Bilindiği gibi Çumra’ya 11 km’lik mesafede yer alan Çatalhöyük, insanlık tarihinin ilk yerleşik hayata geçilen, buğdayın ilk yetiştirildiği, ilk büyük köy ve şehir kültürünün doğduğu yer ve daha birçok ilklerin yaşandığı yerdir Çatalhöyük ve Çumra yöresi.
Çatalhöyük, Orta Anadolu‘da günümüzden 9 bin yıl öncesinde yerleşim yeridir. Doğu ve batı yönlerinde yan yana iki höyükten oluşmaktadır. Doğudaki Çatalhöyük (Doğu) olarak adlandırılan yerleşme Neolitik Çağ’da, Çatalhöyük (Batı) olarak adlandırılan batıdaki höyük ise Kalkolitik Çağ’da iskân görmüştür. Konya Ovası’na hâkim halen verimli bir arazide bulunmaktadır. Höyükler de 2 bin yıl kadar kesintisiz iskân edilmiş olan yerleşim yeri olarak bilinmekte olup burada 8 bin üzerinde insan yaşadığı bildirilmektedir.
Dünyada tarımda bulma, toplama yetiştirme ve ıslah şeklinde gelişmiş olduğundan Çatalhöyük'ün ilk yerleşimcilerinin de avcı-toplayıcı bir topluluk olduğu anlaşılmaktadır. O yıllarda yaşamış insanların buğday, arpa ve bezelye gibi bitkilerin tarımını yapmaya başladıkları, yoğun biçimde avcılığa devam ederken sığırı ve bazı hayvanları evcilleştirdikleri belirlenmiştir.
Çatalhöyük’ün diğer neolitik yerleşimlerden temel farkı, bir köy yerleşmesini aşıp kentleşme evresini yaşamakta olmasıdır. Bu özelliklerinin bir sonucu olarak 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne eklendi ve 2012 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi’ne dâhil edilmiştir.
Konya ili 40838 (km²) yüzölçümüne sahiptir ve bu yüzölçümünün 2,137 (km²) si Çumra ilçesine aittir. Çumra 1926 yılında ilçe olduktan sonra nüfusu hızla artan ilçelerimizden biridir. Adrese dayalı kayıt sistemine göre 2024 yılı nüfusu 68.551 kişidir. Bu nüfusun 34.374’ü erkek ve 33.177’si kadından oluşmaktadır.
Çumra son yıllarda sanayide de önemli adımlar atmış olmasına rağmen Türkiye ve Konya genelinde tarımda önemli bir yere sahiptir. Önemli ürünleri tahıllar, şeker pancarı, patates, sebze, meyveler, içecek ve baharat bitkileri yetiştirilmektedir. İlin toplam mısır üretiminin %25’den fazlası Çumra’da yapılmaktadır. Arpada, şeker pancarında, havuç gibi yetiştirilen birçok bitkide birim alandan Konya ortalamasının üzerinde verim alınmaktadır.
İlçede sebzelerden en çok çerezlik kabak, havuç ve kavun yetiştirilmektedir. Kabak (Çerezlik) üretiminin %40’tan fazlası Çumra ilçesinde yapılmaktadır. Bunlardan başka Karpuz, Domates (Sofralık ve Salçalık), Turp (Kırmızı), Biber (Sivri) ve Lahana (Kırmızı) ekimleri yapılmaktadır. Çumra Konya’ya yakın olması avantajını kullanarak daha fazla sebze ve yeşilliklerin üretimini yapacak potansiyele sahiptir. Çumra’da bitkisel üretimde birçok kültür bitkisi yetiştirilmekte olup eski çeşitlerin Ata tohumu diye bilinen bazı çeşitlerin de ekimi yapılmaktadır.
Son yıllarda organize hayvancılık bölgesi ve büyük işletmelerin kurulması ile koyun varlığının yanında büyük baş hayvancılıkta önemli bir gelişme göstermekte ve üreticinin geçim kaynağı haline gelmiştir.
Çumra tarımı bilen üreticisi ve tarımsal üretimi ile Orta Anadolu’nun Çukurovası olarak da isimlendirilmektedir.
Dünyanın her yerinde insanların gelişmişliği ve refah düzeyi ekonomik seviyesi yanında ürün tercihiyle de öne çıkmaktadır. Ürünün bol olduğu yerlerde ürün kalitesi ve fiyatı öne çıkarken, ürünün az veya kıt olduğu yerlerde ürünün pazarda olması yeterli görülmektedir. Bol ve çeşitli ürünleri üretme imkânına sahip olan Çumra bu yönden şanslı bir ilçedir.
İklim değişikliğine bağlı kuraklık, sulama suyu teminindeki güçlükler ve tarımsal girdilerdeki fiyat artışı, ürün fiyatlarında beklenen artışın olmaması üreticileri üretimden kaçmaya doğru yönlendirmektedir. Artan nüfusun gıda ihtiyacının karşılanması için üreticilerin üretimden kaçmamaları, kaçırılmamaları için mutlaka bölgelere göre bazı ürünler de tarımsal girdilerde özel destekleme yapılmalı ve yörede sulama suyuna ulaşım kolaylaştırılmalıdır.
Üreticilerimiz de mevcut suyu tasarruflu ve tarımsal girdileri de bilinçli kullanmalıdır. Tarımda kullanılan gübre ve ilaç doğru kullanılmadığında ya bitkiden ya da kuyulardaki içme veya kullanma suyundan insanlara geçerek insan sağlığına zarar verebilmektedir. Bu nedenle su alınan kaynaklardaki su ve sulama sularının tahlilleri yaptırılarak nitrat birikimlerine bakılmalıdır. Çünkü sudan bitkilere geçen nitrat nitrite dönüşerek kansorejen bir madde haline gelmektedir. Gübre ve ilaç gibi girdiler bilinçli kullanılarak su ve toprak kirliliğine sebep olunmamalıdır.
