Peygamber Efendimiz: Bir kimse kapı çalar ve çalmağa devam ederse kapı ona açılır, buyurdu. (Şerh-i Mesnevi, c.11,s.1219-c.12,s.89)

Her gün kuyuyu biraz kazarsan akıbet temiz suya ulaşırsın. Ne ekersen günün birinde onu biçersin.

Şansı yaver gitmeyen ve kısmetinde olmayan bir insan, hep olmazların peşine düşer. Filan ekti de ürün alamadı, diye kendine kötüleri örnek alır. (Şerh-i Mesnevi, c.11,s.1219-c.12,s.89) 

Öyle insanlar vardır ki, neşeyle yediği yemek boğazında kalıp ölümüne sebep olur. Milyonlarca insan da ekmek yer kuvvet kazanır. (Şerh-i Mesnevi, c.11,s.1219-c.12,s.89)

Akılsız budalalardan değilsen kötü örnekleri düşünüp yolunu bağlama. 

Aklını başına al, filan ekin ekti çekirge yedi,  öyleyse ben niye ekeyim deme. Ekin ekmeği (ibadetleri) terk etmeyen insanlar ambarını (sevap hanelerini) doldurdu. Onları gör. (Şerh-i Mesnevi, c.11,s.1219-c.12,s.89)

 

Allah ayağı kırılana kanat verir. Kuyunun dibinden kurtuluş kapısı açar. (Hazret-i Yusuf gibi.) Ağacın tepesinde veya kuyunun dibinde de olsan Hakk'ı gör. Her yolu açan anahtar ondadır. (Şerh-i Mesnevi, c.11,s.1232-c.12,s.3)

 

Yalancı kanatlar insanı mağrur etmesin, çünkü o kanatlar sahibini günahtan (yani bataktan) yana çekerler. Kanat, sahibini yükseltmesi gerekirken çamura batınca ağırlaşıp yere bırakır. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1000) 

Âşıklara her an ölüm var; âşıkların ölümü tek çeşit değildir. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1003) 

Tecrübe ettim, yaşamak benim için ölüm, fani hayattan kurtuluşum, ebedî hayata kavuşmam olacak. (Şerh-i Mesnevi, c.11) 

Âşık tövbe etti mi kork, çünkü âşık darağacında ders verir. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1006)

Âşıkların defteri, dersi ve hocası sevgilinin yüzüdür. 

Biri sana para kesesi meselesini sorarsa Hakk'ın hazinesi keselere sığmaz, de. (Allah'ın nimet ve rahmeti sonsuzdur. Keseyi sahibinin koynundan aşıranın eli kesilir, açıktan çalanın kesilmez, hükmüne işaret.)

Ey Buhara, sen ilim ve irfan merkezisin, akılları artırırsın fakat (aşkla) benim aklımı da dinimi de aldın. (Akıl, aşk karşısında acizdir. Âşık olan mecnun gibi aklını yitirir, aklı olmayan dinen sorumlu değildir, nüktesi var.) (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1008)

Sarhoş, sarhoşluk neşesiyle göklerdeki ay tarafından kucaklandığını ve kendisine sen de beni kucaklasana dendiğini sanır. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1011) 

Allah'ın kaza ve kaderi akıllının aklını ahmak haline getirir. Arslan arayan tavşan ne kadar uğursuzdur. Kaza gelince feza daralır. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1013) 

Nehri görünce kâsedeki suyu oraya dök. (Fani hayatı ebedi hayat nehrine dök, isteyerek öl.) (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1020)

Aşk mumu diğer mumlar gibi değildir. O aydınlık içinde aydınlık, aydınlık içinde aydınlıktır. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1022) 

 

Allah Resulü, din nasihattir, buyurdu. Bu nasihat dostlukta doğruluktur. Yalan söyler, aldatırsan, hainsin, insan kisvesine girmiş köpeksin.  (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1029) 

Bana ölüm, gül bahçesinde başka kuşlar hürriyet şarkısı söylerken bir kuşun kafesinden uçması kadar hoş ve tatlı geliyor. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1030) 

 

