TİMAV Başkanı Abdullah Ecevit Öksüz'ün gazetemizde çıkan İHL'ler yine ilgi odağı başlıklı haberi okuyunca çok sevindim.
Abdullah Ecevit Öksüz, TEOG sınavları sonrası yapılacak tercihlerle ilgili açıklama yaparak, tercih döneminde bulunan gençlere sesleniyor, onları İmam Hatip Liseleri'ni tercihe davet ediyordu.
Bu okulların önündeki bütün engeller kalktı. Bu okullar yeniden engellenir diye endişelenmelerine gerek yok. Artık Türkiye darbe dönemlerini, anormal dönemleri geride bıraktı. Önümüzdeki yıllar bu liselerden mezun olan gençlerin yıldızlaşacağı dönem olacak. Bu insanlar millete hizmete devam edecek. İmam Hatiplerin önü de kalbi de gönlü de açık sözleri beni yıllar öncesine, Konya İmam Hatip Lisesi'ne gidiş serüvenime götürdü.
Evet, yıllar önce, İlkokulu evimize en yakın Çaybaşı mahallesindeki, o günkü adıyla 27 Mayıs İlkokulu'nda okudum. Sınıf öğretmenimiz, Bozkır'ın Dere köyünden, İvriz Köy Enstitüsü mezunu Mehmet Çınar'dı. Eskiden ara sıra görür, hal hatırını sorar, elini öperdim. Son zamanlarda göremez oldum, yaşıyorsa Allah hayırlı ömürler versin, ölmüşse Allah rahmet etsin.
Bana okuma sevgisini kazandıran, elime para verip de Muhacir Pazarı civarına gönderip Cumhuriyet Gazetesi aldıran öğretmenim, beşinci sınıfın son günlerinde sınıftaki bütün arkadaşlarımıza, ilkokulun sonunda hangi okullara gideceğimizi tekrar tekrar sorar, öğrenmek isterdi.
Ben, Enver Nöbet ve Sabit Şahin isimli arkadaşlar parmak kaldırır, yaşımızdan büyük bir cesaretle İmam Hatip Lisesi'ne gideceğimizi söylerdik.
Mustafa Çınar öğretmenimiz bunun üzerine bize kızar, özellikle beni yanına çağırır, İmam Hatip Lisesi'ne gitmemem için saatlerce dil dökerdi. İmam Hatip Lisesi'ne gidersen aç kalırsın, İmam Hatip'e gidip ölü mü yıkayacaksın? gibi sözlerle beni ve arkadaşlarımı ikna etmeye çalışırdı.
Tabi ki o yıllarda çocuk olduğumuz için öğretmenimizin niyetini tam olarak kestirememiştik.
İlkokul bitti, sonunda üç arkadaş, Mustafa Çınar öğretmenimizi dinlemeyip Konya İmam Hatip Lisesi'ne gittik.
Acı tatlı hatıralarla dolu çok güzel bir yedi yıldan sonra mezun olup memleketimizin dört bir yanına hizmet için dağıldık. Dershanelerin, özel okulların, özel hocaların, özel etüd merkezlerinin olmadığı o yıllarda iki yüze yakın arkadaş üniversitelerin değişik fakültelerini kazanıp okumak için kayıt yaptırdık.
İçimizden hemen görev alanlar oldu. Benim gibi hem görev yapıp hem de yüksek tahsil yapanlar oldu.
Ben kendi adıma Mustafa Çınar öğretmenimin dediği gibi İmam Hatip Lisesi'nde okuduğum için hiç aç kalmadım. Köyde, ilçe ve şehir merkezinde yedi yıl İmam Hatip olarak görev yaptım. İlginçtir ki hiç de ölü yıkamadım.
Ama İmam Hatip Lisesi'nde okumanın bereketini, güzelliklerini, dostluk ve kardeşliklerini her yerde yaşadım. Her yerde gördüm. Ve İmam Hatip Lisesi'nde okuduğum için hiç pişman olmadım.
İmam Hatiplerde okuduğumuz için bizi dışlayanlar oldu. Bize parya muamelesi yapmak isteyenler oldu. Bizi istemeyenler, önümüze engeller koymak isteyenler oldu. Bizi üvey evlat görenlere karşı yılmadık, üzülmedik, gevşemedik ve birbirimize daha bir kenetlendik.
Okuldan sonra arkadaşlarımız farklı kulvarlarda görevler aldılar. Kimimiz Vali oldu, kimimiz Kaymakam. Kimimiz Savcı, kimimiz Hakim, Kimimiz İmam, kimimiz öğretmen olarak hizmet etti.
Doktor,Tüccar, Esnaf, Siyasetçi, Politikacı, Gazeteci, Milletvekili, Yazar, Çizer, Mimar, Mühendis, Muhasebeci, İşletmeci, Komiser, Polis olarak her alanda memlekete hizmet ettiler, ediyorlar da.
Bütün bunları, memlekete hizmet etmeyi, hocalarımızdan öğrendik. Hocalarımızdan feyz aldık. Hocalarımızdan vatan sevgisi, millet sevgisi, bayrak sevgisi, insan sevgisi her şeyden önce Allah ve Peygamber sevgisini almaya çalıştık. Kula kul olmayı değil de Allah'a kul olmayı onlardan öğrendik.
Hocalarımız arasında kimler yoktu ki?
Başta Okul Müdürümüz, Rıfkı Baydur ve sonra Bayram Başpınar.
Hocalarımız, her biri ayrı değerde ve ayrı bir özellikteydi. Hepsinin amacı bizleri iyi bir insan olarak yetiştirmekti. Kendileri bir mum gibi erirken bizleri aydınlatmaya çalışan fedakâr hocalarımızın bazılarını dün gibi hatırlıyorum.
Ali Gümrah, Orhan Sert, İsmet Demir, Hacı Ali Kap, Ahmet Kurhan, Yusuf Vanlılar, Umur Erdem, Abdurrahman İzmirli, İbrahim Uğur, Handan Çavuşoğlu, Zehra Erol, Mustafa Akdedeoğulları, Ramazan Çavuşoğlu, Mualla Akalp,
Bekir Doğanay, Abdulkadir Hacıismailoğulları, Halit Barkale, Süleyman Korkmaz, Şakir Ünalmış, Mustafa Toklu, Mustafa Öztoklu, Muammer Erdem, Hasan Akdağ, Tahsin Nart, Enver Etik, Zekai Kaplan, M. Emin Atasagun, İsmail Hakkı Uca gibi pek çok hocalarımız.
Bu hocalarımızdan bazıları vefat edip, Hakk'a yürüdüler. Mekânları Cennet olsun, Allah rahmet etsin. Bazıları ise hâlâ yaşıyor. Rabbim onlara da sağlıklı, huzurlu, bereketli ve hayırlı bir ömür versin.
İmam Hatip Liseleri o gün bugündür, öğrenci yetiştirmeye devam ediyor, mezunların sayısı binlere, on binlere, yüz binlere ulaşmış bir şekilde vatan sathına dağılıyor ve dağılmaya devam ediyor.
Vatanın dört bir köşesinde, hatta dünyanın her bucağında yeni bir nesil, İmam Hatip Nesli ülkesi için, insanlık için hizmet eden Altın bir Nesil yetişmeye devam ediyor.
Bu konuya tekrar devam edeceğim inşallah.