10 Muharrem yaklaştı mı bir hüzün çöker içimize. Peygamberimizin ciğerparesi Hz Hüseyin ve Peygamber evlatlarının, gözünü dünya hırsı bürümüş insanlar tarafından acımasızca katledilişi gözümüzün önüne gelir. Bir başka acı daha vardır Kerbela'dan yükselen: Nankörlük ve hainlik, Kufelilerin Hz Hüseyin'e ihaneti. Makam ve dünyalık sevdası yüzünden masumlara kıyan, dünyayı kendilerine gaye edinen zavallı insanlar! İnsanlığın sevgilisi Hz Muhammed (sav) aranızdan ayrılalı henüz 48 sene olmuştu. Ne çabuk unuttunuz, Efendimizin Hz Hasan ile Hüseyin'i kucağına alıp "Allah'ım! Ben, bunları seviyorum. Onları Sen de sev.” (Tirmîzî, V, 661), "Hasan ve Hüseyin, benim dünyada kokladığım iki reyhanımdır", "Hasan ve Hüseyin'i seven, beni sevmiş, onlara kin tutan da bana kin tutmuştur" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 288) buyurduğunu...

Müslümanların ciğerlerini yakan bu hadise Müslümanlar arasında telafisi olmayan büyük ayrılıklara sebep olmuştur. Öyle ki Kerbela hadisesini geride bırakacak kadar mezhep kavgaları yapmışlar nice kanlar dökmüşler. Birbirlerini küfürle, zalimlikle itham etmişlerdir. Hala günümüzde dahi Kerbela olayından ders almayan Müslümanlar kendi dindaşlarının kanlarını dökmeye devam etmektedirler. Ne ilginçtir ki herkes Hüseyin olduğunu iddia ediyorken, kimse Yezidliği kabul etmiyor. Madem herkes Hüseyin rolünde de niçin Müslüman kanı dökülüyor? Niçin koca koca Müslüman ülkelerin liderleri Filistin'de öldürülen kız çocuklarına, Suriye'de katledilen Müslüman evlatlarına sessizler. Hz Hüseyin sevgisini kimseye kaptırmayan güya kendilerini Ehli Beyt göstermeye çalışan İran Şia'sı tam bir Yezid yolunda. Yezidlik soy ve soya bakmaz,  yezidlik kandan beslenmeyle, kendinden olmayana hayat hakkı tanımamakla, dünya hırsı için en mukaddes değerler olan insan hak ve özgürlüklerini ayaklar altına alıp, Suriye'de binlerce masumu öldürmekle olur. Hüseyni olmak da İslam'ın o ulvi değerline sahip çıkmakla olur.  Hz Hüseyin Mekke'den Kufeye doğru yola çıkarken yolda önüne çıktılar. O'na: "Ey İmam Hüseyin! Gitme Kufe'ye seni öldürürler" dediklerinde: "Eğer Muhammed'in dini benim kanımla ayakta duracaksa ey kılıçlar alın canımı, parçalayın tüm bedenimi" demiştir. Kerbela'da bir Hüseyni mektep kuruldu. Kıyamete kadar gelecek zalimlere bir ders verdi Hz Hüseyin... Zulüm ebediyyen devam etmeyecektir. Ama Hüseyinler ve Yezidlerin tarafı sabit değildir. Hüseyin'in yolunda olmak, akrabalıkla, asabiyetle, kan bağıyla olmaz. Her çağda ve asırda Allah'ın emirlerine uymayan, Hz Muhammed (sav)'in ortaya koyduğu nebevi hayatı model edinmeyen, Allah'ın haram kıldıklarını özellikle insanları katletmeyi mübah görmek Yezidlikten başka bir şey değildir. Hz Hüseyin gibi Allah yolunda çaba gayret sarf etmeden, iman ve ibadetler olmadan Hüseyin'e övgüler yağdırıp, Yezid'e lanet okumak bir maharet değildir. Hz Hüseyin iman ve Kur'an yolunda zalimlere karşı baş kaldırmış, bedelini hayatıyla ödemiştir. Cihad meydanlarında Cennetin kokusunu alarak, dünyayı ve dünyalıkları Yezidlere bırakmıştır.

Şimdi birilerine kızınca Yezid yakıştırması yapanlar!  İhanetliği Kufelilerden mi öğrendiniz? Kerbela Mektebi, Hz Hüseyin'in sadakati ve cesareti ile Yezid'in zalimliği ve dünya sevgisi karşısında Ahiretini satmasıyla, Kufelilerin ihaneti ve korkaklığıyla tarihe geçmiştir. Bu Hüseyni Mektep'te herkes durduğu yerine ve amellerine göre istediği rolü alabilir. Hüseyniyim, ben mağdurum edebiyatı yapmaya gerek yok. Yiğitsen, Hüseyin gibi korkmadan İsrail'e meydan okuyabiliyorsan Hüseyin'in yolundasın. Yahudi'nin koynunda Yezid Yezid diye sağa sola sövmeye çalışıyorsan, senin oturduğun yerin adresi  "Kufe"dir. Hüseyni olmak demek sonunda ölümde olsa hak dava uğruna kefeni giyerek kâfirin karşısında geçip senin gibi zalimi tanımıyorum demektir.

Kerbela ne öğretti bize... Hüseyin olmak Namaz kılmakla olur, Çünkü yiğit adam önce mihrapta nefsiyle savaşan sonra cihad meydanına inen kişidir. Hüseyin olmak, Mazlumların hayatını korumak için haksızlığa karşı sesini yükseltmekle olur. Hüseyin olmak asla kâfirlere meyletmemekle olur. Hüseyin olmak omurgalı olmak demektir. Hüseyni duruş, kaybetse de hakkı söylemekten geri kalmamaktır. Selam olsun İmam Hüseyin'e, hakkı tutup kaldıranlara...  Unutmayalım Hz Hüseyin kimsenin tekelinde değildir. Hz Hüseyin, imanı ve mücadeleyi hayat anlayışı yapan herkesin önderidir.