Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü Selçuk Üniversitesi Ziraat fakültesinde Konya Tarımı için çok önemli bir “Kenevir Paneli” yapılmıştır. Konuşmacılar konu uzmanı tam kenevirin ehli olan araştırmacı ve Tarım ve Orman Bakanlığının yetkilileri idi. Tarım Ve Orman Bakanlığı’ndan sorumlu Konya Vali Yardımcısı Sayın Yavuz GÜNER’inde katıldığı Kenevir paneline Öğretim Üyeleri, MEVKA ve Tarım ve Orman İl Müdürlüğü yetkilileri, TKDK Konya İl Koordinatörü Yavuz UYSAL, Karatay Anadolu Üretim ve Tüketim Kooperatifi Başkanı Ahmet Bestil, yönetim kurulu üyeleri Fehmi Koçak ve arkadaşları, Fakültenin Öğrencileri ve bazı çiftçiler katılmıştır.

        S.Ü. Ziraat Fakültesi tarafından düzenlenen Kenevir Panelinde 19 Mayıs Üniversitesi Öğretim üyeleri ve Kenevir Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selim AYTAÇ, Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ali Kemal AYAN, yönetim Kurulu Üyeleri Dr. Öğr. Üyesi Özge BALPINAR ve Dr. Öğr. Üyesi Fahri BİRİNCİ ve Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğünden (BÜGEM) Şakir KARAKAYA, Batı Akdeniz Tarımsal Araştırmalar Enstitüsünden (BATEM)  Doç. Dr. Köksal AYDINSAKİR ve özel sektör temsilcisi olarak Murat KOCABALLI konuşmacı olarak katılmışlardır. Konu uzmanı olan kişiler çok değerli bilgilerin verildiği paneli S.Ü. Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Şahin Yönetmiştir.

         Konya için oldukça önemli bir konuyu gündemde tutan ve Türkiye’de konu uzmanı olan kişilerin görüşlerini Konya’da dinleyicilerle buluşturan Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa HARMANKAYA ve diğer fakülte yöneticilerine çok teşekkür ederim.

         Su ve Kenevir Konya için önemlidir. Suyun önemi tartışılmaz, canlılar için su gerekli olduğu gibi tarım için de su fevkalade önemlidir. Su hayattır, susuz kalıp hayatımızı karartmayalım.

En küçük mikroplardan en büyük hayvanlara kadar dünya üzerindeki tüm canlıların yaşaması için suya ihtiyaçları vardır. Suyun sahip olduğu farklı özellikler sayesinde, hayatın başlangıcından bu güne kadar her dönemde yaşayanın gelişmesinde ve devamlılığında vazgeçilmez bir rol oynamıştır. Nehirler, göller gibi tatlı su kaynakları, dünyadaki toplam suyun yalnızca % 1’ini oluşturduğundan bu az olan tatlı suyu kullanırken çok hassas davranmalıyız. Yeterli ve iyi kalitede suyun varlığı; tatlı su ekosistemlerinin, insanlığın, gıda güvencesinin ve sürdürülebilir kalkınmanın temel unsurudur. Bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için, kişi başına düşen yıllık su miktarı en az 8000 - 10.000 m3 arasında olmalıdır. Türkiye su zengini bir ülke değildir. Türkiye'de kişi başına düşen yıllık su miktarı 1.430 m3'tür. Su bütün canlılar için önemli olduğu gibi bitkiler içinde hayati öneme sahiptir. Doğadaki suyun kaynağı yağışlardır. Yağış, atmosferdeki su buharının çiğ, kırağı, kar, dolu ve sis gibi değişik şekillerde toprağa düşmesidir.

