Üstad Zarifoğlu, bir kalbiniz vardır, onu hatırlayınız der. Kalbimizi, sözlüklere bakarak yahut ansiklopedik bilgilere müracaat ederek tanıyamayız, anlayamayız. 'Okuyarak öğreneceksin ama severek anlayacaksın' sözü, tam da bu duruma karşılık gelse gerek. 

Kalp, insanın özüdür. Özü doğru olanın sözü de doğru olur. Biliyoruz ki, kalpten çıkmayan, dolayısıyla kalbe dokunmayan her şey eksik kalır. İster şiir olsun, ister selam. Kalple ilgili aldığım notları, yaptığım okumaları gözden geçiriyorum. Birbirinden kıymetli onlarca söz. İmam Şafi, “dünyada en huzursuz kimse, kalbinde haset ve kin taşıyandır” demiş. Hz. Ebubekir de bunu: “Kalp katılığı, çok yalan ve hasetten meydana gelir.” Ve Hz. Ömer: “Utancı giden kimsenin kalbi ölür.” Bu da onun: Kalbin ahlakına 'edep' denir. Böylece, kalbimizi karartan nedenlerin bir kısmı ortaya çıkmış oluyor: Kıskançlık, düşmanlık, yalan söylemek ve utanma duygumuzun zedelenmesi. Elimiz kirlenirse, yıkarız. Peki ya, kalbimiz kirlenirse, ne yaparız ya da yapmalıyız? Zor bir soru değil mi? Dışımızla ilgilendiğimiz kadar, içimize de dikkat kesilmeliyiz. Kalbin ihtiyaçları vardır; midemiz gibi, o da acıkır. Bir mazluma, yetime, garibe, hatta bir kuşa, çiçeğe, ağaca bakıp titremiyorsak, 'gönül tellerimizde' sorun var demektir. İyiyim diyerek iyi olunamayacağı gibi, kalbim temiz diyerek de 'masum' olamayız. Yaşama gerekçemiz neyse, kalbimiz de ona göre şekillenir. Maddiyatı önceliyorsak, dünyanın en zengin insanı bile olsak, bu bize yetmez. 'Kalbini hırs kutusu yapma' sözü, inanıyorum ki, böyle durumlar için söylenmiştir. Evet, meselemiz maddiyatsa, kalp, bizim için kan dolaşımının merkezi olan organdan başka bir şey değildir. Vazifesi, kan pompalamaktır. Gerçi, düşünenler için, bunda bile bir hikmet vardır. Her şey sonunda O'na döner! Eskiler, kalbe doğduğu için, ilhama, “ilham-ı şerif” dermiş. Buradan yola çıkarak, kalbe de 'kalb-i şerif' diyebilmemiz pek mümkün. Bir de bu var: Kalb-i rahmet. Rahmet kalbi. Asıl önemlisi ve bizi ilgilendireni, 'kalp insanı' olabilmektir. Maddi menfaatleri ön plana almayan, insanların manevi zenginliğiyle ilgilenen kimse.

Özetle: Kalbe inanmak, Allah'a inanmaktır. Bir kalbi kırmak ise...