Ülkeyi savunmak, aynı zamanda mazlumları, garipleri, sadıkları, doğru yolda olanları korumaktır. Hakk'ın yanında saf tutmaktır. Önünde veya arkasında değil ha, yanında! Biz bunu böyle biliyoruz ve iman ediyoruz. 

Anadolu'yu İslâmlaştırma mücadelesi bitti. Malazgirt'le başlamıştı. Artık İslâm kalması için çalışmalıyız. Neslimizi buna göre yetiştirmeliyiz. Adımlarımızı bu yönde atmalıyız. Yeniden niyetleri almalıyız. İnsanlar gibi ülkeler de parçalardan oluşur, bütün olur. Ne yazık ki içimiz tam manasıyla sağlıklı ve sıhhatli değil. Toplumsal yapımız henüz oturmamıştır. Derler ki, kendini hissettiren organda sıkıntı vardır. Bir bakalım, kimler ve hangi gruplar kendini hissettiriyor? İşgalcileri bayraklarla, çiçeklerle karşılayanların bir kısmı, onlarla beraber gitti. Kalanlarla uğraşıyoruz. En yakın tarih olarak bakınız: Selâ okuyan müezzinlere saldıran şaşkınlar. Üniformalı teröristlere alkış tutanlar da az değildi. Bütün bunlara rağmen şunu söyleyebiliriz: Kalbimiz sağlam. Gözlerimiz iyi. Elhamdülillah. Sıkıntı şurada: Hayatında futbol topu görmemiş biri, dünyanın en iyi kalecisine yakın mesafeden elli şut atsa, bir veya ikisi gol olur. İşte bunu yaşıyoruz.

***

Yaramız varsa, yarımız başka bir yerde kalmış demektir. İnsanda ve herhangi bir adreste, coğrafyada, ülkede. Dertlerimizden biri de budur. Türkiye'nin birçok kıymetli beldesi / parçası, başka yerlerde, dışarıda kalmıştır. Neler oldu ve bitti, o ayrı. Doğal sınırlarımızın gerisindeyiz. Aradaki boşluğu kimler dolduruyor? Daha doğrusu, hangi grupların doldurmasına müsaade ediliyor? Mesela Halep - Musul hattında yaşananların bizi nasıl ilgilendirdiğini, yakından etkilediğini hep birlikte görüyor ve yaşıyoruz. Çünkü oralar canımızdan bir parçadır. Evet, Türkiye'yi savunmak. Kalben, zihnen, bedenen.

Rusya, Çin gibi geniş topraklar üzerine kurulu ülkeler, içerde savunma hatları kurarak kendilerini koruyabilirler. O hat çökünce bir geriye çekilebilirler. Tarih boyunca bu şekilde yapmışlardır. Bizim böyle bir imkânımız yok. O yüzden savunmamız içerden değil, dışardan başlar, başlamalıdır. Musul ve Halep demiştik.

Ateş ateşi hem yakmaz, hem söndürmez. Rusya ile Amerika'nın rekabetine böyle bakmak lazım. Olan savunmasız insanlara ve bize. Hazır yeri gelmişken ifade edeyim: Ortak ile müşterek arasındaki farkı önemsiyoruz. Bugün 'batılı ortaklarımız' deyince aklımıza ne geliyor? Olumlu bir şey mi o gelen? Fakat Irak ve Suriye halkıyla birçok müşterek noktamız var. Durmayalım, devam edelim. . .