda olan ekonomi her geçen gün kötüleşiyor, adeta sos veriyor. İflas ertelemelerinde artış var. Karşılıksız çek patladı, işsiz sayısı 6 milyonu aştı! Turizmdeki kayıp daha şimdiden 3 milyar; dışarıdan sermaye gelişi azaldığı gibi, milli sermaye de yurtdışına kaçıyor. Ulu ve dualı Türk Milleti'nin evlatları, akşam evine götüreceği ekmeğin derdinde. Zaten Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de farklı ekonomik gerçekleri açıkça ifade etmekten çekinmiyor. Merkez Bankası verilerine göre, yurtiçinde yaşayan vatandaşlardan, yurtdışına yatırım yapanların sayısı son yıllarda yüksek boyutlara ulaştı...
Çukurca'da 8 vatan evladımızı şehit verdik. Bir helikopterimiz, Ordu'muzun açıklamasına göre kaza kırımına uğradı. Şehitlerimizin ikisi kara pilotu. Irak sınırı, İstiklal Savaşı'ndan sonra en son çizilen sınırımızdır, sınır çizgisi dağların tepesinden geçiyor. Türk Milleti'nin düşmanları böyle istemişlerdi. Saddam döneminde bu sınırın düz bir alana ilerletilmesi çok iyi olurdu. Bu fikri Ecevit ortaya attı, ama gerçekleştirilemedi. Profesör Doktor Ümit Özdağ, helikopterimizin SA-7 veya SA-8 füzesiyle vurulduğunu söyledi. Biz TSK'nın açıklamasına itibar ederiz. Terör örgütüne kaç devletin, ne tür gelişmiş silahlar verdiğini biliyoruz. Düşman çok ve Türkiye çifte düşmanla savaşmaktadır. Türkiye, tüm zorluklara karşın, dünyada eşi görülmemiş başarılı savaş yürütüyor.
Düşman azaltmak, dost kazanmak gibi maliyetsiz ve verimli, bir o kadar da uzun vadede fayda sağlayıcı bir politika izlemek akl-ı selimini göstermek lazım. Tuzaklardan aklın muhakemeli refleksiyle kurtulmalıyız. Yeni Şafak Gazetesi yazarı Salih Tuna da kumpasın en büyüğüne işaret ederek şunları yazdı: ! Sayın Cumhurbaşkanımızın, Rus uçaklarının düşürülmesinin ardından pilot inisiyatifinden bahsetmesi veya Rusya uçağı olduğunu bilseydik düşürmezdik ifadesiyle birlikte değerlendirdiğimizde nasıl bir kumpasa maruz kaldığımız ortaya çıkmıyor mu? Rusya ile ilişkilerimizi hiçbir kumpasa kurban edemeyiz. Kumpasçıları daha fazla sevindirmeyelim; Rusya ile ilişkilerimizi ne yapıp edip eskisinden daha kuvvetli hale getirelim.(Bu kumpasa daha ne kadar mahkûm olacağız? başlıklı yazı, 09.04.2016)
CHP'nin başındaki zatın düşünmeden konuşmaya devam etmesi, ayrı bir dert.
Daha önce de yazdım AK Parti'nin bütünlüğünü koruması önemli ve MHP ile milli bir koalisyon kurması milletimizin faydasınadır. MHP'de yönetim değişse de bu yapılmalıdır. CHP'nin de milli vekilleri bu koalisyona dahil edilmelidir. AK Parti yorgun ve yanlışlarının bazılarından kurtulmayı, tabi haliyle ülkeyi de kurtarmayı henüz düşünmüyor. Yılların iktidar partisi doğrularını bildiği gibi, yanlışlarını da bilir. Milli bir refleks içinde olmalıdır!
Kıbrıs meselesi milli bir meseledir. Kıbrıs'tan bir tabur askerin çekildiği haberlerini okuyoruz, eğer doğruysa bu çok vahimdir. Yunanistan'ın adalarımıza yerleştiği ve bize karşı savaş hazırlığı yaptığı haberlerini de dikkatli kalemlerden okuyoruz. Ermenistan'ın, Azerbaycan'a bir türlü huzur vermemesi ve savaş halinde olmaları tesadüf değildir.
Korku ve endişelerimiz var! Bir kıvılcımla büyük ateşler yakabilecek hainler hiç de az değil! Star yazarı Ersoy Dede, bugünkü (15.05.2016) yazısına: İç savaş tuzağına düşmeyeceğiz başlığını koymuş! Elbette ki düşmeyeceğiz!.. Ama endişe var, gelecek günlerde nelerle karşılaşacağımızın korkusu var! Köşe yazarları, sevgiyi, merhameti, iyiliği, iyi olmayı, öze dönmeyi teşvik eden yazılara ağırlık vermelidir! Bazı yazarlar, çok önemli konularda sadece bir yazı yazıp bırakmaktadırlar. Oysa ısrarcı olmalıdırlar.
Yabancılara toprak satışı, bazı Hukuk Büroları eliyle devam etmektedir. Bu ülkenin baro başkanları, siyasi demeç vermeyi seviyorlar, ama bu konuda bizzat adım atmaları gerekirken hiçbir şey yapmıyorlar. Vatan toprağının satışı behemahal durdurulmalıdır. Bu gidiş mahvımız olur!..
Borcumuz var, var olmasına da, az mı, çok mu bilen yok. Bu borç meselesi de, bir daha Düyunu Umumiye vaziyeti yaşamayalım diye çözüme kavuşturulmalı. Elimizdeki mevcutları çoğaltarak, elimizden gidenleri de milli kazanç havuzuna aktarmalıyız. Prof. Dr. Necmettin Erbakan'a Başbakanlık Başdanışmanlığı yapan Prof. Dr. Osman Altuğ'un şu hatırası, kurtuluş reçetemizdir: Görevi kabul eder etmez, Erbakan'ın ilk sorusu "Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin ne kadar borcu var, bugün ödemesi gereken" olunca bir hafta süre istedim. Buna karşılık Erbakan "Hayır, şimdi burada" dedi ve böylece Havuz Sistemi'nin de temellerini attık. Altuğ, fırsat bulduğunda, Türkiye'nin en çok konuşan iktisatçısı olmasına rağmen, toplam borcumuzu bilmiyormuş. Gazetelerde devamlı olarak emekliye ZAM haberleri çıkıyor! Oysa milli hamleler ve bunlara ilişkin haberler olmalı! Çalışkan olmalıyız, 85 yaşında Selimiye Camii'ni yapan Sinan'ımız gibi! Bu ulu topraklarda huzur içinde yaşamak için, tek hedefimiz Büyük Türkiye olma azmimiz olmalıdır!
Selam, sevgi ve hürmetlerimle efendim!