Geçen yaz ameliyat olacağımda hastanede refakatçiye ihtiyacım olacağını düşünmüştüm. Bir yakınım bana kendi yardımcısını önerdi.

Hanımı aradım konuştuk ama komşularım başımda nöbetleşe kalınca ona sıra gelmedi.

Yaklaşık 6 ay sonra kendisini arayarak, bir kafede kahvaltıya çağırdım gönlünü almak amacıyla.

Ben de zaten yeni yeni toparlanmaya başlamıştım. Sabahleyin saat onda Şefikcan caddesinde bayanların işlettiği bir kafede buluştuk.

Sohbet iyi başladı. Ancak bir süre sonra farklı bir yöne kaydı.

Esprileri fazlaca açık, saçıktı.

Bunu sindirmeye çalışırken ailesini anlatmaya başladı.

Bir kızının lezbiyen olduğunu, 7 yıldır bir kız arkadaşıyla beraber yaşadığını anlattı.

Yetmedi illa ki onun ve arkadaşının resimlerini gösterdi.

"Vazgeçiremedik ne yapalım hiç olmazsa çocuğu olmayacak ona şükrediyorum" dedi.

Ben neye uğradığımı şaşırdım. Başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü sanki.

Ne düşüneceğimi de şaşırdım bir an.

Allah cc kimsenin başına vermesin.

Kınamak haddimiz değil.

Tehlike hepimizin başında.

Belki o hanım da çaresizlikten öyle konuşuyordu bilmiyorum.

Kız arkadaşını bir internet sayfasından bulmuştu.

Şimdi bütün çocuklarımız bu sitelere kolayca giriş yapabiliyor.

Ne denli takip edebiliyoruz?

Evlatlarımızı bizden çalıyorlar maalesef.

Birden masada midem bulanmaya başlıyor.

Diyabet nedeniyle zaten nekahat devremin uzun sürdüğünü söyleyip hanımdan ayrılarak evime doğru güçlükle yürümeye başlıyorum.

Olayın bende bıraktığı etki en az on gün sürüyor.

Yakınımda böyle bir olayı görünce çok şaşırdım, çok üzüldüm.

Çaresizlikten de olsa bir annenin bunu kabullenişi ve etrafa anlatışı da bir başka üzüntü kaynağıydı benim için.

Aslında bu konuyu yazmayacaktım.

Ancak depremden sonra bunu boynumun borcu bildim.

Hepimizin çocukları, torunları var.

Tehlike artık evimizin içinde, ellerimizde.

Bu konuda topyekün bir seferberlik gerekir kanaatimce.

Devletin de, ailelerin de eğitimi ve tedbirleri sonuna kadar çoğaltması gerekir.

Çocuklarımızı internet sitelerinin ve Tv kanallarının insafına bırakmamalıyız.

Bunların kontrolleri bir şekilde sağlanmalı.

Sapkın dernek ve kuruluşların talepleri ve yaygınlaşması kesinlikle engellenmeli.

Aksi halde Kur'an'da Allahü Teala'nın sık sık andığı Lut, Ad, Semud gibi kavimlerin topyekün yok olma serüvenlerine benzeyecektir akıbetimiz Rabbim muhafaza buyursun.

Hâlâ bir umut var mıdır bilmiyorum.

Durum gerçekten çok vahim.

Bunun kanıksanması ise çok daha kötü elbet.

Allah cc hepimizi gafletten uyandırsın.

Daha ne olması gerekiyor?

Birileri bir şey yapsın...

Karınca misali bile olsa...

Lütfen!