EY KÖRLER NİÇİN KÖRLER HALKASI İÇİNDESİNİZ? ARANIZA GÖZÜ GÖREN BİRİNİ ALINIZ 

Ey körler, niçin körler halkası içindesiniz. Aranıza gözü gören birini alın. (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1053)

Yağmur vardır; yetiştirip büyütür, yağmur vardır; soldurup çürütür. İlkbahar yağmurunun faydaları sayılamayacak derecededir. Sonbahar yağmuru ise bağ ve bahçelere sıtma gibidir. Ağaçları titretir, yaprakları sarartır, döker ve çürütür. (Şerh-i Mesnevi, c.4,s.1007)

Allah Resulu şöyle buyurdu: Ey ümmetim, ilkbahar serinliğinden kaçınmayınız, çünkü o canınıza baharın ağaçlara yaptığını yapar, feyizlenir. Sonbahar soğuğundan kaçınız çünkü vücudunuza üzüm bağlarına yaptığını yapar. (Hadisteki sonbahar nefis ve kötü arzular, bahar ise akıl, can ve ebediyyettir, denildi.) (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1011)

Gülün kalbinden yayılan güzel koku onun sırlarını anlatır. İnkârcılar, gül kokusundan kaçan pislik böceği gibidir, hakikatleri dinlememek için kendilerini boş şeylerle oyalarlar. Onlarda gerçeği gören göz yoktur. Göz diye görene derler. Hakikatı göremeyen gözün budak deliğinden farkı yoktur. (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1002-1003)

İnce hakikatları ümmetin seçkinleri görüp anlar, halkın çoğu Allah'ın yeniden dirilteceğine karşı şüphe taşırlar. Kur'an ise önce yoktan var etmekte âciz mi kaldık ki tekrar yaratmağa gücümüz yetmesin. Bundan inkârcılar şüphe ederler, buyuruyor. (Kaf Suresi, ayet:15) (Şerh-i Mesnevi, c.4,s.1006)

Gönül ehli hak dostu abdalların sözleri gizlilikler âleminin baharından esip gelir. Onun için canda ve gönüllerde tazelik ve yeşilliğe sebep olur. Hakk'ın sevgili kullarının öğütleri kalblere bahar yağmurlarının ağaçlara etkisini gösterir. Ama ağaç kuru ve bahar yelinden feyiz almıyorsa sen kalbleri feranlandıran rüzgârı kınama. (Ebu Cehil, Hazret-i Muhammed'in irşadından faydalanabildi mi?) (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1008-1009)

Ruh ve ruh dünyasından habersiz olanlar dağı görüp dağdaki madeni göremeyenlerdir. (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1012) 

Tahirrü'l- Mevlevî der ki: Sonsuz olan sonlunun içine sığmaz. 

Kalb gözü kör olan kimseler alçak şeytanın içlerine vereceği bir şüphe ile baş aşağı yuvarlanır giderler. 

Her şeyi akılla ve kıyasla anlamağa çalışanlar takma ayaklılara benzer; bu ayaklar pek dayanıksızdır. Derin görüş sahipleri şüphe ve inkâra düşmez, onların imanındaki sağlamlıktan dağların bile başı döner. (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1049)

Peygamberlerin mucizelerinden korkan inkârcılar başlarını otların altına saklamışlardır. Müslümanlık perdesi arkasında iki yüzlülükle bilinmemek istemişlerdir. Bunlar, kalp parayı gümüş suyuna batırıp kullanmağa çalışan kalpazanlara benzer. (Şerh-i Mesnevi c.4,s.1057)