Zaman gösteriyor ki her musibetten, imtihandan daha kuvvetli bir şekilde çıkıyoruz, millet olarak. Fenalık peşinde olanlar milletin gözünden ve gönlünden hızla düştüler. Karşılıklarını büyük ölçüde kaybettiler. Hele son işgal teşebbüsü. Bu sefer gerçekten unutmayacağız! Unutturmayacağız!

Anadolu'da bir söyleyiş vardır; 'Arkalı köpek kurdu boğar' diye. Bu kez boğamadı. Öyle olmadı, böyle oldu. Bakınız: Yenikapı mitingi.

Din Şûrası Sonuç Bildirgesi'ni birkaç kez okudum. İtiraz edeceğimiz bölümler elbette var. Fakat şimdi yeri ve zamanı değil.

Özetle; Din kisvesi altında menfaat şebekesi kuranlar, hainliklerini dinle perdeleyenler, güzel dinimizi kendi amaçları doğrultusunda kullananlar, hakikati tekelleri altına alıp herkesi dışlayanlar işaret ediliyor. Ahlaksız oldukları söyleniyor. Adres belli. Kıymetli ve mukaddes milletimiz işte bu karanlık yapıya ahlak dersi vermiştir. Omzu kalabalık, kalbi karanlık tetikçilerine vatan sevgisinin ne olduğunu göstermiştir.

Yaşadığımız süreçte, milletimizi kutuplaştıranlar da az çok belli olmuştur. Sırf fitne için türlü dernekler kurmuş, dergi çıkarmışlar.

Yerli ve millî isimlere yapılmak istenen itibar suikastlerini de unutmayalım, hatırlatalım. Diyanet İşleri Başkanından Sakarya Valisi'ne kadar. Her adımın sinsi bir plan dâhilinde olduğu görüldü, öğrenildi. 15 Temmuz gecesi ve sonrası, iyi bir süzgeç oldu.

* * *

Yahya Kemal, Tarih Musâhabeleri'nde millî azimden bahseder. Milletimizi Viyana önlerine kadar götüren, işte bu azimdir. Mohaç, Kosova, Niğbolu, Varna, Estergon, Budin bu azmin en kıymetli örneklerindendir.

Batı dünyası, azmimizi kırmak için asırlar boyunca çırpınmıştır, hâlâ çırpınmaya devam ediyor. Birinci Cihan Harbi ve devamında İstiklâl mücadelemiz. Cumhuriyetle beraber, bu azmin kırıldığını görüyoruz. Hemen yanımızda olan gelişmelere bile kayıtsız kalmış; tarihimizden, kadim coğrafyamızdan bîhaber yaşamışız. Uzun ve dokunaklı bir konu. Hemen bir ilave yapalım: Geçmişle avunmak niyetinde değiliz, geleceğe daha iyi hazırlanmak istiyoruz.

Doksanlı yıllarla beraber millî azmimiz yeniden uyanışa geçti. Bosna, Balkanlar, Bağdat, Bakü, Kudüs, Kırım demeye başladık. Halep ve Şam'ı vücudumuzun bir parçası bildik. İslâm âlemine bütün gövdemizle döndük. Devlet ve millet olarak yardım seferberliği başlattık. Afrika'nın en ücra köşelerine ulaştık. Resmî kurumlarımız ve sivil kuruluşlarımız sadece eserleri değil, nice insanın gönlünü de ihya etti. Binlerce, milyonlarca haneye heyecan ve heves geldi.

Hep şunu söyledik: 'Türkiye, yaşadığımız topraklardan ibaret değildir.' Bu düşüncemiz, ciddi yankı uyandırdı. Selamımız fazlasıyla karşılık buldu. Aklımıza gelmeyecek yerlerden ay yıldızlı bayrağımız çıktı. Özenle saklamışlar, sabırla beklemişler.