Bu gün 2013'ün son günü! Koskoca bir yılı koskocaman bir 365 günü daha devirmiş olduk. Acısıyla, tatlısıyla, iyisiyle, kötüsüyle, sevinciyle, üzüntüsüyle koskoca bir yıl.
İnsan hayatında önemli bir yer tutan bu zaman dilimi bizim için nasıl geçti? Zararda mıyız, kârda mıyız? Bir muhasebeyi, bir nefs muhasebesini yapabilsek!
Hz.Ömer (r.a.) Ölmeden hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz'' buyuruyor! Kendimizi hesaba çekmek, kendimizi sorgulamak, kendi özeleştirimizi yapmak, kendi otokontrolümüzü yapabilmek!
Hatalarımızdan, yanlışlarımızdan, günahlarımızdan ders çıkarıp bir daha yapmamaya söz vermek ve yapmamak!
Her akşam vakti yatmadan önce başımızı iki elimizin arasına alıp ''Bugün Allah için ne yaptım?'' diye kendi kendimize sormak. Keşkelere ve pişmanlıklara tekrar dönmeme kararlılığı gösterebilmek.
Haymana'lı gönül insanı, öğretmen arkadaşım İlyas Er'in babası, merhum Ali ER Efendi'nin ölümünden sonra açılan vasiyeti şu mısralarla başlıyordu:
Fikr-i müstakbeli maziyi bırak arif isen
Böyledir hal-i zaman BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ.
Yani, ARİF isen gelecek ve geçmiş gibi düşünceyi bırak. Zamanın hali böyledir. Bir varmış bir yokmuş!
Evet, dünya hayatı böyle! Bir varmış bir yokmuş. Bir masal başlangıcı gibi değil mi? Bir göz açıp yummak gibi. Bir rüya, bir hayal gibi! Bugün var olanlar yarın yok gibi!
Evet, insan ömrü hızla tükeniyor. Ömür sermayemiz yaz mevsimsinde eriyen kar gibi eriyor! Her gün mezara bir adım daha yaklaşıyoruz.
Öyleyse bu gaflet ne? Bu şımarıklık ne? Bu azgınlıklar ne? Bu zulüm ve haksızlıklar bu savaşlar ne? Bu gönül kırmalar bu küskünlükler, bu açgözlülükler, bu kibir ve gurur ne? Bu insan küçümsemeler, bu alaylar!
Bu gıybet ve dedikodular, bu hırs bu makam, servet ve şehvet düşkünlükleri ne? Bu şöhret sevdası, bu kin, bu nefret ne..?
Eşref-i Mahlukat olan insan nerede! Mükerrem olan insan nerede? Bugün insanlık âlemi kan ağlıyor. Adeta yanıyor! Her yerde özellikle İslam Ülkelerinde binlerce insan açlıktan yokluktan iç savaşlardan dolayı adeta kırılıyor, yok ediliyor. Evsiz barksız yuvasız ve de vatansız binlerce insan. NOEL BABA'nın çocukları Batı'lı emperyalistler kucak kucak ölüm dağıtıyor... İnsan insanın kurdu olmuş, birbirini yok etmeye çalışıyor.
Bu gün, bu gece bunları düşünelim en azından! Biz bütün bu olayların neresindeyiz? Mekke'nin Fethi'ni ya da Noel'i veya Yılbaşı'nı kutlarken bunları düşünelim, kendimizi hesaba çekelim..
Mekke bunun için mi fethedilmişti? Kudüs, Şam, Bağdat ya da Kostantiniyye böyle olsun diye mi fethedilip İstanbul olmuştu?
Şimdi Mekke nasıl? Kudüs nasıl? Şam, Bağdat, İstanbul nasıl? Bu soruların cevabını araştıralım! Yeni bir yıla yeni bir zamana yeniden dualarla gözyaşlarıyla, Tevbe-i Nasuh'la korku ve ümit duyguları arasında başlayalım! Ama hep umutla, Allah'ın rahmetinden ümit kesmeden!
Ne diyelim? Yeni yılımız bereketli, huzurlu ve hayırlı olsun inşallah.
MEKKE'NİN FETHİ VE GEYLANİ AKAN
Bu akşam Mevlana Kültür Merkezi'nde Konya Anadolu Gençlik Derneği'nin düzenlemiş olduğu Mekke'nin Fethi'ni kutlama programına Geylani Akan hocamı z konuşmacı olarak katılacak. Kendisini Almanya'dan tanıyorum. Kıymetli ve samimi bir gönül dostudur! Okuyucularımızı bu programa bekliyorum.
GÜNÜN SÖZÜ
BÖLÜŞÜRSEK TOK OLURUZ, BÖLÜNÜRSEK YOK OLURUZ.