Baharın yaklaştığını dolayısıyla tabiatın yeniden canlanacağı müjdeleyen hava olayı cemrelerin düşmesidir. Arapça bir kelime olan cemre “ateş köz, kor” anlamına gelmektedir. Değişik kültürlerde cemrenin özellikle Türkiye’de ve Türk kültürleri içerisinde inanç ve uygulamalar olarak önemlidir. Cemre inanışı Türk kültürü ile beraber Arap, Fars, Moğol, Grek vb. pek çok kültürde rastlanan kıştan çıkış ve baharın gelişini müjdeleyen, bahara girerken insan yaşamını önemli ölçüde etkileyen günler olarak bilinmektedir. Halkımızın arasında yaygın olarak kısaca baharın müjdecisi olarak bilinen sıcaklığın artması olayına cemre denilmektedir.

Meteorolojik bir olay olarak bilinen Cemre, birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılan bir ısıtıcı (ısıl ) güç veya sıcaklık yükselmesi olarak tanımlanır (M. Larousse). Cemre üç tanedir: Birinci Cemre havaya (19-20 Şubat), İkinci Cemre suya (26-27 Şubat) ve Üçüncü Cemre de (5-6 Mart) toprağa düşer. Her cemrenin düşüşüyle hava sıcaklığı artar, cemrelerin arasında ise sıcaklık küçük bir düşüş görülür (Ana Britannica, 1986). Bazı kaynaklara göre birinci Cemrenin 20 Şubatta havaya, İkinci Cemrenin 27 Şubatta suya, Üçüncü Cemrenin 6 Mart’ta (artık yıllarda yani şubat ayının 29 gün olduğu yıllarda 5 Mart) toprağa düştüğü kabul edilmektedir.

Şubat ayının 2/3’lük son diliminde havada, suda, toprakta meydana gelen hararetlerden her biri için de cemre tabiri kullanılmaktadır. Böylece cemre, havanın aşağıdan değil de sanki yukarıdan aşağıya doğru ısındığını ifade eder. Meteorolojik verilere önemli yeri ve küresel ısınmada havanın ısınması konusunun önemi nedeniyle cemrede kısaca açıklanmaya çalışılmıştır. Öncelikle sanıldığı gibi güneş ışınları atmosferimizi doğrudan ısıtmaz: Yer yüzeyi, güneş ışınlarını yutarak önce kendi ısınır, sonra atmosferi ısıtır. Açık bir günde, atmosferin alt tabakasından geçen güneş enerjisi, yer yüzeyi tarafından yutulur. Dolayısıyla yer yüzeyi ısınır. Yüzeydeki hava ısındıkça, yüksekteki havadan daha az yoğun hale gelir. Isınan hava yükselir ve daha soğuk olan hava çöker. Yükselen hava, genişler ve soğur. Su buharı, bulut damlacıkları şeklinde yoğunlaşarak, hal değişim ısısından dolayı, havanın ısınmasını sağlar. Bu sırada dünya karbondioksit ve su buharı tarafından yutulup tekrar yayınlanan, kızılaltı ışınları yayınlar. Gazların yoğunluğu, dünya yüzeyinde daha az olduğundan, yutma işleminin büyük bir kısmı, yüzeye yakın katmanlarda gerçekleşir. Dolayısıyla, atmosferin alt tabakaları aşağıdan yukarıya doğru ısıtılmış olur. Cemrenin düşüş sırasına göre önce havanın ısındığına sonra su ve yerin (toprağın) ısındığına inanılır. Bu bilgiler coğrafi bilgilere bir noktada çatışmakta olup güneş ışınları önce toprağı ısıtmaktadır. Yerden yansıyan ışınlar havayı ısıtır. Meteoroloji olarak ele alacak olursak ısınma sırası toprak, hava ve su şeklinde gerçekleşmektedir.

