Sovyetler Birliği dağılınca NATO'nun düşmanı kalmadı, artık işlevi bitti beklentilerine karşı Batılı liderler bundan sonra en büyük düşmanlarının İslam olduğunu deklare ediyorlardı. İngiltere Başbakan'ı Margaret Teacher 1990'lı yılların hemen başında İskoçya'da düzenlenen NATO toplantısında yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullanmıştı: "Bizim yaşayabilmemiz için mutlaka bir düşmanımızın olması gerekiyor. Sovyetler çöküp düşman olmaktan çıktı. Düşmanı olmayan ideoloji yaşayamaz. Sovyetlerin yerine bir düşman bulmamız lazım, işte o düşman İslam olacaktır!"
Dünyadaki ekonomik ve siyasi gücü elinde bulunduran ahlak yoksunu müstemlekeciler sahip oldukları bu gücü devam ettirebilmeleri için sömürüye, katliama, soykırıma devam etmek zorundadırlar. Dolayısıyla dünyayı kontrol altında tutabilmek, kendileri için tehlike arz edecek bir gelişmeyi durdurabilmek için birçok senaryo kurarlar, savaş planları yaparlar, gerekirse dostları birbirlerine düşürürler. Çünkü kandan beslenen bu ülkeler güçlerini kaybedip yerlerini başkalarının dolduracağını gördükleri anda kafalarındaki en kötü planı devreye sokarlar. Dünya petrollerinin ve doğalgaz yataklarının yüzde 70'i İslam ülkelerindedir. Kendi medeniyetlerini mazlum milletlerin felaketi üzerine bina eden bu kapitalist ülkeler tarih boyunca İslam topraklarında katliamlar, soykırımlar yapmaktan geri durmamışlardır. Terörden yakınan Fransa sadece Cezayir'de 1 milyon 700 bin Müslümanı katletmiştir. Bunları bırakın cezalandıran, kınayan bile hiç bir uluslararası kuruluş çıkmamıştır. Böyle kalleş ve kahpe bir dünyada yaşıyoruz.
Doğal zenginlilere sahip Ortadoğu'da bir türlü sular durulmamıştır. İslam ülkelerinin üzerinden bir türlü sömürgeciler ellerini çekmemişlerdir. Ortaya çıkan tüm terör örgütleri bunların namı hesabına hareket ederler. Bunlardan izinsiz hiç bir terör örgütü rahat hareket edemez. Çünkü teröristlerin kullandığı silah ve mühimmatların tamamı egemen güçlerindir.
Fransa'da 129 kişinin terör saldırısında ölmesiyle kendilerini hemen masum gösterip, öyle ustalıkla işin içinden sıyrıldılar ki sanki bunlar mazlum, güya Müslümanlar gelmiş Paris'in göbeğinden insanları katletmişler. Terörden rahatsız olmayan ama ucu kendilerine dokunduğu zaman rahatsız olan Batılılar Müslümanlara daha fazla saldırabilmek ve onları sömürebilmek için kendilerine meşru bir zemini de hazırlamış oluyorlar. Ancak artık teknoloji, iletişim, bilgiye ulaşma imkânları yaygınlaştığı, herkesin sanal âlemde kendi düşüncesi doğrultusunda sosyal medyada grubunu ve bloğunu oluşturduğu için gelişen olayların en derin analizler, neden sonuç ilişkileriyle, gerekçeleriyle birlikte hakikatler dalga dalga yayılmaktadır. Artık insanlar uyanmıştır. Eskisi gibi tek haber kaynaklı dayatmacı bir medya anlayışı çökmüş durumdadır. Bu da internetin ve sosyal medyanın yok sayılan yapılara sağladığı bir imkândır. Dolayısıyla Batılıların ben yaptım herkes de bunu böyle kabul edecek mantığı bitmiştir.
İslam ülkelerindeki terör yuvalarını kurarak İslam'ı şiddet ve terör dini göstermeye çalışmaları, artık insanlar nezdinde kabul görmüyor. Batıda ardı ardına kurulan ırkçı ve İslam düşmanı yapılarla İslam'ı Avrupa'dan kovma çabaları deşifre olmuştur. İslam'la kavga ve mücadele etmeye ahdetmiş, Müslüman kanı dökmeye alışmış bu küresel güçler bir gün yıkılacaktır Allah'ın izniyle... İslam aleyhine yapılan binlerce karalamalara rağmen dünyada en çok yayılan din İslam'dır. İspanya'nın El Hamra Sarayını inşa edip, saraydaki her bir sütuna ve duvara "La Galibe İllallah" (Allah'tan başka galip yoktur.) ilahi sırrını nakşeden Endülüslü yiğitlere Avrupa'da 700 sene iktidar veren Rabbimiz Tarık Bin Ziyad'ın ruhunu taşıma gayretinde olan şimdiki İslam erlerine niye tekrar İslam'ın Kudretini Avrupa'da gösterme imkânı vermesin.
İyi bilin ki kan ve gözyaşıyla medeniyetini inşa eden haçlı ruhu artık kiliseleri boşalmış, inançları bitmiş, Allah'ın gazabını üzerlerine çekmiş, mazlumların bedduasını almış bir medeniyet olarak çok yakında yıkılacaktır. Çünkü Yüce Rabbimiz: "Haksızlık edenler, zulmedenler, (İslâm'ın yükselişinin, Müslümanların ilerlemesinin önünü kesme planları yapanlar ve uygulayanlar, günah, isyan ve inkâr bataklığında bocalayanlar) nasıl devrileceklerini, hangi âkibete uğrayacaklarını yakında öğrenecekler." (Şuara 227) buyurmaktadır.
Zalimin gücü ve ekonomisi ebediyyen devam etmeyecektir. Rabbimiz bunlardan önce daha güçlülerini helak etmiştir. "Biz onlardan önce, kendilerinden daha zorlu nice nesilleri helâk ettik de ülke ülke dolaşıp kaçacak delik aradılar. Kaçacak bir yer mi var? (Kâf,36) ifadesiyle meydan okuyan Rabbimiz Müslümanların yeniden güç ve kuvvete kavuşacağını vaat etmiştir. "Andolsun Zikir'den sonra Zebur'da da: «Yeryüzüne iyi kullarım vâris olacaktır» diye yazmıştık." (Enbiya,105)
İslam'ın doğuşunda Müslümanlar küçük bir topluluk iken yükselişini engelleyemeyen zalimler, bu asırdan sonra mı İslam'ın yükselişini engelleyecekler. Biz Müslümanlar bir gün yeniden kendimize gelir, gücümüzü toparlar, İslam'ın izzetli günlerini yeniden getirmeye muktediriz. Allah'ın vaadine inanıp istikametimizi düzeltirsek Müslümanlar için aydınlık yarınlar kaçınılmazdır. İşte o zaman uçurtmalarımızı yeniden semanın en yüksek tepelerinde uçuracağız.