Hakîm Calinus dünyadan ötesini yokluk sandığı için yaşama arzu ve sevgisi çoktu. Onun için: Dünyayı yarı canlı bir halde bir katırın kuyruğu altından görmeğe razıyım, demiş. (Ölmek istemeyen; ana rahminden doğmak, dünyaya gelmek istemeyen çocuğa benzer. O çocuk geniş bir dünyaya geldiğini bilse bu isteksizlik olur muydu?  Ölüm başka bir âleme doğum gibidir.) (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1038)

Kuş su ve taneyi kafesin içinde buluyorsa da o su ve tane dışarıdaki bir bağ ve bahçedendir. Peygamberlerin ruhları dünya kafesinden göçüp kurtulurken su ve tanenin geldiği bahçeyi görürler. Onun için bu âlemden feragat ederler. 

İnsanın bulunduğu dünya kafesine ecel kedisi (bir gün) pençesini uzatır. O pençenin adı derttir, elem veya karın ağrısıdır. Kedi ölüm, hastalık onun pençesidir. 

Dikkat et, gitmek istediğin yol, uzaktan kolay görünür ama sonunda güçlüğü ortaya çıkar. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1040) 

İyi ve kötünün hayali insanın kalbinde hadise gerçekleşmeden kolay görünür. İnsan savaş meydanına girince işin zorluğunu anlar. (Şerh-i Mesnevi, c.11)

İnsan sarhoş olunca kendini aslan avlayacak kahraman sanır. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1042) 

 

Bilinmezlikler âleminin kumandanı Hazret-i Peygamber: Ey yiğit, savaştan önce şecâat (yiğitlik) olmaz, buyurdu. Savaş lafı açılınca atıp tutmada ağızları köpürenler harp kızışınca köpük gibi işe yaramaz olurlar. Savaş sözü ederken kılıçları uzundur fakat vuruşma başlayınca o kılıçlar soğan gibi kat kat kındadır. (Şerh-i Mesnevi, c.11) 

Düşünce safhasında kalpleri deşen, safları yaran ve kahramanlıklar gösterenlerin balonları bir iğne batırmakla boşalır. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1043)

Cefâyı yenerek parlayacağı zaman kaçan birinin sonra safâ isteğine şaşarım. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1043) 

(Define yıkık yerde bulunur, efsaneye göre onu yılan bekler.) Yılanı öp ki defineyi elde edesin. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1045) 

Kilime değnek vuran kilime değil tozuna vurur. (Şerh-i Mesnevi, c.11)

Atına kamçı vuran ata değil onun bozuk yürüşüne vurur. (Şerh-i Mesnevi, c.11)

Annen sana kızınca “Allah canını alsın” der. Onun dileği senin değil sendeki kötü huyun ölümüdür. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1045) 

Edeb ve terbiyeden kaçanlar mertliği de mertleri de utandırırlar. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1046) 

 

Gideceği yolu bilmeyen yolcu nasıl gider; kalbi tereddüt ve elemlerle dolu olarak. Kim yanlış yoldasınız dese tereddütle hemen durur. Yolu bilen ve hakikatten haberdar olanın kulağına böyle hay huylar girer mi? Ey yolcu deve yürekli (korkakları) yoldaş edinme. Korku ve darlıkta onlar işe yaramazlar. Lafta emsalleri yoktur, tehlikeyi sezince kaçarlar. Züppelerden savaş, tavus kuşundan av hüneri beklenmez. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1049) 

Şu iyi ve güzel öğüdü Resul-i Ekrem'in hadisinden dinle: Senin en şiddetli ve hain düşmanın içindeki nefistir. Nefis adlı düşmanının gürültülü sözlerini dinleme, kaç, çünkü ısrar ve diretmede o şeytan gibidir. (Peygamberimiz kılıç kılıca düşmanla savaşı küçük cihat, insanın nefsiyle savaşını büyük cihat olarak tarif etmiştir.) (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1058)

Sihir bazen san'atla bir saman çöpünü dağ yapar, bazen da bir dağı saman çöpü haline getirir. Nefis de şeytan gibi bazen çirkin şeyleri latif, latif şeyleri de çirkin zannettirir. (Şerh-i Mesnevi c.11,s.1059)