Cemre düşmesi tecrübelere dayanan bir inanış olsa da bazen cemrenin düştüğü günlerde havalar soğuyabilmektedir. Yapılan birçok araştırmada, cemrelerin kıştan bahara geçilirken ortalama sıcaklık eğrilerinin yükselmeye başladığı dönemin başlangıcını belirledikleri ve bu dönemde mevsim normallerinin üzerindeki az, ya da çok bir sıcaklık artışı olduğu tespit edilmiştir. Cemreler arasındaki günlerde ise, sıcaklıklarda az da olsa bir düşüş olduğu saptanmıştır. Bir araştırmada her üç cemre dikkate alındığında, bir iki günlük farklarla bu tarihlerde %42 ihtimalle, iki cemre dikkate alındığındaysa %74 ihtimalle ısınmada artış gerçekleştiği belirlenmiştir.

Dünyadaki sıcaklığın temel kaynağı güneştir. Havaların ısınması güneşlin geliş durumu ve güneşlenme süresine bağlıdır. Güneşten atmosferin üst sınırına 1 cm²'ye 1 dakikada ulaşan enerji miktarı 2.0 cal/cm²/dakikadır ve güneş sabitesi (Solar konstant) olarak isimlendirilir. Güneşten gelen enerjinin tamamı yeryüzünü ısıtmaz. Gelen ışınların %25'i atmosfer ve bulutlardan geri yansır, %25'i atmosferde dağılır (difüzyon), %15'ini atmosfer absorbe eder (emer), %8'i yeryüzünden uzaya yansır (albedo), %27'si yeryüzünü ısıtır. Toplamda gelen enerjinin %67'si dünyayı ısıtırken, %33'ü uzaya geri yansır. Işınların yansımayan %67'sinin 1/4'ü atmosfer tarafından emilir, 3/4'ü yer tarafından emilir. Tutulan bu ısı atmosferi ısıtır. Atmosfer bir miktar direkt güneşten gelen ışınlarla ısınırken, önemli miktarda ısınan yerden yansıyan ışınlarla ısınır. Atmosferin çoğunlukla yerden yansıyan ışınlarla ısınması, artan yükseklikle sıcaklığın azalmasının temel sebebidir. Bilinen her 200 metre yükseldikçe sıcaklığın yaklaşık 1 c düşmesi bunun sonucudur, bu nedenle deniz seviyesine göre dağlık yerler ve yaylalar daha serin olmaktadır.

Güneş ışınlarının bir yere geliş şekli de sıcaklığı etkilemektedir. Güneş ışınlarının dik düştükleri alanda daha dar bir alanı ısıtırken, eğik geldikleri alanda geniş alana yayılarak daha az ısıtma yaparlar. Güneş ışınlarının geliş açısı dünyanın şekline, eksen hareketine, mevsime, yer şekillerine ve gün içerisinde duruma da bağlıdır.

Güneşlenme ve sıcaklık bitkilerin büyüme ve gelişmesinde önemli bir iklim faktörü olduğundan cemrelerin düşmesi tarımsal faaliyetler açısından büyük önem taşımaktadır.

Göçebe bir hayat tarzı yaşayan eski Türkler için cemre düşmesinin önemi büyüktü. Cemre düşmeleri ile birlikte hayatı çok zorlayıcı olan kış ayları arkada bırakılmış olur ve bahar hareketliliği başlatılırdı.

Türk çiftçisinin eskiden 365 günlük bir takvim yılı iki döneme ayrılmıştır. Bu dönemler ise 179 gün süren Kasım Günleri (Kış günleri) ve 186 gün süren Hıdrellez günleri (Hızır Günleri) şeklinde bilinmekteydi.

Kasım Günleri; şimdiki takvime göre 179 günlük dönem 8 Kasım tarihinde başlar ve 6 Mayıs tarihinde biterdi. Bu dönem ağırlıklı olarak kış günlerini kapsamaktadır. Cemrelerin, yılın 186 gün süren yarısı soğuk olarak ayırt edilen Kasım döneminin 100. gününden sonra, sıcaklığın yükselmesiyle ilgili gözlem birikimini, kora benzetilen bir enerji kaynağıyla açıklanmaktadır. Daha önce Kasım ayı yerine ‘teşrinisanı’ kelimesi kullanılmaktaydı.

Kış günleri içerisinde bilinen belirli günler vardır. Bunlar;

Karakış: Aralık ayının 11- 21. günleri arası karakış ve kışa geçiş olarak bilinir.

