İNSAN DİLİNİN ALTINDA GİZİLİDİR

Kalb olmadan ten söz söylemesini ne bilsin, kalb aramadan beden nasıl arasın?

İyilik yapmak isterken kötülükte bulunmayalım.  Yola getireyim derken yoldan çıkarmayalım.  Söylediklerim kendiliğimden değil, Allah'ın muradı iledir. Çarpık ayağa çarpık ayakkabı iyi gelir. (Şerh-i Mesnevi, c.6,s.284)                                                

İnsan dilinin altında gizlidir, bu dil ruh kapısının perdesidir. Rüzgâr perdeyi aralayınca evde buğday mı, mücevher mi var, orası yılan mı, akrep yuvası mı görünür. (Şerh-i Mesnevi, c.6,s.285)                                                                   

Tanımadığınız bir insan konuşunca ruhunu örten perde açılır. Nasıl bir adam olduğu anlaşılır.

Hadis-i şerif: İnsan dilinin altında gizlidir.

Dere kenarında suyu esirgemek suyu görmeyen köre yakışır.

Sağlam olmayan kalbler haset ve düşmanlık yolunda kırılır. (Şerh-i Mesnevi, c.6,s.275)                                          

Demiri tavlayıp şekil vermek, altını halis hale getirmek için lazım olan ateş taze elma ve ayvanın pişip olgunlaşmasına yarar mı? Elma ile ayvanın hamlığını güneş ışığı pişirir, onlar demir gibi kuvvetli ateş istemez. (Şerh-i Mesnevi, c.6,s.281)

 

Âşık olduğun bir güzelin ruhu bedeninden ayrılınca onu niçin terk ediyorsun? O sevdiğin şekil yerinde durmuyor mu? Öyleyse ona karşı bu soğukluk neden meydana geldi? Ey âşık, senin hakiki sevgilinin kim olduğunu (düşün) ara da bul. (Şerh-i Mesnevi, c.6,s.239)    

İnsanlardaki güzellik geçici bir yaldızdan ibarettir. Yoksa sevgilim dediğin kimsenin kocamış eşek gibi çirkinliğini görür müydün? O sevgili bir zamanlar melek gibi güzelken şeytan gibi çirkinleşmiş. Çünkü o güzellik bunda iğreti bulunuyordu. Güzelliği ondan azar azar aldılar. Nitekim fidan da yavaş yavaş kurur. Git (Yasin suresinden) kimi fazla yaşatırsak onu değiştirir kuvvetten zayıflığa düşürürüz, bunu görüp akıllanmıyorlar mı? (mealindeki) ayeti oku. Ey şekil ve görünüş aşığı, gönül iste, ete ve kemiğe gönül verme. O gönülün güzelliği ebedidir. (Şerh-i Mesnevi, c.6,s.241-242)                                     

Hiçbir günahkâr başkasının yükünü yüklenmez. Ekmemiş olan bir şey biçemez. (Şerh-i Mesnevi, c.6,s.247) 

Eğer (altının halis veya ayarı bozuk olanını gösteren ölçü) mehenk taşın varsa, yeterli dini bilgiye sahipsen, insanlara bak ve kabul et, yoksa âlim, arif ve temiz bir insanın ölçeği ve tecrübesi ile karar ver. (Şerh-i Mesnevi, c.6,s.251)                                                              

Gerçek sabahı yalancı sabahtan ayırt et. Şarabın rengini kadehinden ayırt et. (Şerh-i Mesnevi, c.6,s.253) 

Sabır ve tahammül sana şu gözlerinden başka bir göz ve derin görüş bağışlar. Şu renkler dışında renkler görür, mücevherleri adi taşlar gibi değersiz bulursun. (Kendin mücevher olursun.) (Şerh-i Mesnevi, c.6,s.251). 

Firavun Allah'ın takdirini değiştirmek için yüz binlerce masum, günahsız çocuğu öldürttü. Musa Peygamberin gelişini önlemek için binlerce zulümle çocuk katlettirdi. 

Firavun'un o kadar kan dökmesine rağmen Musa doğdu ve onu kahretmeğe hazırlandı. Eğer Firavun Allah'ın kaza, kader ve takdirini görebilseydi eli ayağı kurur hile etmeğe imkân bulamazdı. Musa (a.s.) Firavun'un sarayında emniyet ve afiyetle yaşıyor o ise dışarda haksız yere suçsuz çocukları öldürtüyordu. (İnsan da içindeki nefsi görmeyip düşmanı dışarda aramaz mı?) (Şerh-i Mesnevi, c.6,s.258-259)

Aklını başına topla. Ey insan, en kötü şey nefsindir. Onun bozgunculuğu her yanı tutmuştur. Onun yüzünden muhterem gönülleri kırıyorsun. Şu geniş ve hoş dünya sana dar geliyor. Hak ve halkla savaşıyorsun. (Hakk'a asisin, halkı incitiyorsun). Nefsini öldürür (veya dizginler) sen hoyratlık yapıp özür dilemekten, kurtulursun ve düşmanın kalmaz. (Şerh-i Mesnevi, c.6,s.262-263)                                                        

 

İnsanlar, peygamberlerle velilere nasıl düşman olurlar? Eğer düşman olurlarsa kendi gözlerini kör, kulaklarını sağır ederler. Halkın nebilerle velilere düşmanlığı Hindli kölenin efendisine düşmanlıkla zarar vermek için kendini evin damından baş aşağı atıp öldürmesine benzer. Bir hastanın hekime düşmanlığı ile bir talebenin hocasına düşmanlığı aslında kendi canlarına eşkiyalıktır. Akıl ve ruhça kendi yüceliş yolunu vururlar. Balık suya düşman olursa zararı kime dokunur? Ey insan Allah seni çirkin yaratmışsa hem yüz hem ahlak bakımından çirkin olma. (Şerh-i Mesnevi, c.6,s.266-268)           

Şeytan, Hazret-i Âdem'den aşağı olmaktan utandı. Allah'ın ona tazim emrine itaat etmedi, âsi olarak kendini heder etti. Ebu Cehil de halkı arasında künye ve hatırının yüksekliğinden dolayı yetim ve servetsiz olan Abdullah'ın oğlu Muhammed'e haset etti, kendini ondan yüksek gördü. Ünvanı  “Ebü'l – hikem” hikmet babası iken “Ebu Cehil” cahillerin babasına çevrildi. Nice değerli insanları haset batırmıştır. (Şerh-i Mesnevi, c.6,s.271)         

Ben şu istek ve arama dünyasında güzel ahlaktan daha iyi bir şey görmedim. (Şerh-i Mesnevi, c.6,s.271)