Allah'ın sayısız nimetlerinden birisi de yağan yağmurlardır. Yağmur adı üstünde rahmettir. Rahmet Allah'ın Rahman ve Rahîm isimleriyle yakından ilgilidir. Yağmur olmazsa sular azalır, sular azalırsa, tabiat suya hasret kalır,  toprak ve diğer canlı varlıklar suya hasret kalır ve çölleşir.

İnanırız ki yağmuru yağdıran, yağmurla birlikte toprağa canlılık veren Allah'tır. Yağmurun oluş sebeplerini hazırlayan da Allah'tır, zamanını belirleyip yağdıran da Allah'tır. Yağmur da Allah'ın ayetlerinden bir tanesidir.

Yüce Rabbimiz Mülk Suresi'nin son ayetinde şöyle sorar:

“De ki: Söyleyin bana, suyunuz yerin dibine çekilecek olsa, artık size kim bir akarsu getirebilir?”

Bir Hadis-i Şerif'te, Allah'ın Rasulü, bu soruya” Alemlerin Rabbi olan Allah” diye cevap verir. Bu ayeti okuyanların da böyle demesini ister.

Asıl önemli olan şudur: Biz insanlar, yağan yağmurlara hakkıyla şükredebiliyor muyuz? Yağmurlar yağmayınca dua etmeye çıkıyoruz da, yağmurlar yağdıktan sonra ne yapıyoruz? Yağmurun anlamı nedir bizim için?

Bir gün Allah Rasulü, yağmur yağarken cübbesinin eteğinden tutar ve yağan yağmurun altında ıslanmasını bekler. Sahabe, arkadaşları hayretle bakarlar ve bunun nedenini sorarlar: O büyük insan der ki:

-“O yağmur taneleri Rabbime çok yakın olan yerden geliyor.”

*****

Bizler ise çoğu zaman yağan yağmurda biraz ıslandık mı hemen feryadı basarız. Afet deriz, felaket deriz, hatta Allah kahretsin diyenleri bile işitiriz.

Oysa yağmur suyu, en iyi şampuandan, en iyi saç besleyici kremden daha yararlıdır saçlarımız için. Bu yüzden yağan yağmurdan hemen kaçmayın. Biraz başınız ıslansın, üstünüz ıslansın, bırakın ayaklarınız ayakkabılarınızın içinde ıslansın. Ve yağan yağmura sevinçle bakın, bir sevgiliye, bir hasret çektiğinize bakar gibi bakın. Tıpkı çocukluğumuzdaki gibi,

“Yağ yağ yağmur, teknede hamur, ver Allah'ım ver,  sicim gibi yağmur” diye çığlıklar atın. Çocukluk çağlarına kanat açın:

“Yağmur yağıyor, seller akıyor, Arap kızı camdan bakıyor” diyerek “Yağmurluk” toplayın. Bizim çocukluğumuzda olduğu gibi varsa bir Nuriye teyzeniz, götürün topladığınız yağmurluk yiyeceklerinden, size mis gibi tereyağlı, kavurmalı bir bulgur pilavı pişiriversin. Aşkını ve sevgisini katsın ki kaşık kaşık, kapış kapış yiyin, açlığınız tokluğa dönüşsün. Oluklardan akan yağmur sularıyla yıkayın gönüllerinizi ve ellerinizi. Dualar edin tekrar. 

Koşmaya başlayın.”Yağ yağ yağmur, teknede hamur, ver Allah'ım ver sicim gibi yağmur” sesleri tekrar yağmurla gelen gök gürültülerine, yıldırımlara, şimşekler karışsın. İneğim sağmalar oluşsun renk renk semada.

*****

Her yağmur damlası için ne olur şükretmeyi unutmayalım. Üzerimizi su birikintilerini görmeden geçip ıslatan araçlara kızmayalım. Allah'ın rahmetinden kaçmayalım. Yağan yağmurların kıymetini bilip, şükredelim ki yenilerini istemeye yüzümüz olsun.

 

                                               HEM NALINA HEM MIHINA

DİNLEYENLER VE DİNLENENLER

17 Aralık'tan bu yana ortalık toz duman. Haseti olanlardan, kaseti olanlardan geçilmiyor. Montaj, dublaj, bir sürü kirli mesaj. Bir yanda yedi bin kişiyi dinleyen, diğer yanda inim inim inleyen, bir yanda fişleyen, diğer yanda bir sürü gizli iş, işleyen.

Dinlenenlerin listesinde bazı arkadaşlarımın ismini görüp, kendi ismimi görmeyince üzüldüm doğrusu. Beni adam yerine koymamışlar diye.

Ey Dinleyici! Ne olur beni de dinle. Kimse beni dinlemiyor. Ama dinlerken dikkat et. Ne olur ne olmaz ağzımdan bozuk bir kelâm çıkabilir.

Belki de gündemin getirdiği yorgunluluğu bu şekilde dinlenerek atmış olurum.

 

İMAM BİLDİĞİNİ OKUR

“Kartal Atalar Camii'ni yazmakla bizim hocaları mı eleştiriyorsun?” diye arkadaşlar sordu:

“Hayır, maksadım yol göstermek, örnek çalışmaları anlatmak, arkadaşları teşvik etmek” dedim.”Hem bu konuda Diyanet'in genelgeleri, kararları ve çalışmaları var” diye cevap verdim. O ara bizleri dinleyen çaycı Sadettin abi:

“Bakın arkadaşlar” dedi.”Camii ne kadar büyük ya da küçük olursa olsun İmam, bildiğini okur” diyerek sözümüzü kesti.

Gerçekten imam kardeşlerimiz bildiklerini okuyorlar. Ya bir de bilmediklerini okusalar.

 

                                                                GÜNÜN SÖZÜ

BAZI İNSANLAR ALÇAKGÖNÜLLÜ, BAZI İNSANLAR DA ALÇAK OLMAYA GÖNÜLLÜ.