Zemheri: Yılın en soğuk geçen günleridir. 21 Aralıkta başlayıp 1 Şubat arasında geçen 40 günlük süreye verilen addır.

Hamsin: Hamsin Arapça 50 demektir. 1 Şubat ile 21 Mart arasındaki 50 günlük süreye denilir.

Cemre: yukarda belirtilmiştir. Cemrelerden birincisi 20 Şubatta havaya, ikincisi 27 Şubatta suya ve üçüncüsü 5- 6 Martta toprağa düştüğü kabul edilir.

Kocakarı soğuğu: 11 Martta başlayıp bir hafta devam eden soğuk devredir. Arapça bel kemiğinin sonu anlamına gelen “berde’l acüz” kelimesinden alınmıştır.

Genel olarak ülkemizde mart ayı sıcak ve soğuk günler kararsız olarak geçer. O nedenle Marta ayı ile ilgili birçok söz vardır. Örnek; “Mart güç üzer, mart gön yüzer” , “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” gibi…..

Sitte-i sevir: 20 Nisandan sonra gelen 6 günlük devredir.

Kırkikindiler: Anadolu çiftçisi için çok önemli yağmurlardır. Nisan ayında başlar, 40 gün süreyle sürdüğü kabul edilen ve günün ikindi sonrası yağan sağanak yağışlardır. Kırkikindiler kış günlerinde başlayıp hıdrellez günlerinde sürdüğü kabul edilen bu yağmurlar havadaki tozu ve kısmen de elektriklenme nedeniyle havadan N (azot) indirdiğinden bereketli ve faydalılığı oldukça fazla olan yağmurlardır.

Hıdrellez (Hızır) Günleri dönemi: 6 Mayıs Kasım döneminin bitmesi ile Hıdırellez günü başlayıp ve 8 Kasım’a kadar devam eden 186 gün süren dönemdir. Hıdırellez ile kışın bittiği ve yaz günlerinin başladığı kabul edilir.

Hıdrellez günleri içerisinde Eyyambahur denilen 31 Temmuz ile 7 Ağustos arasında geçen güneş ışınlarının dik olarak geldiği yılın en sıcak günleridir.

Tarıma dayalı toplumlarda cemre inanışı baharın yaklaşıp havanın ısınmasıyla beraber üretimle ilgili işlerin başlamasının işareti olarak bilinmekte ve bu cemre olayı toplumların değer ve kültürleriyle zenginleşip günümüze kadar yaşatılmaktadır.

Cemre özellikle Türk halkı arasında sadece bir inanış olmakla kalmamış, insanların hayatını özellikle tarımsal faaliyetler gibi birçok yönden de etkilemiştir. Cemrelerin düştüğü belirtilen zamanlarda değil bu zamanların öncesinde ve sonrasında bu etkilerden söz edilebilmektedir. İnsanların üçüncü cemrenin düşüş tarihine göre yazlık ekilecek bitkilerin toprağa tohum atmaları uygulamasıyla beraber üçüncü cemrenin düşüşünü hesaplayarak koç ve teke katımı uygulamayı başlatmaları bize bunu göstermektedir.

Bahar ayları başlangıcı ile bağ sürmek, yazlık ürünlerin yerlerinin hazırlanması, bir kısmının ekilmesi ve kışlık ekilen ürünlerin gübrelenmesi, yabancı ot mücadelesi gibi bakımları yapılmaya başlanılmaktadır. Sıcaklık isteği yüksek olan bazı yazlık bitkiler bahar aylarının sonuna doğru ekilmektedir. Kışta kazanılan toprak suyunun ilkbaharda toprağı fazla sürerek kaybedilmemesi gerekir. Çünkü dünya toprak işlemesiz tarıma yönelmiştir.

Özellikle mart ayı baharlık tarımsal faaliyetlerin yapılması için yağışın olmaması ve sonrasında kırkikindi yağmurlarının yağmasının önemini belirtmek için şöyle bir Atasözümüz var; Martta sırçan siğmeyecek, nisan durup dinmeyecek, Bak o yıl çiftçinin keyfine”

Önümüzdeki günlerin güzel ve arzularınıza göre geçmesi dileklerimle hoşça kalınız.