Kıymetli Ürünler Karşılığı Okkası Okkasına Değişilirdi. Bizim Yöremizde Haşgaş Yağının Meşhur Bir Deyimi İle Yazıya Devam Edelim. Yemek Yapmak İçin Evin Hanımı Tavayı Ocağa Koymuş, Bakmış Tavaya Koyacak Yağ Yok, Çocuğunu Komşuya Göndermiş Hadi Komşudan Bir Maşrapa Ödünç Haşgaş (Haşhaş) yağı al gel diye. Yağ Almaya giden çocuk biraz gecikir tava ocakta yanar. Yağı getiren sevinçle getirdim yağı ana der. Ana bir bakar ki tava yanmış. Hay guzum anan tavayı ocakta Yaktıktan sonra haşgaş yağını başına sür demiş. İşte bu söz Aranılan şey zamanında bulunmadığı zamanlarda bu deyim kullanılırdı. Kış günleri dağ köylerine civar köylerden Termiye satıcıları Turp Şalga, Havuç Pırasa satıcıları da gelir bunlarda bu ürünlerini yine mal karşılığı kilosu kilosuna daha kıymetli olan kayısı armut kakı (kurusu) gibi eşya alarak takas yolu ile anlaşırlar alan razı satan razı helalleşirlerdi.

 Köylülerin olmazsa olmazı mal için önemli olan Katran satıcıları gelirdi. Tenekelere doldurulmuş olan katranın içinde buluna uzun saplı Batkı adı verilen bir ölçekle satardı. onlarda köylü ağzı ile bazı ürünler karşılığında mali maline Batkıyı bir kilo sayar ona göre konuşulmuş olan metayı da bir kilo olarak değişirlerdi.

Burada bir anektot aklıma geldi köyün içersinde katran var katran var diye bağıran bir satıcı bizim evin altından geçiyordu nenem rahmetli katrancı katranı neyle veriyorsun batkısı bir kilo cevize nine dedi. Katran kilo ile değil kendine has ağaçtan oyma bir kepçesi olur ona batkı derlerdi bu ceviz sözünü duyan ninem rahmetli katrancıyı sert bir şekilde azarlayıp şöyle demişti bir batman kokmuş katrana bir kilo ceviz mi olurmuş Adam şaşıraydın bari hadi çık git köyden diye kovmuştu. Tuz satanlar Balık satanlarda olurdu onlarda mal karşılığı malını değişirdi en ucuz şey tuz idi benim çocuk aklıma göre beş kilo tuza bir kilo buğday fiyatı biçilirdi.

Beyşehir gölünden tutulduğunun sandığımız Sazan balıkları gelirdi onları da bir ürün karşılığı alırdık. Kimi ürünler ikiye b,r kimileri okkası okkasına değişilirdi. Köylerde bedenen yapılan işler bile takas yolu ile yapıldığını iyi biliyorum. Örneğin sığır çobanlığı sığır baş kış çobanlığı yaz çobanlığı karşılığında kışın üç Şinik. Yazın altı şinik 1.5 havayı (tahıl ölçeği) (Takribi 25 kilo) bugünün ölçeği ile bir buçuk teneke yaz hak-ı kışında bunun yarısı ödenir buda bir takas işi idi. Yine bedenen çalışmaya köyümüze torbasında keser, bıçkı rende keski, gibi el aletleri ile gelen dülgerler (marangoz) süslü raf yapıp evin odlarını süsleme dolap yapıp kapaklarını ince işleme ile süsleme yaparlardı yemeği ağadan çalıştığı güne göre tahıl cinsinden zahire alıp giderlerdi.

Not:

Ehli vukuf. Bir malın evsafını bilen onun fiyatına durumuna vakıf olan bilirkişiler.

Meyenci: alıcı ile satıcının arasına girerek onların arasını bulanlar.

Celep: Kırsaldaki halktan Kasaplık kesime uygun hayvan alıp o kasap için kesime gönderme işi yapanlar

 Kol uşağı: Konya söylemi işe Celeplerin aldığı malları kasaplara kesim işi ile ilgilenen yani onun malını kollayanlar.

 Cambaz: Her türlü malı alan satan sığır davar at eşek katır ayrımı olmayanlar. At cambazı

 Haşgaş: Haşhaş yağı. Afyon kozalağının dışından sakız içinden çıkan tohumların yağı

 Şırlağan yağı: Susam tohumlarından çıkarılan yağ kokusu güzel olur bundan tahinde olur.

