ÖMRÜMÜZ DE, AHİRETİMİZ DE BAYRAM OLA

Bugün Arife, yarın Bayram. Onbir ayın sultanı, rahmet ve mağfiret ayı, Kur'an ve Oruç ayı Ramazan'ı uğurlamanın Bayram'a kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz.

Bu yıl Ramazan ülkemizde, birkaç üzücü olayı saymazsak, daha güzel, daha coşkulu, daha hareketli, bereketli ve huzurlu geçti. 

Yerin altında ve üstünde zor şartlarda çalışan kardeşlerimiz,  uzun yaz günlerinden, temmuz sıcaklarından hayli etkilendiler ama sağlıklı olana günler çabucak geçiverdi.

Gündüzler kimileri için geceye, geceler de gündüze dönüştü. Sahura kadar ayakta olanlar, işi olmayanlar ise, sabah namazlarını kıldıktan sonra, oruçlarını uykuya tutturdular.

Herkes yaptıklarının ecrini, sevabını niyetine ve çektiği meşakkate göre alacak. İnşallah, yapılan bütün ibadetler, namazlar, niyazlar, oruçlar, sahur ve iftarlar, teravihler, teheccüdler, Kur'an okumaları, mukabeleler, tesbihat ve zikirler, vaaz ve sohbetler amacına ulaşan, kabul gören, Allah'ın rızasını kazandıran amellerden sayılır.

Herşey güzelken, güzel olmayan tek şey, İslâm Âlemi'ndeki fitne ve fesat hareketleri, Ülkemizdeki PKK ve DAEŞ terörü, canlı bombalama olayları, kan dökmeler, zulüm ve haksızlıklar, mezhep kavgaları, tefrika ve bölünmüşlüklerimizdi.

Öte yandan, mükellef iftar sofralarında, camileri klimalı ortamlarında, AVM'lerin alışveriş kuyruklarında, kömürlü çay ocaklarının etrafında,ekranlarda Avrupa Futbol Şampiyonası maçlarının karşısında nargilemizi fokurdatırken,  çekirdek çitlerken hem kardeşliğimizi, hem insanlığımızı hem de yaşadığımız zillet ve meskeneti unuttuğumuz da oldu.

Ramazan hilâli gibi onbir ayda bir doğup kaybolan ekran bülbülü medyatik hocalarımızın menkıbe, kıssa ve modern fetvalarıyla avunduk.

Hızlı ve jet imamlarımızın arkasında saf tutup, namazın yarısında camileri boşalttık, halı saha maçlarına, okey masalarına koşup, sahura beş kala evimize, çoluk çocuğumuzun sofralarına yetiştik.

Yemeğin tadını, tuzunu bahane edip, eşlerimizin kalbini kırdık, evlerimizde terör estirdik.

Ve şimdi, Bayram yapacağız. Neyin bayramını yapacağız?

 Bayram ne?düşünmedik.

Bayram yapmaya ne kadar lâyığız? Kendi kendimize sormadık.

Bayram yapmayı ne kadar hak ettik? Tefekkür etmedik.

Ya da bayramdan ne anlıyoruz? Tıka basa yemek ve içmek mi? Güzel elbiseler giyinmek mi? Son model arabalar binip, tatile gitmek mi? Bol bol gezmek mi, ne anlıyoruz? Bilemedik.

Ya da yetim kalan çocukların, dul kalan kadınların, evsiz ve yurtsuz kalan binlerce insanın bayramını mı kutlayacağız? Görmedik, arayıp bakmadık.

Ezilmişliğimizin, sömürülüşümüzün, aymazlığımızın bayramını mı kutlayacağız? Kendimize gelmedik.

Parça parça olmanın, birbirimizin boynunu vurmanın, birbirimizi yok etmenin bayramını mı kutlayacağız? Sormadık, sorgulamadık.

Hani bayramlar, sevgi ve kardeşlik günleriydi? Hani bayramlar, kucaklaşma ve yardımlaşma günleriydi? Hani bayramlar, yetimleri, öksüzleri ve kimsesizleri yedirme, içirme, giydirme ve sevindirme günleriydi? Zekâtımızı, sadakamızı ehil olana, gerçekten fakir ve yoksul olana vermedik. Veremedik.

Hani bayramlar, mazlumun elinden tutma, zalime başkaldırma günleriydi?

Alvarlı Efe Hazretlerinin 

“Mevlâ bizi afv ede, bayram ol bayram ola

Cürm ü hatalar gide, bayram ol bayram ola” dediği gibi, Allah bizi afv ederse, günah ve hatalarımızı bağışlarsa ancak o zaman bayram yapabileceğiz.

Bir Sevgi, bir Kardeşlik, bir Ahlâk, bir Fazilet Toplumu oluşturabilirsek o zaman bayram yapabileceğiz.

Birbirimizle barışabilirsek, kucaklaşabilirsek, sarılabilirsek, yardımlaşıp, birbirimizin elinden tutabilirsek o zaman bayram yapabileceğiz.

Şimdi her şeye rağmen Bayram yapıyoruz, bayrama hazırlanıyoruz.

Şimdi her şeye rağmen, Allah'ın rahmetinden ümidimizi kesmiyoruz.

“İnşallah gerçek bayramlara erişiriz, gerçekten bayram yapanlardanoluruz” diye dua ediyor, temenni ediyorum.

Bu duygularla bütün okuyucularımın bayramını tebrik ediyor ve kutluyorum. 

Rabbim cümlemizi gerçek bayramlara kavuştursun.

Ömrümüz de Ahiretimiz de Bayram olsun.

Selâm ve dua ile.

GÜNÜN SÖZÜ

SEN Kİ ALLAH'IN “BAK” DİYE HİTAP ETTİĞİ VARLIKSIN. NİÇİN BU YOLDAN KÖRLER GİBİ YÜRÜYÜP GEÇİYORSUN? BAHAR RÜZGÂRI GİBİ GÜLLERİN ÜZERİNDEN GEÇİP GİTME. GÜLİSTANIN MÂNÂSINA DAL.

                                                                                               Muhammed İkbâl

 

KAMİAL BİRCAN   04.07.2016