Hindistan tarım ürünlerinde hem bitkisel hem de hayvancılıkta önemli mesafe almış bir ülkedir. Geçen yazımda Pirinç, Buğday, Pamuk, Bakliyat, yerfıstığı, şeker kamışı, çay gibi ürünlerde ve hayvancılıkta önemli oranda yetiştiricilik yaptığını belirtmiştim.

Hindistan topraklarının yüzde 54'ünden fazlası tarıma elverişli olduğu için ülkedeki işçi sektörünün neredeyse yarısı tarımda çalışmakta olduğundan tarım, ekonomiyi de büyük oranda etkilemektedir. Yaklaşık 1,4 milyardan fazla nüfusa sahip olan Hindistan'da tarım sektör dışından 150 milyondan fazla kişiye geçim imkânı sağlamaktadır.

Uluslararası Para Fonunun (IMF) verilerine göre Hindistan'ın yaklaşık 4,1 milyar dolar Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (GSYH) bulunmakta ve ülkenin GSYH'sinin yaklaşık yüzde 18'ine tarım sektörü katkı sağlamaktadır. Son yıllarda diğer sektörlerde ki gelişmeler tarımın ülke ekonomisine katkısının azalmaya başladığı göstermektedir.

2021'de bir yıl boyunca hükümetin tarıma ilişkin yasalarındaki değişiklikleri protesto etmeleriyle gündeme gelen çiftçiler, bu yasaların feshinin ardından, hükümete ilettikleri taleplerinin yerine getirilmediğini ifade etmektedirler. Hindistan'da 2021'de, hükümetin tarım sektörüne serbestleşme getiren düzenlemelerini protestolarıyla gündeme gelen çiftçiler, bu kez de hükümetin bu konuda verdiği sözleri yerine getirmediğini gerekçe göstererek 13 Şubat 2024’de tekrar gösteri düzenlemeye başlamışlardır.

Çiftçilerin tekrar protestolara başlamasının esas sebebi bütün mahsuller için asgari destek fiyatı belirlenmesi, borçların silinmesi gibi taleplerinin hükümetçe yerine getirilmediğini ve tarım yasaları konusunda ilerleme kaydedilmemesi gösterilmektedir. Kavga istemediklerini söyleyen çiftçi temsilcileri hükümete, özellikle "bütün mahsuller için asgari destek fiyatının yasalarla garanti altına alınması” için çağrıda bulunmaktadırlar.

Tarım Bakanından "çiftçilerin menfaatini koruyacağız" mesajı vermesi ve hükümet başkanının da görüşmelere açık olduklarını ve bu konuya çözüm bulmak için mümkün olan her şeyi yapmaya hazırız demesine rağmen protestoların sürdüğü görülmektedir.

Hükümet, tarım ürünlerinin fiyatlarında ani düşüşler olması halinde bazı temel ürünlerde satın alınması için asgari fiyat belirleme politikasını izlemektedir. Ürünler daha çok devlet kuruluşları tarafından satın alınmaktadır. Çiftçiler ise bu uygulamanın yalnızca belirlenen temel ürünlerde değil tüm tarım ürünlerine uygulanmasını talep etmektedirler.

Yeni yasaların çiftçilere ürünlerini pazarlama özgürlüğü tanıyarak özel yatırımla tarımsal büyümeyi teşvik edeceğini savunan hükümete karşılık çiftçiler bu yasaların, kazançlarını azaltacağını, aracı şirketlere daha fazla yetki tanıyacağını ve sonunda kendilerini topraksız bırakacağını ileri sürmektedirler.

Çiftçiler kararlı bir biçimde kendilerini değişken piyasa fiyatlarından korumak amacıyla ürünleri için yasal olarak zorunlu ve daha geniş asgari fiyat garantileri aramaktadırlar. Bu görüşmeler de istenilen neticeyi alamadıklarını iddia eden çiftçiler protestolara şubat ayı ortalarına doğru tekrar başlamışlar ve her iki taraf görüşmelerini sürdürmektedir.

