Tarım üstü açık üretim alanlarıdır. Bu nedenle iklim şartları her zaman bitkinin farklı yetişme dönemlerinde etki etmektedir. Ülkemizde görülen son donlar üreticilerimizi sıkıntıya düşürmüştür. İlk belirlemelere göre en az 36 kentte veya daha fazla ilde en az 16 ürün zirai dondan etkilenmiştir. Zirai dondan etkilenen tüm çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletmekteyim. İç Anadolu'da kayısı, kiraz, şeftali, elma ve erken ekim yapılan pancar, ayçiçeği, Karadeniz'de fındık ve çay, Çukurova'da narenciye, karpuz, Ege ve Trakya'da üzüm, bazı meyveler ve ayçiçeği, Doğu Anadolu'da badem, kayısı, ayva gibi meyveler ve geniş alanlarda ekilen çok sayıda bitki dondan zarar görmüştür.
Üreticilerimiz üstü açık üretim alanlarında görülen iklim şartlarından oluşan etkilerin bazılarını görüp tedbir alabilirler, genelde de çoğuna da razı olmak zorunda kalırlar. İklim özelliklerinin yanında üretim ve üreticilerimizden kaynaklanan zirai üretimde kayıplar dörde ayrılmaktadır;
1. Ekim öncesi kayıplar,
2. Ekim ve yetiştirme süresince kayıplar,
3. Hasat ve harman kayıpları,
4. Taşıma, depolama ve işleme (Hasat sonrası) kayıpları,
Bunları kendi içerisinde alt maddelere ayırarak da kayıpları genişçe açıklamak mümkündür. Bu yazımda kısa kısa açıklamaya çalıştım.
Ekim öncesi kayıplar; bölgeye ve toprağımıza uygun çeşit seçimi tarla ve tohum yatağı hazırlığına dayalı kayıplardır. Bu kayıpları hesaplamak çok üretici tarafından dikkate alınmamakta veya daha az bilinmektedir. Çünkü üretici aldığı verimi normal görmekte ve kanaat etmektedir. İyi bir tarla ve tohum yatağı hazırlığı ve uygun bir çeşit seçimi verimde beklenen değere yaklaşılmayı sağlamaktadır. Bazı üreticilerimizin bölgeye uygun olmayan sahil çeşitlerini ekerek veya erken ekim yapması nedeniyle soğuk zararı ile karşılaşması buna iyi bir örnektir.
Ekim ve yetiştirme süresince kayıplar; Zamanında ekim ve uygun derinliğe ekim üretimde önemli bir aşamadır. Ekim zamanı olarak bitkiye göre belirli tarih aralıkları verilse de bölgenin ve arazinin bulunduğu yerin iklim özelliklerine göre iyi seçilmelidir. Komşu ekti diye ekim yapmak yerine meteorolojik veriler dikkate alınarak ekim yapılmalıdır. Her bitkinin bir çimlenme sıcaklığı vardır, bu özelliği, çimlenme sıcaklığı dikkate alınarak ekim yapılmalıdır. Ekim derinliği tohum iriliğine göre, ekim zamanı ve topraktaki neme göre belirlenmelidir. Kışlık ekimler yazlıklara göre biraz daha derine ekilmelidir. Birim alana atılacak tohum miktarı tohumun iriliğine, çimlenme yüzdesine, safiyetine, iklime ve hazırlanan tohum yatağı özelliklerine göre ayarlanmalıdır. Eskiden sabanla ekim yapılırken yarısı taşa, yarısı kuşa ve kalanı da toprağa (bana) diye tohum hesaplanır atılırdı. Günümüzde teknoloji ilerledi. Tohum özellikleri çuvaldaki etikette yazmakta olduğundan bunlara ve tohum yatağının özelliklerine göre birim alana atılacak tohum miktarı ayarlanmalıdır. Ekim de gübre ile tohumun aynı tohum yatağına düşmesi de toprak neminin yeterli olmadığı ekim alanında gübrenin tohumu bozma ihtimali olduğundan fazla tohum atılması gerekirken tohum ve gübreyi ayrı ayrı kanala atan mibzerle ekimde daha az tohum atılmalıdır. Her bitki için birim alanda olması gereke minimum ve maksimum bitki sayıları belirlendiğinden toprak, tohum ve diğer özelliklere göre tohum miktarı ayarlanmalıdır.
Gelecek yazımda kalan iki madde hakkında bilgiler vereceğim.
