Konya’da Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi kurulalı sadece bir iki yıl olmuştu. Fakültede sadece Toprak ve Tarla Bitkileri Bölümleri vardı ve sınırlı sayıda öğretim üyesi ile dersler yürütülüyordu.

O sıralar ben Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü’nde yüksek lisans öğrencisi idim. Başlayalı henüz altı ay olmuştu ama çok iyi bir hocam olmasından dolayı hem derslerime devam ediyor hem de tez çalışmalarımı sürdürüyordum.

O esnada Konya’da Tarla Bitkileri Bölümü bünyesinde Entomoloji Ana Bilim Dalında bir Araştırma Görevlisi kadrosu ilan edildi.

Bu benim önüme çıkan ilk iş fırsatı idi. Üstelik Konya bir nevi memleketim gibiydi. Ablam ve bir kaç amcam orada yaşıyordu. Düşünmeden kadroya başvurdum.

Ankara’daki hocalarımın referansları ve sınavdaki performansım dolayısıyla işe alındım.

Daha sonra bana söyledikleri ilk söz; benim Tarla Bitkileri Bölümünün Bitki Koruma ile ilgili derslerini vermek için işe alındığım oldu.

Ben çiçeği burnunda bir Ziraat Mühendisi idim ve Formasyon dersi de almamıştım. Biraz heyecanlanmakla birlikte Entomoloji ve Fitopatoloji derslerinden endişe duymadım. Zira bu konularda çok detaylı dersler almıştım. Lakin Yabancı Otlar dersi beni çok zorladı. Elimde takip edebileceğim hazır bir notum bile yoktu. Öğrenci iken de bu konuda etraflı bir ders almamıştık.

İdareye bunu ne kadar izah etmeye çalıştıysam da maalesef etkili olamadım ve ders üzerimde kaldı.

Ve o dönem bittiğinde bölümdeki bazı olumsuzlukların da etkisiyle ağır bir depresyon geçirdim. Bu depresyonun etkileri yıllar sonrasına bile ulaştı ne yazık ki.

Tam o sırada Fakülteye Van 100. Yıl Üniversitesinden Prof. Dr. Ahmet GÜNCAN hoca geldi.

Çalışma alanının Yabancı Otlar olması enteresandı.

Başta henüz asistan olduğum için biraz mesafeli duran hoca, doktor olmamın ardından bana karşı çok yakın ve şefkatli davranmaya başladı.  Hoca depresyon geçiren öğrencilerle de aynı şekilde ilgilenirdi.

Hepimizle hep moral verici konuşmalar yapardı. İkna kabiliyeti çok yüksekti. Bizi olumlu düşünmeye sevk ederdi çoğu zaman.

Ne şanslıymışız ki hocanın yolu Konya’ya düşmüş. Dirayeti, adaleti ve birleştirici karakteri ile Bölüm Başkanı denince benim aklıma hep hoca gelir.

Hoca emekli olduktan sonra ufak tefek sorunlar yaşasak da Ahmet Hocanın bölümde kurduğu düzen

Genelde hissedilen aile havası bana göre devam etmekte. Şahsen bana küçükler kardeşim, büyükler abim gibi geliyor. Bizi böyle alıştıran Ahmet Hocamızdır. Senelerce bölümde herkesi eşit tutmuş,

Haklara riayet etmiş ve hiçbir başkaldırışa izin vermemiş, her sorunu diyalogla çözmüştür.

Üstelik kendisi sertliği ile dillere destan bir hocanın Prof. Dr. Hasan YÜKSEL’İN yanında yetişmiştir.

Kurucu Bölüm Başkanımız kıymetli hocam Prof. Dr. Ahmet GÜNCAN’a, bunca güzellik için teşekkürlerimle birlikte sevdikleriyle beraber sağlıklı ve mutlu bir ömür diliyorum.

Fakültemden emekli olabildiysem kendisinin bunda payı büyüktür. Birkaç kez istifa dilekçesi hazırlamama rağmen ‘Hem biz hem de öğrenciler senden memnun ‘ diyerek kabul etmemiştir.

Yabancı Otlar Dersinin açtığı yarayı Türkiye’nin bir numaralı Yabancı Ot Hocası tamir etmiştir.