Ekonomi dedikoduları her yanı sarmış durumda. Bu durum ekonomi adına olumlu mu yoksa olumsuz bir gelişme mi orası meçhul. Hiç şüphesiz ekonominin tanınırlığına katkı yapmaktadır. Ancak alınacak kararlar ve atılacak adımlar adına, ortalıkta dolaşan onca dedikodu veya mesnedi tartışmalı açıklamalar, temiz suyu bulandırma riski taşımaktadır. Bu dedikoduları çok merak ediyorsanız hemen anlatmaya başlayalım. 

İlk sırada TCMB (Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası) Başkanlığı tartışmaları bulunmakta. Kim olacak, politika değişikliği mi olacak, aynı Başkan ile mi devam edilecek vb sorulara erken yanıt olarak yeni başkan atanmasına karşın, aynı hızla tartışmaların yönü değişerek piyasaların tepkilerinin ne yönde oluşacağı, ilk toplanacak PPK (para piyasası kurulu) oturumunda olası alınacak kararlar piyasalar tarafından iyiden didiklendi. Yetmedi, Merkez Bankası Başkanı'nın başkanlığı devraldığı ortam tartışmaları dillendirildi. Yazık!

İkinci sırada hem dünya ölçeğinde hem de Türkiye özelinde büyüme oranları tartışması başladı. Bu konu durgunluk, negatif faiz, petrol fiyatları gibi kavramlarla birebir ilintili olsa da çokça senaryo üretilip tüketildi. Büyüme oranları sıkça revizeye tabi kılındı. Diğer yandan ülkemizin büyüme oranlarının ne kadar gerçekçi ve içinin ne kadar dolu (nitelikli, kaliteli) olduğu yorumları yapıldı. 

Üçüncü sırada daha çok ülkemizi ilgilendiren ve sektör tartışmaları diyebileceğimiz irili ufaklı pek çok konu spekülatif olarak gündeme getirildi. Tarım sektörünün destekleri, hayvancılık konuları, ürünleri bu konulardan bazılarını oluşturdu. Rusya ile yaşanan sorunlar paralelinde Turizm sektörü problemleri balon edasıyla ortalığa saçıldı. 

Hâsılı yukarıdaki saydığım ve sayamadığım ekonomi adına yapılan olumlu ve olumsuz dedikodular asıl amacın grileşmesine neden oldu. 

Peki, ekonominin asıl amacı neydi? Kıt kaynaklar ile sınırsız insan kaynaklarının giderilmesi için üretim yapmak değil miydi? Bırakınız üretim yapsınlar bırakınız dış ticarete geçsinler değil miydi?  

Sanırım ekonominin tanımı değişti ve kazanç için spekülatif hareketleri yönetmek oldu. Bu durumda, ekonomi adına yapılan içi boş konuşma ve tartışmaların, gerçek durumu yansıtması beklenmemelidir. Olması gereken gerçek durum ise ekonominin temellerini sağlamlaştırmaktır ve daha da görünür yapmaktır.

Gerçek adımlar için gerçekçi yaklaşımlar gerekir.

Y. Doç. Dr. Bülent Darıcı

[email protected]