Şimdi başlıktaki ifadeye döneyim, üretici neden sıkıntılı biraz daha o konuya değinmeyim. Don hadisesi özellikle meyve üreticilerinde ve bazı tarla bitkilerinde önemli bir sıkıntı yaşatmıştır. Meteorolojik tanımlara göre;
Hafif Don: 0°C ile -2.2°C arasında gerçekleşir. Genellikle hassas sebzeler ve çiçek açan bitkiler etkilenir.
Orta Kuvvette Don: sıcaklığın -2.2°C ile -4.4°C arasındadır.
Kuvvetli Don: Gece sıcaklığının -4.4 0C nin altında görülen donlara denilmektedir.
Üreticiler, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı Meteoroloji Genel Müdürlüğünün Zirai Don Risk Tahmin Haritasından ve diğer verilerinden faydalanmaları üretimde gelecek açısından gereklidir. Bu hususta bazı çiftçilerimiz hassasiyet göstermekte bazıları ise maalesef hiç dikkate almamaktadır. Uzun ve kısa süreli tarımsal faaliyetlerde meteorolojik verilerden mutlaka faydalanılmalıdır.
Ülkemizde görülen son donlar, sıcaklığın eksi 10 derecenin altına düştüğü için kuvvetli don hadisesidir. Üreticiler için bu yaşanan bir afet olmuştur. Bu don zararı bazı tarla bitkilerinde ikinci ekim yapılarak biraz masrafla telafi edilebilir iken meyvelerde telafisi mümkün değildir. Don hadisesi özellikle meyve üreticisinin bir yıllık emeğinin boşa gitmesine neden olmuştur.
Son günlerde ülkemizin bazı illerinde görülen don olayları ve depremler üreticilerin maddi kayıpları yanında toplumun tamamını psikolojik olarak da etkilemiştir.
Tarım toplumun beslenmesi için gıda üretimi yanında diğer birçok sektöre de hammadde ve girdi sağlayan önemli bir sektördür. Tarımda kullanılan ekipmanların giderek modernleştiğini tarım fuarlarında görmekteyiz. Tarıma dayalı sanayinin ürettiği dev gibi güçlü traktörler, bunlara uygun büyük ekipmanlar üreticiler tarafından bu yıl beklenen üretim değerlerine göre alındı, satıldı. Beklentilerin gerçekleşmesini engelleyen beklenmeyen tabiat olayları üretimi, hem üreticiyi hem de girdi ve finansman sağladığı sektörleri etkileyecektir.
Tarım sektörüne yönelik üretim yapan sanayi ürünleri tarımdaki arazi büyüklüğü ile paralel büyümemektedir. Arazi toplulaştırması yapılmayan yerlerde mutlaka toplulaştırma yapılarak sanayideki büyümeye tarım ayak uydurmalıdır. Arazi toplulaştırması için mevcut toplulaştırma çalışmaları yanında devlet tarafından “Arazi Ofisleri” kurulmalıdır. Arazi ofisleri kanalıyla arsa ofislerinde ki gibi bir çalışma sistemiyle arazilerin büyütülmesi teşvik edilmelidir. Tarımın sanayiye ayak uydurması için mutlaka önemli adımlara atılmalıdır. Tarıma dayalı sanayi gelişmesi takdir edilmekte ancak tarımsal üretim yapanların tarlasından yeterli üretimi alamıyorsa ekonomik gücü olmayacağından sanayi sektöründe ve diğer sektörlerde piyasa durgunlaşacaktır.
Son yıllarda yaşanan çevre sorunları ve iklim değişikliğinin de etkisiyle gıda güvenliği konusu her platformda gündeme gelmektedir. Gelecekten endişeler yaşanan olayları doğrulamaktadır. Türkiye’de ve bölgemizde de durum benzerdir. Son günlerde Yunak ve Kulu ilçelerinde görülen ani yağışlar da hem sevindirici hem de üzücü sonuçlar doğurmuştur. İşte tarımda riskin yaşanılmış örneğidir bunlar. Temennimiz tarım alanlarında büyük hasarlar oluşmamasıdır. Tarım sektöründe tarım alanlarımıza ve tarım çalışanlarına farklı bir bakış açısıyla bakacak projeler üretilmeli, sektör ayakta ve canlı tutulmalıdır.
İklim değişikliğine bağlı görülen ve görülecek olan etkilenmelere karşı sektörde gerekli sigorta tedbirleri alınarak gıda güvenliğinde süreklilik sağlanmalı ki üreticilerimizin ve dolaylı olarak da tüketicilerin zarar görmesi önlenmelidir.