           İnsanlar ve hayvanlar hareket edebildikleri için yaşadıkları ortamlarda su arayışında bulunabilirler. Bitkiler, insan ve hayvanlar gibi hareket edemediklerinden yetiştikleri yerdeki su ile yetinmeleri gerekir. Bu nedenle bitkilerdeki su alımı bölge ekolojisine ve yetiştikleri toprağa bağlıdır. Bitkideki canlı hücrelerin protoplazmasının yapısında su önemli bir öğedir. Su ayrıca bitkilerde besin maddesi taşınması ve organik madde yapılmasını sağlayan fotosentez için de gereklidir. Bitkiler ihtiyaçları olan mineralleri suda erimiş olarak alırlar. Bitkilerin su ekonomilerinde bitkinin tam olarak taşıdığı su miktarı değil, yetişme yerinde bulunan suyun durumu (suyun yoğun veya az oluşu, suyun katı veya sıvı oluşu, toprağın asidik oluşu, cisimlerin şişme noktası, yetişme yerlerindeki suyun osmotik değeri v.b.) ve toprağın emme kuvvetinin fazla oluşu önemlidir. Diğer canlılar da olduğu gibi bitkilerin yaşaması içinde gelişme dönemine bağlı olarak her dönemde farklı miktarlarda suya ihtiyaç duyarlar. 

Su kaynakları önemi nedeniyle ülkeler arası savaş sebeplerinden de sayılmaktadır. Geçmişte örnekleri çok görülmüştür. Tarihte toplumların göç etme sebepleri arasında da su arayışı da vardır. Su kullanım özellikleri bakımından dikkat edilmesi ve su kaynaklarının doğru ve tasarruflu kullanımı yanında uygun korunması da gerekmektedir.

Ülkemiz genelinde uzun yıllar yıllık ortalama yağış miktarı 600 mm’nin altındadır. Karasal iklim karakteri gösteren ülkemizde su kaynakları dağılımı ve yıllık yağış miktarı değişiklik göstermekle birlikte Doğu Karadeniz Bölgesi’nde ortalama 2.500 mm iken, Orta Anadolu’da bu değer 220 mm’ye kadar düşmektedir. Bölgeler arasında yağış miktarı açısından olduğu gibi yıl içerisinde yağışın dağılımı da değişiklikler göstermektedir. Bu dağılım bölgede yetiştirilecek bitki desenini de belirleyen önemli bir faktördür.

          Çeşitli kaynaklarda belirtilen değerlere göre ülkemizde teknik ve ekonomik olarak kullanılabilir su potansiyeli 112 milyar m3’ sudur.  Bazı yıllar değişse de bu suyun halen Türkiye’de yıllık, 7 milyar m3 'ü (%13) sanayide, 7 milyar m3 'ü (%13) içme-kullanma suyu olarak ve 40 milyar m3 'ü (%74) sulamada kullanılmak üzere toplamda 54 milyar m3 su kullanılmaktadır.

         Nüfus artış hızı, içme-kullanma, tarım, sanayi, enerji sektörlerindeki büyüme dikkate alındığında Türkiye’de ihtiyaç duyulacak su miktarının artacağı da dikkate alınmalıdır. Ülkemiz su varlığı ve kullanımı bakımından su zengini bir ülke olmadığından su kaynakları daha etkin ve verimli kullanılmalıdır. Aksi takdirde, Türkiye 2030’lu yıllar itibariyle su sıkıntısı çeken bir ülke durumuna gelmesi ihtimali öngörülmektedir. Bu nedenle her sektörde suyu tasarruflu, doğru ve israf etmeden ve gerekli yerlerde geriye dönüştürerek kullanmalıyız.

         Türkiye’nin mevcut su kaynaklarının miktar, kalite ve ekosistem açısından korunmasını temin etmek sadece tarım sektörü için değil diğer sektörler içinde, yani hepimiz için gereklidir. Suyun etkin ve verimli kullanılması yönünde de gerekli tedbirler her sektörde alınmalıdır. Mevcut su varlığımızın sektörlere göre su kullanım oranları tarımın aleyhine gelişmektedir. Yani tarımda kullanılan su oranı toplamda geçmiş yıllara göre giderek azalmaktadır. Her geçen yılda su kullanım oranı tarımda azalırken diğer sektörlerde artış göstermektedir. Bu nedenle suya yapılan ve yapılacak olan yatırımları sadece tarıma yapılan yatırımlar olarak görülmemelidir. Tarımda olduğu gibi diğer sektörler içinde su önemli olup suyun yeterli olmayan bölgelerde yeni su kaynakları bulunmalı ve tarımda kullanılan oran düşürülmemelidir.

