İstiklâl Marşı'nın, Millî Marş olarak TBMM'de kabulünün 93. yıl dönümü. 12 Mart, ülkenin her yanında, İstiklal Marşı'nın12 Mart 1921'de Meclisçe kabulünün yıldönümü olarak çeşitli etkinliklerle kutlanır. Biz, bu yazımızda İstiklal Marşı'nın kabulü hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra şairin hayatı, eserlerini, yazarlık ve edebî yönünü bir incelemeye tabi tutacağız.
İstiklâl Marşı'nın Yazılması ve Kabulü
İstiklâl Marşı, masa başında ya da tenha bir köşede veya bir kadeh meyden sonra yazılan bir şiir değildir. Mehmet Akif, cephe cephe, il il dolaşarak askerlerimizin ve halkımızın perişanlığını görmüş, bu milleti nasıl canlandırabilirim gayesiyle İstiklal Marşını kaleme almıştır. Milletimize yeni bir ruh ve heyecan vermek için yazmıştır. İstiklâl Marşı, solan çiçeklerin ve kırılan ümitlerin yeniden hayat bulması,  Kuva-yı Millîye ruhunun şaha kalkması için yazılan bir şiirdir. Onun yazdıran saik, memleketin içinde bulunduğu vahim durumlardır.
İstiklâl Savaşı'nın en korkunç günleriydi. Askerler yıllarca süren savaşlardan yorgun ve bıkmış, halk perişan bir vaziyetteydi. Genelkurmay Başkanı İsmet Bey, askerlerin maneviyatını güçlendirecek, millî duyguları harekete geçirecek bir marş yazılması için zamanın maarif vekili Rıza Nur'a bir teklif götürdü. Bu öneri hemen kabul edildi ve yarışma bir tebliğle vilayetlere bildirildi. Ve güfte yarışması düzenlendi. Bu ilk yarışmaya Mehmet Akif, ödüllü olduğu için katılmamıştı. 734 şiirin hiç birisi dereceye giremedi.  Bu dönemde Maarif vekili olan Hamdullah Suphi Bey, Hasan Basri Bey'e müracaat ederek Mehmet Akif'in yarışmaya katılması için ikna etmesini istedi.  Hasan Basri Bey de arabuluculuk yaparak Mehmet Akif'in yarışmaya katılmasını sağladı. Yarışmada birinci gelen Mehmet Akif'in şiiri, “Millî marş” olarak kabul edilmesi için Meclise götürüldü. 5 Mart'ta başlayan oturumlar 12 Mart'a kadar devam etti. 12 Mart'taki oturumda meclis Kürsüsü'nden Hamdullah Suphi Bey'in okuduğu İstiklâl Marşı, oylamaya sunuldu ve oy çokluğuyla “Millî Marş” olarak kabul edildi.
Hayatı
Şiirleriyle, hikâyeleriyle büyük Türk- İslam milliyetçisi Mehmet Akif, 1873'te İstanbul'da doğdu. Fatih medresesi müderrisi İpekli Tahir efendi'nin oğludur. Küçük yaşta Arapça ve Farsça öğrendi. Fatih Rüştiyesini, İstanbul İdadisini bitirdikten sonra 1894'te Halkalı Yüksek Baytar Mektebi'nden birincilikle mezun oldu.
Rumeli, Anadolu, Arnavutluk ve Arabistan'da görev aldı.(1894-1898). Arkadaşı Eşref Ediple birlikte Sırat-ı Mustakim ve Sebilü'r-Reşat dergilerini çıkardı.  Halkalı Yüksek Ziraat Mektebinde, Edebiyat Fakültesi'nde müderris olarak çalıştı.  1915 yılında inceleme yapmak üzere Almanya'ya gönderildi. Cihan Harbi'nde, Arapların isyanını önlemek ve onlara nasihat etmek üzere Arabistan'a gönderildi.