Çiftçiler, hükümetin son birkaç yılda verdiği birçok söze karşın taleplerini yerine getirmemesinden duydukları hayal kırıklığını dile getirmekte hükümet ise daha liberal bir üretim modeli oluşacağını ifade etmektedir. Çiftçiler, sanayi sektöründe ki gibi ürünleri için perakende fiyatlarını belirleyemediklerini bu nedenle ürünlerini hasattan sonra toptan satmak zorunda kaldıklarını ve bu nedenle de fiyatların genel olarak düşmesine neden olduğunu savunarak asgari fiyat talebi ile korunmalarını talep etmektedirler. Ayrıca çiftçiler hükümetten kredi muafiyeti talep etmekte ve hükümetin çiftçilere gelirlerinin artacağına dair verdiği sözü de yerine getirmesini talep etmektedirler.

Geri çekilen yasalar ile ürün satış, fiyatlama ve tarım ürünlerinin stoklanması konusunda uzun süredir Hintli çiftçileri koruyan düzenlemelerin gevşetilmesini getirecekti. En büyük değişikliklerden bir tanesi çiftçilerin ürünlerini özel sektöre pazarlama özgürlüğüne sahip olmaları olacaktı. Hindistan'daki çiftçiler ürünlerinin büyük çoğunluğunu devlet kontrolü altında toptan satıyor. Yasalar süpermarket ve online satış marketleri gibi özel sektör alıcılarının pirinç, bulgur ve bakliyat gibi ürünleri stok yapmasına izin verecekti. Şimdiye kadar bunu sadece devlet onaylı satıcılar yapabiliyordu. Protestocular, yasaların özel sektöre daha fazla yetki tanıyacağını, aralarında rekabet değil anlaşma ile fiyatları düşüreceklerini ve bu durumun çiftçileri zor durumda bırakacağını ileri sürüyordu.

Hindistan'ın Minimum Destek Fiyatı (MSP) olarak bilinen taban fiyat uygulamasının birçok çiftçiyi ayakta tutan tek şey olduğunu savunuyor iken Hükümet ise tarımı daha kârlı bir hale getirmenin zamanı geldiği ve yasaların bu yüzden geliştirildiğini söylüyordu. Çiftçiler sendikası başkanı "siyasi çıkarlarla verilmiş talihsiz bir karar" olarak tanımlıyor. Tabii ki ülke içerisinde protestolar siyasi destek de buluyordu. Hindistan’da ürün fiyatlarının güvence altına alınmasını ve mahsulleri için daha fazla ödeme yapılmasını isteyen çiftçiler, hükümetle gerçekleştirilen müzakerelerin dördüncü turundan da sonuç çıkmayınca sokaklara dökülerek protestolar başlamıştı. Hindistan'da üretim fazlasından kurtulmak için 'şeker tüketin' kampanyası gibi kampanyalar da başlatılmıştı.

Bu bilgileri verdikten sonra bu hadiselerden ülke olarak ne ders çıkarabiliriz o konuya gelelim. Değerli okuyucularım, her ülkenin ekolojisi, ürettiği ürünler ve ülke tarım politikaları farklılık gösterebilir. Ancak üreten sektörün ve üretilen ürünlerin birçok kesimi ilgilendirdiği bir gerçektir. Dünyanın bütün ülkelerinde “Tarım Sektörü” desteklenmektedir. Günümüzde iletişim yaygınlaştığı için güncel konular iletişimle her ülkede anında duyulur hale gelmiştir. Bu nedenle hadiselerin oluş ve bakış açısı o ülke, bu ülke ayırımını neredeyse kaldırmaktadır. Önemli olan tarımla uğraşan kesiminde bir güç olduğunu dikkate almak, ülkenin tarımında sürdürülebilirliği kısa vadeli değil uzun vadeli planlarla yönetmek ve sorunlara çözüm bulmak olmalıdır.

Avrupa ülkelerinde ve Hindistan’da görülen çiftçilerin protesto eylemleri ülkemizde de görülmesini kesinlikle istemem. Ancak Ülkemiz tarımına yöne verenlerin eylem yapan ülkelerin tarım politikalarına göre olayları irdelemeleri ve mevcut gelişmelerden ders çıkarmış olmalarıdır diye düşünmekteyim. Dünyanın farklı ülkelerinde görülmekte olan bu hadiseler basit bir protesto olayı olarak görülmemeli, tarıma yön veremlerin yapacakları planlama ve uygulamalarda doğru kararlar vermeleri için bir fırsat olarak görülmeli, iyi irdelenmeli ve gelecek için doğru değerlendirilmelidir.

Sağlıklı ve hayırlı günler dileklerimle hoşça kalınız.