Kömür, doğalgaz ve petrol gibi fosil yakıtların artan kullanımı atmosferdeki CO2 miktarını arttırmaya devam ediyor. Birçok faaliyet sonucu atmosferimizi bir battaniye gibi saran belirli gazlar (karbondioksit (CO2), su buharı (H2O), azotlu bileşikler (NOx), metan (CH4)) yeryüzünden yansıyan bu güneş ışınlarının bir kısmını tutar ve yeryüzüne geri gönderir. Böylece yeryüzündeki ortalama sıcaklık, bizim ve biyolojik türlerin yaşamını sürdürmesine imkân verecek ortalama bir sıcaklığa, 15-16°C’ye ulaşır. Küresel ortalama sıcaklıklardaki artışa neden olan sera gazı artışının, yani iklim değişikliğinin ”kesin olarak” insan faaliyetlerinden kaynaklandığını ortaya konulmuştur. Sanayi Devrimi öncesinde 280 ppm (ppm; milyonda bir parçacık) seviyesindeki küresel CO2 miktarı, 2018'de milyonda 407,8 parçacık (ppm) iken bu oranın, 2019'da milyonda 410,5 parçacığa ulaştığı ( ppm) seviyesine yükseldiği belirtilmektedir(WMO).

Bütün bu gazların ilgili sektörlere göre dağılımı ise şöyledir: %26 enerji üretimi, %19 sanayi, %17 ormancılık, %14 Tarım, %13 Ulaşım, %8 yerleşim ve işyerleri, %3 atıklar ve atık sulardır. Görüleceği üzere tarımsal faaliyetlerin atmosferi kirletme oranı enerji üretimi ve sanayiye göre daha düşüktür. Ayrıca orman ve tarımsal ürün bitkileri fotosentez ile atmosferdeki karbondioksiti kullanarak havaya oksijen verirler. Kenevir oksijen kaynağı olarak önemli bir bitkidir.

İklim değişikliği sebebi ile su varlığı ve kalitesi toplumsal ve çevresel açıdan en önemli baskı unsuru olmakta olduğundan çevreyi, iklimi ve doğayı korumak hepimizin bütün insanlığın görevi olmalıdır. Yurdumuzda da görülen çok şiddetli yağışların ve bu yağışların erozyon dışında can ve mal kaybına da sebep olduğu görülmektedir.

        İklim değişikliği nedeniyle su kaynaklarındaki azalma tarımsal üretimde olumsuz etki yapacağından yüzey sularında azalma havzalar arası sutaşıma ile dengelenmeli veya daha fazla derinliklerden su alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki kurak ve yarı kurak alanların genişlemesine sebep olacak yıllık ortalama sıcaklığın artması çölleşme, tuzlanma ve erozyonu da arttıracaktır. Bunun sonucu birim alandan alınacak tarım ürünü verimi azalacak, meradan faydalanan hayvan sayısı düşecek ve genelde daha fazla ürüne ihtiyaç duyulur iken daha az ürün elde edilmesi sonucu kıtlığa ve ürün ithaline neden olacaktır. Bunun önlenmesi için su fazlası olan bölgelerden Orta Anadolu gibi etkilenecek bölgelere su nakli acilen düşünülmelidir.

Bitkinin normal gelişmesini sağlamak için önemli koşullardan biri büyüme mevsimi boyunca kök bölgesinde yeterli düzeyde nemin bulundurulmasıdır. Bu nemi sağlayan kaynakların ilki doğal yağışlardır. Nemli bölgelerde bitki büyüme mevsimi boyunca düşen yağışların miktarı ve dağılımı genellikle bitki su ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmaktadır. Ancak kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde bitki büyüme mevsimi boyunca düşen yağışlar hem miktar hem de dağılım açısından yetersiz kalmakta ve bitki su ihtiyacını karşılayamamaktadır. Dolayısıyla, bitki kök bölgesindeki eksik nem sulama suyu ile tamamlanmaktadır. Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki dar bir alan dışında Türkiye’nin tüm bölgeleri kurak ve yarı kurak iklim kuşağında yer almaktadır. Bu nedenle Türkiye’de sulama bitkisel üretim için oldukça önemlidir. Toprak yüzeyinden olan buharlaşma ve bitki yapraklarından olan terlemenin toplamı biçiminde tanımlanan bitki su tüketimi, doğrudan ölçülebildiği gibi iklim verilerinden tahmin yöntemleriyle de belirlenebilmektedir. Bitki Su Tüketimini Etkileyen Faktörler:

