Babam 1944 senesinde köye ev yaptırmıştı. Evin üstünü örtmek için kereste lazım oldu. Babam da Silifkeli Kör Durmuş isimli bir tahtacıya Alaçam tepesindeki ormandan gereken keresteyi hazırlatır. O zamanlar ormanları orman askerleri koruyordu. Koruma yeni yeni sivillere devredilmekteydi.

Babam bu askerlere “Siz bugün vazifeye gidin. Gece ben kereste getirip evin üstünü örteceğim” der. Onlar da babamı kırmaz köyü terk ederler. Ancak “Lord” lakaplı sivil görevli gitmez.

Babam keresteleri getirir. Evin üstüne çıkarır. Tam biraz toprak atarlarken gündüz saat 10 sıralarında Lord gelir ve iskeleye çıkar. Keresteleri indirmek ister. Babam da onu pardösüsünün ucundan tutup küfrederek aşağı atar. Lord “Ben sana sorarım” der. Ama gidiş o gidiş bir daha ortada görünmez.

Babam pek de yumuşak tabiatlı değildi. Yerine göre işini hallederdi. Bu olay köyde senelerce konu oldu. “Ahmet ağa Lord’u iskeleden aşağı nasıl attın” diye sık sık soruldu.

Kanunda bir yer varmış. Evin üstüne konulan kereste yerinden sökülemezmiş yani kaçak sayılmazmış. Babam da bu açıklıktan yararlanmış.

Dağpazarı köyünün 15 yıldan fazla muhtarlığını yapan babam, köye okul yaptırmasına, su getirmesine rağmen köylüye yaranamamıştır. Çekememezlikten kaynaklanan dedikodular hiç bitmemiştir.