KALBTE MEYİL OLMADAN EL VE AYAK HAREKET ETMEZ

 

Bir meyvenin içi olgunlaşınca kabuğu incelir ve yarılır. İlmin hakikati de kemale gelince kabuğu yok olur. Çünkü aşığı sevgilisi yakar. (Şerh-i Mesnevi c.9,s.360)

Kur'an-ı Kerim'i hem lafzı hem mânâsı ile ezberde tutabilmek (hafızlık) ancak en büyük mânâ sultanı olan Hazret-i Peygamber'le onun gerçek vârisleri (Hak dostlarınca) mümkündür. Asâ, âmâ olanların sevgilisidir. Kör, Kur'an'ın sandık ve mahfazasıdır. (Bunlar Kur'an'ı ezber bilir, hafızdır ama sırları ile hakikatlerinden habersizdir.) Kur'an ile dolu sandık. (Bunlar Kur'an'ı yalnız ezberlemişlerdir, çekmece gibi) Bunlar boş sandıktan iyidir. Kur'andan tamamiyle boş sandık gibi olanlar ise içi fare ve yılan dolu (içi fitne fesat kaynayan) bir sandıktan iyidir. (Şerh-i Mesnevi c.9,s.363) 

Göklerin damına ulaşana merdiven aramak gerekmez. (Şerh-i Mesnevi c.9,s.364)

Saf ve parlak bir aynayı yeniden cilalamaya çalışmak cahilliktir. (Şerh-i Mesnevi c.9,s.365) 

Padişahın huzuruna kabul edilmiş ve orada hoşca oturan birinin padişaha göndermek için mektup ve elçi araması çirkin bir şeydir. 

Ben senin için sevgili değil sevgilinin evi gibiyim. Aşk paraya olur, onun durduğu cüzdan veya kasaya değil. Sevgili tek olandır, geliş ondan, gidiş onadır. (Şerh-i Mesnevi c.9,s.367) 

(Hakk'a yaklaşmak için) aletin yoksa (hayır ve ibadette bulunmamışsan) da yine istekten vaz geçme. Allah yolunda alete ihtiyaç yoktur. (Şerh-i Mesnevi c.9,s.375) 

Bir hadis-i şerifte Peygamberimiz: Cenab-ı Hak, sizin iş ve ibadetlerinize bakmaz; kalblerinize ve niyetlerinize bakar, buyurdular. (Şerh-i Mesnevi, c.9)

Oğul, kimi Allah aşığı görürsen onun dostu ol ve önünde eğil. 

Ayağı olan rızkını arar, ayağı olmayana (çalışacak hali olmayana) merhamet eyle.       (Şerh-i Mesnevi c.9,s.377)

Âlim olsun, cahil olsun, isterse aşağılık biri olsun herkes lütufla kahrı (iyilikle şiddeti) fark eder. Lakin kahırda gizli lütufla, lütuf içindeki kahrı pek az kimse bilir. Bilirse kalbinde ruhanî ölçek bulunan Hak eri bilir. (Şerh-i Mesnevi c.9,s.391)

Akıllılar işin başında feryat eder, cahiller işin sonunda başlarına vururlar. Sen işin başında sonunu gör. Kıyamet günü pişman olma. (Şerh-i Mesnevi, c.10,s.421-423)

Herkesi bir iş için yaratmış, sevgi ve meylini kalbine koymuşlar. Meyil olmazsa el nasıl hareket eder? Su ve rüzgârsız, çör-çöp nasıl kımıldar? (Şerh-i Mesnevi, c.10,s.421-423)

Her şeyin sahibi olsan, yine bensiz olunca her şeyden mahrumsun. (Şerh-i Mesnevi, c.10,s.434-445)

Yaratılıştan herkesin sevgi ve eğilimi başkadır. Kalpte meyil olmadan el ve ayak hareket etmez. Su ve rüzgâr olmasa çör-çöp kımıldamaz. (Şerh-i Mesnevi, c.10,s.430-445)

Peygamber Efendimiz: Kalb çöle düşmüş bir tüye benzer; şiddetli esintilerin tesirinden kurtulamaz, buyurdu. (Şerh-i Mesnevi, c.10,s.430-445)

Hakk'ın hükmü ve kazası ile önündeki kuyuyu görürsün de kendini sakınmağa gücün yetmez. (Şerh-i Mesnevi, c.10,s.430-445)

Gökte uçan kuşun tuzağa tutulmasına şaşılmaz. Şaşılacak şey kuşun tuzağı gördüğü halde ona tutulmasıdır. Görüp bildiği tuzağa kendi kanadıyla uçup yakalanmasıdır. (Şerh-i Mesnevi, c.10,s.430-445) 

Maddî ve mânevî varlığını kaybedip kötü duruma düşen biri bu felaketten kurtulmak için çabalar, yardım ve duâ ister. Eli ayağı tutan bu adamın görünürde demirden bir bağı yok. Öyleyse hangi bağdan kurtulmak istiyor? O gizli kaza bağından. Demir zincir kırılabilir ama o gizli bağı kırıp kurtulmak zordur. Ancak Hakk'ın lütfuyla mümkündür. (Şerh-i Mesnevi, c.10,s.434-445)

Hak dostu, haydutla temiz insanı bildiği halde sırrı açıklamak helal olmadığı için gizli tutar. (Şerh-i Mesnevi, c.10,s.430-445)

Tane toplamak için uçan kuşlardan çoğunu boğaz derdi tuzağa düşürüp boğazını kestirir. (Şerh-i Mesnevi, c.10,s.430-445)

Deniz veya nehirlerde insanlardan uzaktaki nice balıkları boğaz hırsı oltaya düşürmüştür.

İyi huylu âlim ve idarecilerden niceleri, boğazlarının uğursuzluğu ile yüzleri sarararak el içine çıkamaz olmuştur. (Şerh-i Mesnevi, c.10,s.434-445)