Çumra; yeniliklere açık, tarımdaki teknolojiyi takip eden, bitkisel ve hayvan yetiştirme de ileri bir noktaya gelmiştir. Bu gelişme hızını ve mevcut seviyeyi kaybetmemesi için organik ürünlerle pazarda bir marka haline gelmesi için gayret gösterilmelidir. Çumra üreticisinin yeniliklere açık olması nedeniyle iklim değişikliğine karşı bilinç düzeyinin artırılması amacıyla ”Tarımın Başkentinde (Çumra’da) Çevre ve Tarımda Sürdürülebilirlik” projesi hazırlanmıştır.
İçeriçumra Eğitim Kültür Çevre ve Dayanışma Derneği tarafından hazırlanan “Tarımın Başkentinde Çevre ve Tarımda Sürdürülebilirlik” projesi İç İşleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğünce desteklenmektedir. Projenin paydaşları Çumra Belediyesi, Çumra Ziraat Odası, Çumra Sulama Birliği ve İçeriçumra Tarımsal Kalkınma Kooperatifidir. Çumra’nın bazı mahallelerinde çiftçilerle yaptığımız çevre ve tarımda yaşanılan problemler Çumra’da 19 Şubatta yapacağımız çalıştayda üretici ve bilim adamlarınca tartışılarak rapor haline getirilerek ilgililere sunulacaktır.
İklim değişikliği günümüzde en çok konuşulan ve etkileri fazlasıyla hissedilen bir çevre sorunu olarak gözlemlenmektedir. Son zamanlarda hayatı olumsuz yönde etkileyen hangi çevre sorunu ya da meteorolojik afet yaşansa herkes iklim değişikliğinden bahsetmektedir.
İklim ve iklim değişikliği ne demek tanımlamak gerekirse;
İklim: Bir bölgede uzun yıllar veya belli bir zaman aralığı itibarı ile meydana gelen hava olaylarının ortalamasıdır.
İklim değişikliği (İklim değişimi): Bir bölgede karşılaştırabilir zaman dilimlerinde (uzun süreli en az otuz yıl) gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan veya dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan değişiklikleridir.
İklim değişikliği (iklim krizi) ve bunların çevresel etkileri bölgesel olabildiği gibi tüm dünyayı etkilemektedir. Küresel iklim değişikliği etkileri her ne kadar dünyada geniş alanları etkilese de bölgesel etkilerin oluşturduğu olumsuzluklar daha fazla bilinmektedir.
İklim değişikliğinin küresel etkileri sıcaklık ortalamalarının artışı,
Dünyadaki bu ısınmanın temel nedeni, atmosfere karbondioksit ve diğer sera gazlarının emisyonunu artıran insan faaliyetleridir.
Dünya üzerinde hissedilen ve etkili olan buzulların erimesi, deniz su seviyelerinin yükselmesi, hayvan göçlerinin bilinen kalıpları ve göç yollarının değişiyor olması, biyolojik çeşitliliğin azalması, canlı türlerindeki azalmalar, orman yangınları, yağışların ani ve daha şiddetli halde yağması küresel iklim değişimin belli başlı işaretleridir.
İnsanoğlu gelecek yıllarda daha sıcak bir dünyaya hazırlanması ve uyum sağlaması için gerekli araştırma ve hazırlıkları yapmalı ve üretimlerini buna göre planlamalıdır.
Sera gazlarının en fazla enerji sektöründen daha sonra sırasıyla sanayi, atıklar, tarımsal faaliyetler sektörlerinden kaynaklandığı belirtilmektedir.
Yeryüzünün aşırı derecede ısınması, kuraklık, erozyon ve tarımsal üretimdeki hızlı düşüş netice oluşan çölleşme, orman yangınlarının giderek arttığı görülmektedir.
İklim Değişikliği insan sağlığını da olumsuz etkilemektedir. İnsanda; bağışıklık sisteminin bozulması sonucu ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklar, kanser vakaları, göz hastalıkları (Katarakt vb.), kalp ve solunum yolları hastalıkları, kısırlık ve ruhi depresyonlar görülmektedir
Türkiye uluslararası antlaşmalar gereği Çevre ve Şehircilik Bakanlığının adını değiştirerek “Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı” yapmıştır.
Bakanlığın ülke genelinde iklim değişikliğine uyum konusunda çalışmaları dünya ülkelerine paralel yürütülmekte olup gelecekte karşılaşılması muhtemel problemlere hazırlık yapılmakta ve gerekli tedbirler alınmaktadır.
İklim değişikliği kaçınılmaz olduğuna göre bu değişikliğe ülke üreticileri olarak hazırlıklı olunmalı ve ayak uydurmalıyız. Bu uyum bilim adamlarının ortaya koyduğu tedbirlerin uygulanması ülkeyi yönetenlerin bu konuda yönlendirmeleriyle gerçekleşecektir.
Bu yönlendirmeler yanında özellikle görevin vatandaşa düştüğü bilinciyle tüm bireyler üzerine düşeni yapmalıdır. Bu bilinçle gerekli tedbirleri alarak çevreyi tahrip edecek faaliyetlerden kaçınılmalı ve tarımı sürdürülebilir hale getirmeliyiz.
Dünya sadece bizim kullanmamız için atalarımızdan bize miras kalmadı, çocuklarımız ve gelecek neslimizin de hakkı vardır. O nedenle çevreyi tahrip etmeden, çok fazla değişime uğratmadan ve tarım alanlarını üretim yapılabilecek halde gelecek neslimize bize emanet edildiği gibi devretmeliyiz.