" Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım"
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî
    Gayet basit dün gitti, bugün bizim ve yarınımız ise düşüncelerimiz. Geçen haftaki yazımda da üzerinde durmaya çalıştığım gibi bizleri biz yapan hayatımızın anlamı olan saygıdeğer düşüncelerimizdir. Çoğu zaman zorlandığımız ve çıkış yolları aradığımız, karar almakta zorlandığımız anlar olmuşturhepimizin, olacaktır da. Önemli olan bizim bu kararlarımızı alırken düşünce yapımız. Bu doğrultuda stratejik düşünebilmek, vizyon sahibi olmak ve geleceğe yönelik kararlarımızda daha stratejik adımlarla yol almak etkili olacaktır.
    Günümüz dünyasında gelişmiş ülkelerin çoğunda bu kavram üzerine ciddi araştırmalar yapılmakla beraber devletlerin, şirketlerin, politikalarında strateji kavramına ciddi bütçeler ayırmaktadırlar. Ülkemizde de strateji kavramı her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır, kazanması da gerekir, çünkü istikrarlı gelişim ve hedeflerimize ulaşabilmek için buna ihtiyacımız var.
    Bireylerinde tıpkı şirketler, devletler gibi stratejik kararlar alma ve başarı yolunda hedeflerine ulaşabilmesi için stratejik düşünceye ihtiyaçları vardır. Hayatımızın her anında sürekli karalar alırız. Basit kararlar vardır mesela canınız bir kahve isterse hemen bir kahve içme kararı alır bunu uygularsınız. Tıpkı hayatımızın birçok alanında olduğu gibi! Diğer yandan da daha büyük kararlar vardır ve bu kararları alırken kahve içme kararı aldığımız gibi rahat değilizdir. Çünkü bu kararlar hayatımızı, geleceğimizi, ailemizi etkiler. Dolayısıyla ciddi kararlarımızda stratejik olabilirsek hayatımızda başarı ve mutluluk eksik olmayacaktır. Stratejik düşünebilmek için, içinde bulunduğumuz çevrenin farkında olmak, kendimizi tanımakla yola başlayabiliriz.
    Stratejik düşünce kavramının temelinde yatan gerçek yukarıda da bahsettiğim gibi kendimizi tanımak. Yunus Emre'nin de dediği gibi:
" İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir. Sen kendini bilmez isen, ya nice okumaktır." Gayet açık kendimizi bilmek! İşletme alanında yapılan karar almada uygulanan bazı modeller araştırmalar vardır ki bu araştırmaların özüne indiğimizde de bahsedilenler de kendimizi, sahip olduklarımızı bilmektir. Örneğin işletme ve pazarlama derslerinde gösterilen bir araştırma SWOT analizini incelediğimizde kendini bilme gerçeğiyle karşılaşırız. Bu araştırma 50 yıl önce Harward üniversitesi profesörü tarafından yapılmış olmakla beraber, Yunus Emre bu gerçeği çok uzun yıllar önce söylemiştir. Tabi anlamasını bilene...
    Her neyse biz yinede inceleyelim. SWOT analizinde ki her harf bir kelimenin baş harfidir. İngilizcede. S harfi strenghts (güçlü yönler), W harfi weaknesses (zayıf yönler), O harfi opportunities (fırsatlar) ve T harfi threats (tehditler). Şimdi bu bakış açısından bakıldığında, araştırma sadece dört harften oluşmuş olmasına rağmen bize nasıl stratejik düşünce elde edeceğimizi söylemektedir. Diğer bir deyişle kendimizin içinde bulunduğumuz ortamı bizlere göstererek başarıya ulaşmamızda katkı sağlamaktadır.
    Ciddi kararlar alma konusunda bu araştırma bize yol gösterecektir. Eğer kendimizin güçlü olduğu yönlerimizi bilirsek bundan daha fazla yararlanabiliriz. Mesela bazıları çok sabırlı olmasına rağmen bazen acele kararlar alır ve sonunda pişman olur. Demem o ki zayıf yönlerimizin farkına vararak onları güçlü yönlere dönüştürecek stratejiler geliştirebiliriz. Diğer bir taraftan hayatımız fırsatlarla ve tehditlerle doludur. Dolayısıyla sürekli bir şekilde çevremizi analiz ederek fırsatlardan yararlanarak tehditlerden de uzak durabiliriz.
    Özet olarak stratejik düşüncenin temeli bil kendini, bil ki eksik olduğun yönlerini düzeltebilesin! Bil ki güçlü olduğun yanlarınla fırsatlardan yararlanabilsin, fark yaratabilesin! Bil ki çevrendeki tehditleri güçlü yanlarınla birleştirerek fırsatlara dönüştürebilesin! Bil yeter ki...