Önceki yazımda muhtelif tarzlarla krizi yönetmekten bahsetmiştim. Bu yazımda ise yönetimin omurgasını teşkil eden temel ilkelerden söz edeceğim.

Bilindiği gibi insan, omurgasıyla dik durabilir ve ayakta kalabilir. Yönetim de bir canlı gibidir, fiziksel ve ruhsal yapı üzerine kurulmuştur. Temel ilkeleri ise kadim tarihimiz ve kültürümüzde karşılığını bulan: Adalet, Emanet, Liyakat, Meşveret ve Maslahattır.

1. Adalet: barışın, huzurun, aydınlığın ve sürdürülebilirliğin temel şartıdır.Ve mülkün (egemenliğin) temelidir. Adalet, bir şeyi yerine koymaktır. Mefhumu muhalifi, yani zıddı zulümdür. Zulüm ise, karanlığa, kargaşaya ve yıkılışa götürür. Nice güç sahipleri, adaletten ayrıldıkları için ayakta kalamamışlardır.

O halde, adaletten ne kastedildiğine de açıklık getirelim. Mevzuatın, kanunların uygulanması değildir sadece... Aynı zamanda insanların hak ettiğinin karşılığını alması ve mâşerî vicdanda yapılanın tasdik edilmesidir. Kime karşı olursa olsun, adaletin aynı tezahür etmesi, kişinin özelliğine (zengin fakir, güçlü-zayıf vs.) göre değişmemesidir. 

2. Emanet: Yönetim gücünün belirli bir süreliğine insanlara verilmesidir. Bu, ne kadar uzun olursa olsun en nihayetinde  insan ömrüyle  sınırlıdır. Yani, yönetimdeki kişi, asla bu gücün sahibiymiş gibi yanılgıya düşmemelidir. Bu zan, insanı keyfiliğe sürükler ve istediğimi yaparım düşüncesi ise derin sapmalara götürür. 

Emanetin, zıddı hıyanettir ki, temel saikinde keyfilik ve insanoğlunun hırs, kin ,kibir, 9hased gibi zafiyetleri vardır.

3. Liyâkat: Emaneti ehline, işin gerektirdiği en iyi vasıfları taşıyan kişiyi vermektir. Bu sadece   bilgi-kabiliyet değildir; karakter ve ahlaktır da aynı zamanda...

Temel prensip olarak özellikle kamu görevlerinde kişi, bir makama talip olmamalı, mutlaka gösterilmelidir  ki bu da yetmez... Kendi kendini yeterlilik bakımından sorgulamalı... "Hele bir koltuğa oturalım" anlayışı büyük zarar-ziyan ve hasarları beraberinde getirebilir.

4. Meşveret: İşleri, istişare ederek , başkalarının görüş ve tecrübelerinden faydalanılarak yapmalıdır. Bunun için zamanın anlayışına ne kadar aykırı olsa da  mutlaka fikir özgürlüğü ve fikre hürmet olmalı. İstişare, koordine  etmeyi de kapsar ve hatalı karar almayı asgari düzeye indirir. Yönetime katılıma,  yönetimin benimsenmesine, kabülüne de katkı sağlar.

5. Maslahat: Tüm görevlerde, kendi menfaatinden ziyade kamunun yararını   gözetmektir. Kişisel hırs ve istekler insanın gözünü kör eder.  Önceki yazımızdaki gemi örneğinde olduğu gibi kişisel çıkar ve çıkar kavgaları, içinde bulunulan gemide delik açar.

Kadim kültür ve geleneğimizden damıtılarak günümüze gelmiş olan bu temel ilkeler ile yönetim meşruiyet kazanır, fevkalade yararlı hizmetler ile gönüllerde yerini alır ve uzun ömürlü olur.