Kapitalizmin hâkim olduğu küresel ekonomik sistem içerisinde kapitalizmin geleceği ve bizatihi kendi dinamikleri önemlidir. Kapitalizmin çarkları ve dinamikleri içerisinde kendi tarihsel serüveniyle birlikte yaşamış olduğu kırılmalar, krizler, sorunlar yine kendi çözümlerini getirmiş, kapitalizmin nakıs kalan taraflarını iyileştirerek/tamamlayarak yoluna devam etmiştir. Her kriz kendi fırsatlarını doğurmuş ve sistem her kırılmada bir dönüşüm geçirerek, yeni alanlar açmayı başarmıştır. Açılan bu yeni alanlar, süreç içerisinde siyasal ve toplumsal dönüşümlerle eşanlı ilerlediği için beraberinde sosyo ekonomik ve siyasal alanda da hâkim güç olmayı başarmıştır. Kapitalizmin ve küresel ilişkilerin bu dönüşümü Hard ve Negri’nin tanımlamasıyla dışarısı ve öteki kalmayan bir ‘İmparatorluk’ haline gelmiştir. İçerisinde olduğumuz dünya bu anlamda fazla belirlenmiş bir dünyadır. Ancak aynı zamanda fazla belirlenmiş bu küresel kapitalist düzenin altında kaotik bir karmaşa yatmaktadır. Mutlak iktidar kavramı ve her şeyin içerisinde bulunduğu küresel kapitalist dünyayı bizatihi ‘İmparatorluk’ olarak tanımlayan Hard ve Negri burada esasında önemli bir eleştiri ve bakış açısı geliştirmektedir.
Teknolojinin gelişmesi ve teknolojinin adeta boyut değiştirmesi, buradaki ilişkileri de değiştirmektedir. Üretim, tüketim, patron, çalışan, emek, sermaye kavramlarını ve bu kavramların birbiri ile olan iletişim biçimleri dönüşmekte hatta belki yekunu değişmektedir. Teknolojinin, algoritmaların ve sermaye sahiplerinin değişmesiyle birlikte insanların tüketim alışkanlıkları, iş ve üretim biçimleri, insani ilişkileri, değerleri, kültürel alışkanlıkları hepsi çok hızlı biçimde değişmektedir.
Bunlar gerçekleşirken Yunanistan’ın eski bakanı Yanis Varoufakis, ‘Tekno Feodalizm’ kavramıyla kapitalizmin ölümünü ilan etmektedir. “Kapitalizmin ölümü sessiz olsa da yakında fırtına kopabilir” diyerek kapitalizmin sonunun beklenenden daha yakın olduğunu iddia ediyor. Reel ekonomi ile finans arasındaki bağın tamamen kopmasını, “tekno-feodalizm” dediği sistemin artık hâkim olması olarak tanımlıyor.
Varoufakis’in tezine göre Kapitalizmin bütün dinamikleri değişerek bir devrim ile değil, bir hayal kırıklığıyla kendi sonunu hazırlamıştır.
Kapitalizmin büyük kırılmaları açısından 1929 Ekonomik Buhranı ve II. Dünya Savaşı sonrasında kurulan Bretton Woods Sistemi, 1971 yılında sona erdi. 1971 yılındaki bu sona eriş ve kırılma; Amerika’yı dünyanın talep sağlayıcısı konumuyla gerçekleşti. Finansal kapitalizmin 2008 krizini yaşaması ve 2009’da G-7 ülkelerinin krizden çıkış için Merkez Bankalarının para basma kararı ise Varoufakis’in ortaya koyduğu Tekno Feodalizmin itici gücü olmuştur.
Merkez Bankaları, likit artışı ile paraları büyük sermaye sahiplerine dağıtırken, sermaye sahipleri yatırım yapmak yerine finansal piyasalarda parayı değerlendirmeyi tercih etmişlerdir. Bu durumda reel ekonomi ile finansal piyasalar arasında bağ kopmuş ve hisse enflasyonu yaşanırken reel ekonomide böyle bir durum gerçekleşmemiştir.
Teknoloji devleri ise yatırıma yönelmiş ve algoritmalarını geliştirmişlerdir.
Bu algoritmalar;
-insanlarını dikkatini çeker
-arzularını inşa eder
-inşa ettiği arzulara göre ürün satar
-insanları izler ve bulut sermayesi ücretsiz bir emek üzerinden büyüyerek yeni bir sistemin çarkları dönmeye başlar.
Bulut sermaye sahipleri, işçiye ücret ödemez ve bizatihi bizleri kullanıcıları ücretsiz işçiler olarak kullanır. Bu şekilde, bulut sermayesi bizi, yüz milyonlarca kişiyi ‘bulut serflerine’ dönüştürdü. Sermaye sahiplerinin dijital mülklerinde çalışan ve feodalizm altındaki köylülerin inandığı gibi, emeğinin (fotoğraflarını ve fikirlerini oluşturup paylaşarak) karakterinin bir parçası olduğuna inanan ücretsiz üreticiler haline getirmeyi başardı.
Hatta Elon Musk’ın 44 milyar dolara Twitter’ı satın almasının temel sebebinin, Bulut Sermaye sahibi olma ve asıl zümrede bulunma hedefi olduğu da bu görüşe göre söylenebilecektir.
Bulut sermaye, Bulut serfleri ve Tekno Feodalizm kavramları ile Kapitalizmin öldüğü iddiası büyük bir iddia olmakla birlikte dönüşümün gösterilmesi açısından kıymetlidir. Varoufakis’in, Kapitalizmin sessizce ortadan kalktığı iddiasına karşı kapitalizmin yeni bir kırılma ile krizden yeni bir fırsat üretmiş olabileceğini düşünmekteyim