1. İklim Faktörleri: Solar radyasyon (güneş ışınları şiddeti), Sıcaklık, Nisbi nem, Rüzgâr, Güneşlenme süresi ve Gündüz saatleri uzunluğu,

2. Toprak Faktörleri: Toprak nemi, Toprağın işlenme durumu ve Bitki örtüsü

3. Bitki Faktörleri: Bitki cinsi, Gelişme devresi ve Büyüme mevsimi bitkinin su tüketim miktarını etkilemektedir.                            

          Bitkinin tükettiği su miktarı, yukardaki faktörlere göre yere ve yıla göre değişkenlik gösterir. Aynı yerde bile farklılıklar görülebilir. Sıcaklık arttıkça, bitki su tüketimi artar. Rüzgâr hızı arttıkça, bitki su tüketimi artar. Güneşlenme süresi arttıkça, bitki su tüketimi artar. Bağıl nem arttıkça, bitki su tüketimi azalır. Vejetatif gelişmeye paralel olarak bitki su tüketimi artar ve vejetatif gelişmenin tamamlandığı devrede en yüksek değerine ulaşır. Hasada kadar geçen devrede ise bitki su tüketiminde tekrar belirli oranda azalma meydana gelir. Büyüme mevsimi uzun olan bitkilerin mevsimlik su tüketimleri, kısa olanlara göre daha fazladır. Ürünlerin suya olan ihtiyaçları bölge, topoğrafya, toprak ve kullanım amacına göre değişmektedir.

    Son yıllarda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları ile kenevir bitkisi popüler bir bitki haline gelmiştir. Üreticiler başta olmak üzere, üretici birlikleri ve ekimin serbest bırakıldığı illerde Tarım ve Orman Bakanlığı teşkilatları devrede olup bitkinin yetiştirilmesi, sanayisi ve kullanımı ile gayret göstermektedirler. Kenevir bitkisinin kullanıldığı yere göre farklı bir ekonomik bir değeri vardır. Kenevirin önemi ve kullanım değerleri bu panelde açıklanmıştır.

Kenevir ülkemizde ve bölgemizde yetiştirilecek iklime ve potansiyele sahip olan bir bitkidir. Konya’da da kenevir kontrollü olarak ekimine müsaade edilmiş olduğundan 2024 yılında İçeriçumra’da 20 dekarlık alanda ekilmiş ve 2025 yılı ekim döneminde farklı ilçelerde geniş alanlarda ekimi yapılmış ve yapılmaktadır.

Su tüketimi reel olarak su tüketimine etkili faktörler göz önüne alınarak yapılması gerekli olup her bölge için yapılmış olmalıdır. Kenevir panelinde en çok tartışılan konu BATEM de yapılan kenevirle ilgili su tüketim miktarı olmuştur. BATEM’de kenevirin su tüketimiyle ilgili yapılan iki yıllık araştırmaya göre Antalya’da yetiştirilen kenevirin mısırdan daha fazla su tükettiği yapılan çalışmayla ortaya konulmuştur. Bu araştırmada kenevir hasadı 160 günden fazla bir sürede yapılmıştır. Bitkinin su tüketimin gerektiren nedenler yukarda belirtildiği gibi birçok faktöre bağlıdır. Kenevirin Konya şartlarında su tüketimiyle ilgili ciddi bir çalışmanın yapılmasına acilen ihtiyaç var olup bu çalışmayı fakültemiz acilen yapmalıdır.

