Biyoçeşitlilik, tüm canlı organizmalar arasındaki farklılıkları ifade eder. Biyolojik çeşitlilik olarak da ifade edilmekte olan biyoçeşitlilik tüm ekosistemde veya sadece belirli bir bölgede yer alan canlı çeşitliliğini belirtmek için kullanılan bir kavramdır.
Biyoçeşitlilik; karadaki toprak, dağ, taş, deniz, diğer sucul ekosistemler ve parçası oldukları bütün yaşama ortamlardaki her türlü canlı organizmalar arasındaki farklılıklardır.
Biyoçeşitlilik; belirli bir bölgedeki türlerin, genlerin, ekolojik olayların ve ekosistemlerin oluşturduğu bütüncül yapı içerisindeki farklılıklar, Dünya üzerindeki tüm yaşam formlarını kapsar. Bu yaşam formları arasında bitkiler, hayvanlar, bakteriler veya insanlar da bulunmaktadır.
Biyolojik çeşitlilik, yaşanabilir ve sağlıklı bir çevrenin oluşması için hayati bir öneme sahiptir. İşlevleri ve özellikleri birbirinden farklı çeşitli canlılar doğal düzenin bir parçasıdır.
Dünya’nın zengin ve çeşitli doğal yaşamının sebebi biyoçeşitliliktir. Ekosistemin temelini oluşturur, insan faaliyetlerinin ve hayatının devam etmesini sağlar. Dünya üzerindeki yaşamın devam edebilmesi için bu doğal dengenin korunması ve devam ettirilmesi gerekmektedir.
Bitkiler, hayvanlar ve mikroorganizmalar dâhil olmak üzere tüm canlıları yakından ilgilendiren bu kavram çevresel ve ekonomik bir öneme sahiptir. Barınmadan enerjiye kadar insanların ihtiyaç duyduğu tüm kaynakların doğada hazır olarak yer alması biyoçeşitlilik sayesindedir. Gezegenimizi korumak ve sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmak için bu kavramı daha da yakından tanımamız gerekmektedir.
Biyoçeşitlilik veya diğer adıyla biyolojik çeşitlilik birbiriyle yakından ilişkili 4 temel unsurdan oluşmaktadır. Bu temel unsurlar veya bileşenler, birbirleriyle yakın ilişki içerisindedir. Bunlar;
Tür Çeşitliliği
Genetik Çeşitlilik
Ekosistem Çeşitliliği
Ekolojik Olaylar (Proses) Çeşitliliği
Toprağın ve canlıların oluşumu binlerce yılda oluştuğuna göre oluşan bu ekosistemin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için sıralanan tüm bu unsurların önemsenmesi ve korunması gerekmektedir. Bu unsurların farklı özellikleri ve birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmaları esas korumamızda zorunluluğu gerektirmektedir. Sonuç olarak üzerinde yaşadığımız dünyayı, ekosistemi korumak ve yaşamın sürdürülebilirliğini garanti altına alabilmek için biyoçeşitliliğin temel bileşenlerine bütüncül bir yaklaşım gerekmektedir.
Dünya Koruma Birliği (IUCN, 2013)'ne göre biyolojik çeşitliliği etkileyen faktörler habitat kaybı ve parçalanma, istilacı- yabancı türler, kirlilik, iklim değişikliği, aşırı kullanım, hızlı nüfus artışı olarak sıralanmaktadır.
Tür Çeşitliği; Belirli bir bölgede yaşayan farklı türleri ifade etmek için tür çeşitliliği kavramı kullanılmaktadır. Bu sayede bölgesel farklılıklar, belirli bir paydada gösterilebilmektedir. Bilinen şu ki benzer veya aynı olan türler arasında da birçok farklılaşma mevcuttur. Bu canlılar, ortak özelliklere sahip olmaktadır ve bu ortak özelliklerin temelinde ortak genler yatmaktadır.
Genetik Çeşitlilik; Canlılar arasındaki biyolojik ve fiziksel farklılıkları belirleyen gen farklılıklarının oluşturduğu çeşitlilik türünü ifade etmek için genetik çeşitlilik kavramı kullanılmaktadır. Türlerinin arasındaki farklılıklar, değişen genetik çeşitlilik sayesinde ortaya çıkar. Canlıların ait oldukları türler içerisindeki popülasyonlarda farklılık oluşmasının temelinde, farklı genetik yapılar ve değişik gen kombinasyonları yer almaktadır.
Doğal düzen içerisinde yaşam koşullarına uyum sağlama gibi süreçler de bu çeşitliliği etkileyen faktörler arasındadır.
Ekosistem Çeşitliği; Bir ekosistemi oluşturan unsurlar arasında bitkiler, hayvanlar, toprak, su ve hava gibi canlı ve cansız varlıklar yer almaktadır. Bu varlıklar, kendi içlerinde ve çevresindeki canlılarla belirli ilişkilere sahip olup karşılıklı etkileşim söz konusudur. Doğal düzenin temelini oluşturan bu ilişkiler, canlıların birbiri ile karşılıklı bir bağımlılığa sahip olduğunu gösterir. Belirli bir uyum içinde yaşayan canlıların ve yer aldıkları ortamların farklılaşması ekosistem çeşitliliğini oluşturmakta olup çeşitliliğin kaynağında coğrafi koşullar ve iklim farklılıkları gibi olaylar yer almaktadır. Ekosistemlere belirli yükseklikler, çöller ve yağmur ormanları gibi yerler örnek verilebilir.
Ekolojik Olaylar (Proses) Çeşitliliği; Bir ekosistemde canlı ve cansız varlıklar arasında birçok etkileşim gerçekleşmektedir. Uzun yıllardan beri devam eden bu süreçlere ekolojik proses de denilmektedir. Bu prosesler sonunda biyolojik çeşitlilik çerçevesinde karşılıklı denge ve düzenin sağlanmaktadır. Bu ekolojik prosesler sayesinde gerçekleşen bitki topluluğuna Flora ve hayvan topluluğuna Fauna denilmektedir.
İnsanoğlunun doğal düzeni devam ettirebilmesi için bir ekosistemi bozacak unsurlardan kaçınmalıdır. İnsanoğlu ihtiyaçlarını karşılarken doğadaki canlıların oluşturduğu düzeni bozmadan devam ettirmesi gerekmektedir. Böyle olduğu takdirde doğada kendiliğinden var olan bütün kaynakların da devamlılığı sağlanmaktadır. İşte arzu edilen bu devamlılığın sağlanmasıdır. Ancak görülmektedir ki bu hassasiyeti insanoğlu göstermediğinden çoğu zaman çevre felaketleri ile karşılamaktayız.
Günden güne artan nüfus, beslenme alışkanlıkları ve üretim çeşitliliği biyoçeşitliliğin korunması ve ekosistemlerin devamlılığını gerektirmektedir. Maalesef bu konuda üreticilerimiz ve tabiattaki kaynakları kullanan ve değerlendiren işletmeler bu hassasiyeti yeterince göstermemektedir. Üzerinde yaşadığımız dünyanın bizlere verilmiş değil, emanet olduğunu ve gelecek nesillere bırakacağımız emanet olacağını unutmamalıyız.
Emanete sahip çıkanlar olmamız dileklerimle sağlıcakla kalınız.