Buğday arpa ölçüleri

Yukarıda bazı ekonomide kullanılan ölçü terimleri geçti onlardan da bahsetmek isterim.

Buğday ve Arpa ölçekleri: bir havayı kır tarlasından kalkan buğdayın havayısı 17- 18 kilo gelirdi sulak tarlanın buğdayının v-havayısı ise 15-16 kilo gelirdi. Arpanın havayısı 12, 13 kilo gelirdi. Özel sacdan yuvarlak bir şekilde yapılmış olan Havayının yarımına yarım havayı (bazı yerlerde urup) onunda yarımına şinik denirdi 4 şinik bir havayı ederdi. Bu tahıl cinsinin Konya ya has bir ölçeği vardı Konya kilesi diye 12 Havayı buğday ya da arpanın tamamı bir kile olurdu arpanın kilesi 13, ila 150 arasında değişirdi. Buğdayın kilesi ise 170 kilo ile 200 kilo arasında değişiklik gösterirdi.

Savrularak samanından ayrılış olan buğday arpa danelerinin harmandaki haline Çec denirdi. 

Yine bu alışverişlerde kullanılan ölçü birimleri vardı örneğin basma pazen gibi elbiselik (Yırtım aleti denenler) Metre 100 cm Arşın 65 cm Endaze 62 cm bunları karış ve sele diye adlandırılan ölçülerle bile yapanlar vardı kırsalda. Örneğin elin başparmağı ile küçük parmağı arası ölçüye karış, başparmak ile şahadet parmağı arası ölçüye de bir sele denirdi. Ağaç uzunluğu ölçüleri ise karış ayak veya adım ile yapılırdı. Hatta bu konuda bazı deyimler hatta türküler bile vardı..

Amerikan bezi denen gömleklik içdonu (kilot) dikilen beze zam gelmiş diye köyde şayia olunca dedemin Babama oğlum Osman Amerikanın arşını bahalanmış derler kaç guruş olmuş diye sordu.  Oda bir buçuk liraya fırlamış baba deyince Dedem eyvah desene dizden aşağı köynek giyemeyecek köylüler gayri diye hayıflanmıştı.

Arşın için başka bir deyim de meşhurdu. (ben Halepte 60 arşın atlardım) hadi burada da atla yok halepte atlardım deyince yahu Halep orda ise arşın burada atlada görelim diye abartılı bir sözü kınarlardı.

Endaze ise bir türküde şöyle dile gelirdi. Portakalın üçü dördü beş guruşa Basma giyer Endazesi bin guruşa diye yırtım aletinin pahalılığı dile gelirdi.

Ağırlık ölçü birimleri ise

Okka, 1, 282 kilo gelirdi Kilo, 1000 gram, yarım kilo 500gram ve 20-50-100-200 gramlar vardı. Batman 7,697 kilo yani 6 okka gibi kabul edilirdi..Bunun da bir deyimi vardı hastalık için kullanılır. Aman ayağına başına dikkat et kış gününde dirheme girer ama batmanla çıkmaz diye uyarılırdı insanlar. Ton,1000 kilo, Kental, 100 kilo. Çeki, 226 kilo sayılsa da kullanıcılar genelde 250 kilo olarak kabul eder öyle satış yapılırdı bir çeki odun fiyatı şu 250 kilo denirdi.

Kıymetli madenler satışlarında Dirhem kullanılırdı. Dirhem 3.20 grama tekâmül ediyor hatta 70 Arpa ağırlığı kadar denirdi ancak arpanın değişiklik göstermesi bu ölçüde çok muteber olmazmış. Şimdi değerli maden altın gümüş gibi maden ölçümleri de kullanılır hatta para birimi olarak ta kullanılırmış. Bunda da bir deyim var. İki dirhem bir çekirdek, bu deyim güzel giyinikli yakışıklı gençler için kullanılırdı. Hassas terazi ve gramların çok kullanılmadığı yıllarda dirhemden fazla gelen altın ve benzeri maden tartılırken Boynuz çekirdeği (Harnut) bu yemişin çekirdeği yıllarca evsafını kaybetmeyip ayni özellikte durur ağırlığı değişmezmiş bunun için dirhem. Sonrası bir veya iki çekirdek konur ücret hesabı öyle yapılırmış ondan dolayı bu iki dirhem bir çekirdek deyimi kullanılırmış. Daima iki dirhem bir çekirdek kalasınız