Düşünsenize on bir vilayeti, ilçeleri ve köylerini sarsmış, on binlerce vefat ve sayısını bilmediğimiz yaralı var. Yüz altmış bin bina yıkılmış…

Asrın afeti asrın felaketine dönüşeli kırk günden fazla   geçti. Üstüne bir de sel felaketi geldi ve kayıplar, acılar katmerlendi.

Evet, artık anlamalıyız… Ben artık eski ben, biz artık eski biz olmamalıyız. Neyi anlamalıyız? Eğer kendi irademizle -değişim değil-  bu dönüşümü gerçekleştiremezsek bir varoluş meselemiz olacağını… Daha ne gibi bir uyarı… ibret almak ve eski halden yeni hale keskin bir dönüş için neyi bekliyoruz!..

Bu neyin mücadelesi… Kendi kendimizle mücadele… Artık eski alışkanlıklarımızı, düşüncelerimizi, çözümlerimizi terk etmeli, tepeden tırnağa dönüşmeliyiz. Birbirimizle kısır çekişmelerimizi bırakmalıyız. Realitenin değil, tüm zamanların doğrularının ,  olması gerekenlerinin mücadelesini vermeliyiz. 

Vatan- millet-birlik- bütünlük adeta gemi gibidir, ezelden ebede akar gider. Gemi yüzerken anlamlıdır; önemli olan gemiyi yüzer halde tutmaktır. Bunun için tüm gemi personeli görevini, birbirine muhabbetle yapmalı… Unutmamalı, gemi delindi mi, su aldı mı, yan yattı mı, battı mı herkes kaybeder. Bunu anlamalı, üstünlük taslamamalı, kibir yapmamalı…  

Mevzuatına, adaletine, hukukuna uygun yapılan binalar depremde, çevresindeki binalara inat sapasağlam ayaktaydı. Adalet ayakta durursa, yapılar/binalarda depremle dahi yıkılmaz ayakta durur... Son depremde bu hakikati apaçık gördük. Bu nedenle herkes  adaletli hukukun üstünlüğüne samimiyetle inanmalı ve tabi olmalıdır. Dolambaçlı , yan yolları olan, gücün hukuku değil; doğrudan, ana cadde gibi hakkın ve haklının hukuku geçerli olmalı. Hiç kimse hukuku delmemeli, ayrıcalıklı olmamalı…  Adaleti-Hukuku delmenin, bindiğimiz dalı kesmek olduğunu her daim göz önünde tutmalıyız.  Adalet, ahlakla ayakta durur. Nasıl ki, binanın zemini, temeli sağlamlığının esası ise adaletin zemini de ahlaktır. Ahlakı yükseltirsek adalet-hukuk da üstün olacaktır.

Son söz: Evet, ezelden-ebede varoluş silahların gölgesinde yani, savunma gücümüzün yanında ekonomik-sosyal ve siyasal sistemimizin sağlamlığı bunların zemini olan ahlak ve adaletin-hukukun üstünlüğüne bağlıdır. Bekaya, bütüncül yaklaşım budur.