Kavak ağacını da kabağı da bilirsiniz. Buradaki kabak, bal kabağı olup, kavak ağacı gibi dikey olmayıp, daha çok yatay olarak uzadıkça uzar. Bal kabağı bugünlerde pazarları süslemeye başlamış, adeta görücüye çıkmıştır.

Tatlısı benim de çok sevdiğim, şifa veren güzel bir yiyecektir.

Hikâye bu ya, ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:

-Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?

-On yılda, demiş kavak.

-On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.

-Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!

-Doğru, demiş kavak.

Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabak üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa:

-Neler oluyor bana ağaç?

-Ölüyorsun, demiş kavak.

-Niçin?

-Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.

Şimdi bu hikâyeden çıkarılacak en güzel derslerden bir tanesi, çalışmadan, emek harcamadan gelinen noktanın başarı sayılmayacağıdır. İkincisi ise, kolay kazanılan şeyin kolay kaybedilebileceğidir. Yani her işte alın teri ve emek şarttır.

Çıkarabileceğimiz bir diğer ders de, omuz verdiğin, yanında durduğun kişilerin özelliğidir. Başarılı, çalışkan, doğru ve dürüst, prensip sahibi, ilkeli insanlarla birlikte hareket edersen, ekip ruhu içinde çalışırsan, zirveye ulaşabilirsin.

Ama ne olduğunu unutmadan, kim olduğunu unutmadan, alçakgönüllü olmayı elden bırakmadan, kibir ve gurura kapılmadan, bir de ölümlü, fâni bir insan olduğunu aklından çıkarmadan zirveye oturursan başarı uzun süre devam edebilir.

Konuyu seçilerek Meclis'e gönderdiğimiz Milletvekillerine getirmek istiyorum. Elbette çoğu hak ederek o makama gelmişlerdir.

 Ama bir kısmı çok para harcayarak, yoğun kulis yaparak, bir kısmı da Uzun Adam Cumhurbaşkanı ve Bilge Başbakan'ın, Davutoğlu Ahmet Hoca'nın sevgisini ve ilgisini kazanarak, sonuçta nasip de olduğu için, Milletin vekâletini almışlardır. Ve Milletvekili olmuşlardır.

Şimdi emek vermeden o makama gelmişlerse, emek harcama ve çalışma zamanıdır. Çünkü kolay kazanıp, çalışmazlarsa, kolayca kaybedebilirler.

Nitekim nice seçilenler var ki, şimdi isimleri bile anılmıyor. Niceleri unutulmuş, kimsenin aklına gelmiyor.

Şimdi bizler, bu güzel şehrin insanları Seçerek Meclis'e gönderdiğimiz vekillerimizden hizmet ve çalışma bekliyoruz. Aldıkları paraları, maaşları helal ettirmelerini bekliyoruz.

Çok şey mi bekliyoruz?

Yoksa kendileri bilir. Dört yıl dediğin ne ki? Rüzgâr gibi geçer.

Hayırlı Cumalar.

 

                                                         GÜNÜN SÖZÜ

ADALET, SANA ZULMEDİLDİĞİNDE, KARŞILIK VERİRKEN İNSAFLI OLMAKTIR; FAZİLET İSE ÜSTÜNLÜK KURDUĞUNDA BAĞIŞLAMANDIR.

                                                                                                 Hz. Ali (r.a)

 

KAMİL BİRCAN   20.11.2015