Milletçe, ülkece zor günlerden geçiyoruz. Etrafımızı çepeçevre saran bir yapıyı ayıklamanın mücadelesini veriyoruz. Kabul etmek lazım ki; 7'den 70'e zamanında herkesin gönlüne girdiler başta devletin başındakilerden olmak üzere toplumun çoğunluğunun teveccühünü kazandılar. Bendenizde de bir zamanlar bu hain şebekeye karşı bir teveccüh oluşmuştu. Yalana gerek yok. Halbuki bu bir tezgahmış. Herkesi kandırmışlar, aldatmışlar. Amerika'daki zat, FETÖ, bu millete ihanet içerisindeymiş ki farkında değilmişiz.  

Adına tank denilen çelik zırhlıların köprüye çıktığını haber aldığımda aklıma gelen ilk isimler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım oldu.

Allah şahittir ki o an beklemediğim bir şekilde dilime sessiz bir dua dolandı.

"Yarabbi! Yaşıyor olsun ve gözaltında olmasın!" hissiyatıyla Allah'a yakardığımı hatırlıyorum.

Dudaklarının arasından çıkacak bir tek cümlenin, bahtının ipini bırakmak istemeyen milyonları sokağa dökeceğinden emindim. Gavurun deyişiyle, "Diyar, inandığı kralı takip eder!" Kısa bir süre sonra Erdoğan ekrandaydı.  "Meydanlara, sokaklara çıkın. Ben de birazdan geliyorum!" sözleri bir çığlık dalgasıyla cevap buldu. Milyonlarca insan, siper duvarlarından kopan koca bloklar gibi şehirlerin üzerine dökülmeye başladı. Az bir vakit sonra, iman ve inanç denizinde köpüren dalgaların arasında savrulan darbecilerin zelil halleri geldi ekranlara bir bir... Oysa semasız bir vatan, Türkiye hayali kuranlara diyeceğim o dur ki; "Bizler, ebabilleriz! Allah'ın dokunulmaz kıldığı Kabe'yi korur gibi ülkemizi koruyacağız. Ya bizim adımıza vatan dediğimiz, diyar dediğimiz şu ülkeye zarar vermekten cayacaksınız. Ya da sizin için hazırlanan korkunç azabı tıpkı Ebrehe'nin ordusu gibi tadacaksınız!" 

"Eğer hedefiniz Erdoğan ise ona verdiğimiz oy bizim namusumuzdur. Bizler onun Cumhurbaşkanı olmasına yardım ettik, Cumhurbaşkanı kalmasına da canımız pahasına yardım edeceğiz. Erdoğan'ın yolu kendisinden önce katlettiklerinden daha tehlikesiz değil. Ancak o yolu gitmesine izin vermeyeceğiz. Yaşarken olduğu kadar, ölümünde de ona yakın olur, gerekirse yanıbaşında çarpışarak ölürüz"

"Bizler, görev onuru gereği emre uymakla yükümlüyüz. Söz konusu bayrak ve vatansa yanarız, donarız ama ölür, ama öldürürüz lakin durmayız! Çocuklarımızın bu ülkede özgürce ve keyif içinde yaşamasının bedeli bir kaç hainle savaşmaksa, bundan geri adım atmayız"

FETÖ; yapabilecekleri en ölümcül hatayı yaptı. Milletin, 1960 ve 1980 darbelerinde olduğu gibi şiddetin ve gücün önünde diz çökeceğini düşündüler.

Adnan Menderes ve arkadaşları asıldığında suskun kalanların, Özal zehirlenirken, Erbakan devrilirken, Muhsin Yazıcıoğlu öldürülürken ağzını sessizlikle mühürleyenlerin, son darbe karşısında hemen teslim olacaklarını düşündüler. Karşılığında hayallerinin çok ötesinde bir gazap gördüler! Ne mutlu bizlere ki yüce Rabbim tüm dünyanın kaderini değiştirecek bir tarih yazmayı bizlere nasip etti.