Uzun süredir hasret kaldığımız bereketli kar geldi. Yeryüzünde bulunan tüm canlılar için bir bereket kaynağı olan kar yağışının yerini hiç bir şey tutmuyor. Toprağın içerisindeki vitaminlerin çözülüp bitkilere, ekinlere sebze ve meyveye geçişi ancak etkin bir kar yağışıyla gerçekleşiyor. Yeraltı sularımızın istenilen seviyeye ulaşması, toplumda görülen hastalıkların ve havada dolaşan mikropların kırılması ancak bir kar yağışıyla gerçekleşiyor. Yağmur sadece çiftçilerimiz için değil, ülke ekonomisi için, ihtiyaç duyduğumuz enerji kaynakları için bir berekettir. Tarım ürünlerinin bol ve bereketli olmasıyla her kesim insanımız tarım ve hayvansal ürünleri ucuza alabileceği gibi barajlarımıza dolan sularla birlikte daha çok enerji ihtiyacımız karşılanacaktır.

Küresel ısınma sonrası yaşanan iklim değişiklikleriyle beraber baş gösteren kuraklıkla iyiden iyiye kendisini hissettiren susuzluk bu asrın en büyük korkulu rüyasıdır. Kar yağışının sağladığı verim dünyada başka bir imkanla elde edilemez. Karı ve yağmuru yağdıran Allah'tır. Kimi zaman kuraklık öyle bir hal alır ki Yağmur Duasına çıkarız. Meralar ve otlak alanlarımız kurur, hayvanlarımız yiyecek bir şey bulamaz. Dili olmayan o hayvanlarımız vesile kılar Allah'tan yağmur isteriz. Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de "O Allah, (insanlar) umutlarını kestikten sonra, yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O, hakiki dosttur, övülmeye lâyık olandır." (Şura,28) buyurmaktadır.

Rabbimiz o kadar bize lütufkardır ki insan olarak yaptığımız kusur ve günahlardan dolayı hem denizde hem de yeryüzünde bir takım bozulmaların olduğunu bizlere bildiriyor: İnsanların elleriyle kazandıkları (günahları) yüzünden karada ve denizde fesat çıktı. Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır."(Rum,41)

Rabbimiz bu düzenin bozulmasından dolayı insanoğlunu sorumlu tutar ve bazı acı faturaların insanoğluna kesileceğini bildirir. Bunu da yaparken azap etme değil, Onu ebedi azaptan kurtarmak için uyarma amaçlı yaptığını söylüyor. Rabbimiz bizi ne kadar da düşünüyor. Daha büyük bir felaketten önce belki dönerler diye "bazılarını tattırırız" buyuruyor. Bunun anlamı " Siz eğer durumunuzu düzeltirseniz, tövbe-i istiğfar yapar yeryüzünü ifsad değil, imar ederseniz rahmetimi ve bereketimi ihsan ederim" diyor. Dolayısıyla büyük bir hastalığın habercisi olan baş ağrısı bize önceden verilmiş bir nimettir. Çünkü hastalık büyümeden hemen tedbirini alalım ve erkenden tedavisine başlayalım. Tövbe ve istiğfarla Allah'a yönelme, Rabbimizin katından yağmur ve kar yağışı olarak karşılık buluyor: "Ey kavmim! Rabbinizden bağış dileyin; sonra da O'na tevbe edin ki, üzerinize göğü (yağmuru) bol bol göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsın. Günah işleyerek (Allah'tan) yüz çevirmeyin." (Hud,52)

Uzun bir süredir hasret kaldığımız kar ve beraberinde yağmur elhamdülillah yağmaya başladı. Demek ki toplum olarak Rabbimiz katında bu rahmete layık görüldük. Bu Yağan kar ve yağmur Rabbimizin bize cömertçe ikramıdır. Yoların kapanması, elektriklerin gitmesi, geceleyin tipi ve fırtınaya dönüşmesini sakın eziyet olarak görülmesin. Bizim bu eziyeti nimet sayanlar var. Karın çok yağması o yılın bolluk ve bereket içerisinde geçirileceğine işarettir. Bizler Halep için büyük bir seferberlik başlattık. mağdur ve mazlum insanlık için ayağa kalktık. Rabbimiz de gök kapılarını açtı. Bu kar yağışı önümüzdeki aydınlık günlerin müjdecisidir inşaallah. Yüce Rabbimiz ne güzel buyuruyor: "Eğer siz iman eder ve şükrederseniz, Allah size neden azap etsin! Allah şükre karşılık veren ve her şeyi bilendir. (Nisa,147) Rabbim bizleri havasız, susuz, vatansız, imansız bırakmasın.