       Konya Gıda ve Tarım Üniversitesinde çalıştığım sürede BÜGEM’den alınan izin ile 2020-2021 yıllarında Konya’da Altınekin, Beyşehir, Çumra, Karatay ve Meram ilçelerinde Kenevir ekimi yaptığımız araştırmada kenevire 3 defa su verilmiştir. Birçok bitkide olduğu gibi Altınekin, Karatay, Meram ve Çumra’da ekim sonrası bir saat süreyle çimlenme suyu ve sonrasında 3 defa verilmiştir. Geçen yıl İçeriçumra’da Mustafa Özaydın’ın 20 dekarlık arazisinde ekilen kenevire bir saat çimlenme suyu ve her defasında 5 saat olmak üzere üç defa sulama yapılmıştır. Aynı sulama sistemleriyle ve aynı sürelerde (4-5 saat) kenevire 3 su verilirken mısıra bölgemizde 6-9 defa veya daha fazla sayıda su verilmektedir. Çiftçi şartlarında yapılan bu uygulama bölgemizde kenevirin daha az su tükettiği anlamına gelmektedir.

Ayrıca bölgemiz birçok bitkinin tohum üretimi için oldukça uygundur. Normalde tohum için vejetasyon süresi de ilimizde Antalya’ya göre 30-40 gün daha kısadır. Kenevirden birim alandan alınan verimde Karadeniz bölgesine göre de 1/4 oranında daha fazladır. Bölgemizde kenevirin daha az su tüketimi ve tohumu için yetiştirilmesi bölge için önemli bir avantajdır.

        Kenevir ve diğer bitkiler için S. Ü. Ziraat Fakültesinin “Araştırma ve Bilgilendirme Merkezi” kurması ve bölge için önemli araştırmalar yapması beklenilmektedir. Kenevir Panelinde sabah ve öğleden sonraki oturumlarda kenevirin önemi ve kullanım alanlarıyla ilgili çok değerli bilgiler verilmiştir. Konuyla ilgili sorunların bilimsel araştırmalarla çözülmesine ihtiyaç vardır.

       Bir üniversite için hastane kadar önemli ise Konya için Ziraat Fakültesi de o kadar önemlidir. Fakültenin araştırma ve uygulamaları yapacak imkânlara kavuşturulması üniversite idaresince sağlanması gerekmektedir.

       Bir dönümlük kenevir, 25 dönümlük orman kadar oksijen üretir. Bir ton kenevir 1.63 ton karbondioksit (CO2) emilimi sağlamaktadır. Bu nedenle hava kirliliğinin olduğu günümüzde kenevir diğer faydaları yanında önemli bir CO2 hava temizleyici ve çok amaçlı kullanılan bir bitkidir. Ülkemizde de sanayisi geliştirilerek sayılan faydalarının gerçekleştirilmesi için kullanım alanlarını artıracak yatırımlar yapılmalı ve kenevir ekiminden beklenenler gerçekleştirilmelidir.

         Kenevirin su tüketiminin az olması ve birçok sektörde kullanılması nedeniyle birçok ülke sınırlı da olsa kenevir bitkisinin (Cannabis sativa) günümüzde ekimini ve yetiştirilmesini kontrollü olarak serbest bırakmakta olup birçok ülke de kontrollü de olsa kenevir yetiştirilmesini ve tüketilmesini yasallaştırmaktadır. 250 endüstriyel ana maddeden üretilen 25.000’e yakın nihai üründe, doğrudan ya da dolaylı olarak kullanılması mümkün olan kenevir ürünleri tekstilden gıdaya, ilaçtan kozmetiğe, petrokimya ürünlerinden inşaat sektörüne kadar, zırh üretiminden kompozit ürünlere kadar her yerde ve her alanda endüstri bitkisi kenevir kullanılması söz konusudur.  Ülkemizde halen Konya dâhil 21 ilde kenevir yetiştirilmesine izin verilmiştir. Yeşil hazine olarak da bilinen Kenevir bitkisinin ülkemizde tescil edilmiş çeşitlerinin panelde ki konuşmacıların çeşitleridir, bu Öğretim Üyelerinin emekleri sonucu ortaya çıkmıştır. Panelde ıslah çalışmalarının devam ettiğini belirtmişlerdir. Islah çalışmalarında bundan sonra bir ayağı da S.Ü. Ziraat Fakültesi olmalıdır. Konuşmacılar tavsiyelerinde kenevirin yetiştirildiği alanlarda kenevire dayalı sektörler acilen geliştirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.

