Bugün, liyakatli yöneticinin olduğu bir işyerinde iklimi tasvir etmeye çalışacağım. Her şeyden önce işler, keyfe, arzu ve isteğe göre değil; adalet,  bilimsel esaslar, akıl, sağduyu ve stratejik plan  çerçevesinde icra edilir.  Âdil, hukuka uygun, öngörülebilir, hesap verebilir, tutarlı, şeffaf ,sorumlu, insan ve sonuç odaklı, güven veren,  doğru ölçme sistemine sahip  yönetim anlayışı hakimdir.  Sonuç, herkes için iyi, güzel, faydalıdır; Nasıl mı?

Personel, kendi aralarında tefrikada değil; tevhid  içinde kaynaşmış ve birbirine duyarlıdır.   Kapıdaki güvenlik görevlisinden en üst yöneticisine kadar her birey saygın ve önemlidir. İnsiyatif kullanabilecek  kadar özgüvenlidir. Aralarında sevgi ve saygı bağı tesis edilmiştir ;ayrımcılık, kayırma ve ötekileştirme asla yapılmaz; bağırma, gürültü olmaz herkes birbirini dikkatle dinler.  Herkes kendi ikbalinin peşinde değil öncelikle işyerinin ayakta durması ve diğer arkadaşlarının derdindedir. İşyeri, her bir çalışan tarafından sahiplenilmiştir. Çalışanlar, patron/yönetici gibi görür, duyar; işyerindeki yanlışlık ve eksiklikleri tespit eder ve önlem alırlar. Her gün yenilenen şevk , heyecan ve motivasyonla gelirler ve işlerini sanatkar bir ruhla/ aşkla yaparlar. Şirket, kültürü oluşturulmuştur: Tüm iş görenler oturmasını, kalkmasını, hitabetini, konuşmasını, dinlemesini, haddini, hukukunu,  selamlaşmasını, yürümesini kısacası âdâb-ı muaşereti  bilir; birbirini ezen değil gözeten konumundadır. Çalışanlar arasında gelir dengesi/adaleti sağlanmış ve insan onuruna yakışır yaşam standardı vardır.  

Kurumun/Şirketin tedarikçileri , düzgün işleyen bir sistemle ürün ve hizmetlerini sunar, ödemelerini zamanında eksiksiz alır ve birlikte çalışmaktan memnundurlar.

Kurumun/Şirketin ürün ve hizmetinden yararlananlar/müşteriler uygun maliyetle her daim istedikleri kalite, servisi alabildikleri ve iletişim kurabildikleri için müşteri sadakati oldukça güçlüdür.

Hissedarlar, şirketin mâli yeterliliği ve kar dağıtımından mutludurlar.

Kurum, çevre dostu olup, sürdürülebilirliği göz önüne alarak havaya, toprağa ve suya zarar vermeme konusunda gerekli politika ve sistemleri devreye almış ve etkin uygulamaktadır.

Sosyal sorumluluk kapsamında birçok içtimaî meseleye el atmış, toplumun dezavantajlı kabul edilen kesimleri ile gönül bağı kurmuş, tabiatın ve doğal hayatın korunması üzerine projeler geliştirmiş, toplumun kültür ve sanat hayatına katkıda bulunmayı görev edinmiştir.

Kurum, dünyadaki gelişmeleri takip ederek rakipleri ile yapıcı rekabet anlayışı ile daima öğrenme, yenilik ve arge  faaliyetlerine önem vermiş, bütçe ve kadro ayırmış, önemli mesafeler kaydetmiş ve öncü durumdadır.

Kurum, sistematik risk değerlendirmesi yapar ve tedbirler alır; kriz yönetim plan ve kaynakları güncel ve hazırdır.

Bu işyerine: kibir, kin, hased, israf, mobbing  ve mâlâyâniyat (mânâsız, faydasız, boş ve saçma şeyler) girmemesi için bariyerler kurulmuştur.

Ve daha birçok ekleme yapılabilir... Mutluluğun resmi gibi değil mi? Hiç unutmam bir gün görev dönüşü böyle şeylerden bahsederken o zamanki amirim : “Senin söylediklerin iyi, hoş ama kamuda olmaz” dedi. Ben de “ Genel Müdürüm! Sen, ben  ve iş arkadaşlarımız bunların doğruluğuna inandıktan ve  istedikten sonra niçin olmasın” diye cevap vermiştim. Evet, yine aynı düşüncedeyim: Niçin olmasın!