15-16 Temmuz, TSK içindeki Fethullahçı, Paralel bir grup askerî cuntanın darbe girişimi hem polis, hem asker, hem de halk tarafından püskürtülünce, ibret alınacak çok güzel kıssalar, tarihi olaylar ortaya çıkmaya başladı.

Bu kıssalar, bu tarihî olaylar mutlaka yeni nesillere aktarılmalı, okullarda, ders saatleri içinde eğitim ve öğretim gören öğrencilere mutlaka anlatılmalı, gereken dersler çıkartılmalıdır. Ben de bu ibretlik kıssaların iki tanesini, yaşadığımız olaylarla da ilgili olması sebebiyle, okuyucularımla, sizlerle paylaşmak istiyorum.

İşte bunlardan birincisi:

“Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman'a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler.

Hz. Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır.

Ve ona sorar;

“Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?”

Derviş kendini savunur;

“Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı.”

Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve der ki;

“Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın? O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun?”

Kuş kendini savunur.

“Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah'tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.”

Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister.

“Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emreder.

Kuş o anda;

“Efendim, sakın öyle bir şey yaptırmayın” diyerek öne atılır.

“Neden” diye sorar Hz. Süleyman.

Kuş sebebini şöyle açıklar;

“Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar... Siz en iyisi mi, bunun üzerindeki derviş hırkasını çıkartın... Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın."

Sanırım gereken ders çıkartılmıştır. Bizi din adına aldatanlara, Allah adına aldatanlara dikkat! Pirincin içindeki beyaz taşlara dikkat!

İkinci kıssa ya da tarihi olay:

“Yavuz Sultan Selim Han'a, Hıristiyan'ın biri sekiz sene hizmet etmiş. O kadar güzel hizmet etmiş ki, ancak o kadar olur. 

Yavuz Sultan Selim Han, bir gün hizmetliyi çağırmış, demiş ki:

Bak, seni azat edeceğim, sana para da vereceğim. Padişah sözü, söz veriyorum. 

Bana doğruyu söyle, en ufak bir zarar görmeyeceksin...

“ Buyur sor Padişahım!” demiş adam.

 Yavuz Sultan Selim Han;

Benim Peygamberim (sav) buyuruyor ki, “Bir Yahudi ve bir Hıristiyan size hizmet ederse, fırsat buldukları an, size hıyanet ederler!” Sen de hiçbir hainlik görmedim ama yaptığın bir ihanet varsa ben bileyim de, Peygamber Efendimizin (sav) mucizesini gözümle görmüş olayım. Söz veriyorum, zarar görmeyeceksin!

“Padişahım” diyor adam. “Sekiz senedir sana getirdiğim abdest suyuna, işemeden getirmedim! Sultan Selim Hân da diyor ki:

Allah'a yemin olsun ki, senin getirdiğin abdest suyu ile hiç abdest almadım! Haydi, serbestsin, git.”

Bu kıssa da Hristiyan ve Yahudileri dost, yardımcı ya da hizmetçi edinenlerle ilgili. Sanırım maksat anlaşılmıştır.

Küfür her zaman tek millettir. Ayıdan post gavurdan dost olmaz.

Darbecilere ve onları bir kukla, bir maşa gibi elinde oynatanları düşündükçe akla bu güzel olay geliyor.

Ne diyelim? Hayırlı ve bereketli Cumalar!

                                                              GÜNÜN SÖZÜ

HİLE YILDIRIMA BENZER, ONUN IŞIĞIYLA YOLCULARIN YOLU GÖRMELERİNE İMKAN YOKTUR.

                                                                                                        Hz. Mevlâna