Kenevirin “Halk arasında daha çok uyuşturucu maddelerin yapımında kullanıldığı bilindiğinden ‘günah bitkisi’ diye de anılmakta, bu artık sona erdirilmelidir.  Kenevirin de uyuşturucu özelliği öne çıkarılarak yasaklanması artık ilimizde de sona erdirilmiş olup insanlık için yukarıda sayılan gerçek yararları öne çıkaracak yatırımlar acilen bölgemizde de yapılmalıdır.

  Orta Anadolu bölgesinde suyun kıtlığı nedeniyle bölgede az su tüketen bitkilerin yetiştirilmesi konu ile ilgili toplantılarda birçok oturumda dile getirilmektedir. Panelde her ne kadar Antalya’da birçok bitkiye göre Kenevir fazla su tükettiği tespit edilmiş ise de bölgemizde az su tüketen bir bitkidir. Kenevirin yukarda sayılan faydaları yanında, az su tüketmesi, çabuk yetişmesi (vejetasyon süresinin kısalığı), yetiştirildiği toprağın organik maddesini artırması gibi önemli faydaları vardır.

Bölgede kenevir yetiştirilmesine kontrollü izin verilmesiyle bitki ile ilgili endişeleri de ortadan kaldıracak, sanayisinin kurulmasıyla kenevir bitkisi bölge ekonomisine önemli katkılar sağlayacaktır.

Bölgesinde kenevirin yetiştirilmesi alternatif bir bitki olarak değerlendirilmelidir. Birim alandan beklenen getirisinin çiftçi için cazip olabilmesi için keneviri alacak kurumların oluşması ve değerlendirecek tesislerin kısa sürede bölgemizde yapılması ve yaygınlaşması büyük önem arz etmektedir. Kenevirin ekilmesi ve müsaadenin alınması için gayret gösterenlerin bu kurumlar oluşturulması gayretlerinin de gerçekleşmesi beklenen faydayı sağlayacaktır.

Önemli olan bir safha geçilmiş, bundan sonrası da önemli olduğundan gerekli teşebbüsler hızlandırılmalıdır. 25.000 üründe kenevirin kullanıldığı literatürlerde belirtilmesine rağmen bu gün Çumra’da kenevir eken çiftçilerimiz bunu nasıl değerlendirecek, önemli olan bu sorunun cevabını bilmesidir. Bu soruya cevap keneviri farklı değerlendirecek işletmelerin acilen kuruluyor veya kurulmaktadır olmasıdır. Aksi takdirde kenevirden beklenenler bir hayal kırıklığına sebep olursa mecbur etseniz de çiftçimize ektiremezsiniz. Bu sonuçla karşılaşmamak için keneviri farklı amaçlarla değerlendirecek yatırımlar bir an önce yapılmalıdır.

Sanayinin gerçekleşmesi konusunda da bir öneri de bulunmak istiyorum; bu amaçla kurulmuş olan 10 civarında kooperatif bir güç birliği oluşturmalı, hangi kullanım alanı belirlenirse o alanda hemen yatırıma geçmelidirler. Kenevirden beklentisi olanların bir hayal kırıklığına uğramaması için keneviri farklı amaçlarla değerlendirecek yatırımlara kenevirle ilgili Konya’da kurulmuş olan kooperatiflerin bir güç birliği oluşturmalıdırlar. Yatırımın yapılması için ilk ekimin seçildiği Çumra’da organize sanayi bölgesinde veya uygun görülecek bir yerde kooperatif yetkilileri tarafından oluşturulacak güç birliğince kenevir işleme tesis veya tesislerine başlanılmalıdır.  

Su problemi Konya Ovası için önemlidir. Az su tüketen ve kısa yetişme süresine sahip olan “Kenevir” bitkisinde de beklenenler gerçekleştirilirse çiftçimizin katma değer elde etmek üzere alternatif olarak ekebileceği yeni bir bitki olacaktır. 

Dünya ekonomisinde 2024 yılında 4 milyar dolar olan kenevir piyasasının 2030 yılında 17 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. Bu hızlı gelişme içerisinden bölgemizde gerekli yatırımları yaparak ülke ve bölge olarak bu pastadan yeterli payı almalıdır.