Mütarekeden sonra Anadolu'ya geçen Mehmet Akif, Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemalin safında yer aldı. Cepheden cepheye koştu ve askerlerimizin moralini yükseltecek şiirler yazdı. İlk dönem TBMM'de Burdur milletvekili olarak görev yaptı. 1925-36 tarihleri arasında Abbas Halim Paşa'nın davetlisi olarak Mısır'a gitti. Orada Camii-i Ezher'de Türk Edebiyatı dersleri okuttu. Daha sonra hastalanarak İstanbul'a gelen Mehmet Akif, 27 Aralık 1936'da vefat etti. Mezarı, Edirnekapı Şehitliği'ndedir.*
Mehmet Akif, Aruz ölçüsünü, hayret edilebilecek bir ustalıkla Türkçenin inceliklerine uygun olacak şekilde uygular. Lirik- epik şiirlerinde konularını gerçek hayattan, didaktik şiirlerinde ise dinî kaynaklardan alır. Mehmet Akif, şiirlerini “Safahat” adını verdiği büyük bir külliyede toplamıştır. Bir kısım şiirlerini de safahata almamıştır. İstiklâl marşını Kahraman ordumuza hediye ettiği için onu safahatına almamıştır
SAFAHAT**
1.Kitap Safahat (1911): Bana Sor, Fatih Camii, Hasta, Tevhit yahut Feryâd, Küfe, Durmayalım, Hasır, Geçinme Belası, Meyhane, Mezarlık, Bayram, Hasbihal, Selma, Merhum İbrahim Bey, Azim, Seyfi Baba, Kör Neyzen,  Acem Şahı, İstibdat, Hürriyet, Kocakarı ile Ömer, Ezanlar, Canan Yurdu, Bir Mersiye, Dirvas, Mahalle Kahvesi, Köse İmam, Ressam Haklı, Bir Mezar Taşına Yazılmış İdi, Bir Resim Arkasına Yazılmış İdi, Şair Huzurunda Münekkit, Bu da Bir Mezar Taşı İçin yazılmış İdi, Gül Bülbül, Tercümedir, Tercümedir, Bebek yahut Hakk-ı Karar, Yemişçi İhtiyar, Hüsran-ı Mübin, Ahiret Yolu, İstiğrak, Amin Alayı, İtiraf,
2. Kitap Süleymaniye Kürsüsünde(1912): Fatin Hoca'ya ithaf edilmiştir. Süleymaniye Camii'nin yapılışını, bulunduğu yeri, mabedin eşiz güzelliğini tasvir eder. Balkan Savaşı, savaşı hazırlayan sebepleri, İttihat ve Terakki Partisinin icraatlarını tenkit ve ülkenin içinde bulunduğu vahim durumları ele alır.
3. Kitap Hakkın Sesleri: 1913 yılında yazdığı şiirlerden oluşmaktadır. Balkan Harbi'nin yıkımlarını, acılarını, kayıplarımızı, yerinden yurdundan edilen vatandaşlarımızı, onların çektiği sıkıntıları ve İttihatçı idarecilere yönelik eleştirilerini ihtiva eder. Şiirlerine bazen başlık koymuştur, bazen de başlık koymadan direk besmele, bir ayet ya da hadisle söze başlar. Bu ayet ve hadislerde günün şartlarını göz önüne alarak daima, çalışmayı, vatan sevgisini ve cihat kavramını işler. “İlahî emrinin, avare bir mahkûmudur âlem”, “Geçenler varsa İslam'ın şu çiğnenmiş diyarından”, “Üç beyinsiz kafanın derdine üç milyon halk”, “Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak”, “Ya Rab, bu uğursuz gece'nin yok mu sabahı?”, “Olmaz ya! Tabii! biri insan, bir hayvan!”, “Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz”, “Bir yığın kundakçıdan yangın görenler milleti, “Çık da bir seyret baharın cûş-u rengâ-i rengini”, Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi.
4. Kitap Fatih Kürsüsünde: 1914 yılında yazılmış şiirleri ihtiva eder. “İki Arkadaş Fatih Yolunda” adlı şiirde, ormanın yok edilmesinden tutun da betonlaşmaya kadar güncel olan her konuya, medreseli- mektepli kavgasına, sanat anlayışına, iki medeniyetin karşılaştırılmasına v.s dair konular ele alınır. “Vaiz Kürsüsünde” şair, şiirlerine besmele ile başlar, Hazreti Peygambere salât ve dua eder. Daha sonra ayet ve ayet ve hadislerden örnekler vererek güncel konulara değinir. Batı medeniyetiyle doğu medeniyetinin bir karşılaştırılması yapılır ve İslam camiasının uyanık olmasını, birlik olmasını, cahilliği yenmesini, Avrupa'nın fen ve teknolojisiyle donanmasını ister. Yine Balkan felaketini, Edirne'nin Bulgarların eline geçişini, Bulgar ve yerli Hıristiyanların Müslüman halka zulümlerini ve halkın göklere çıkan feryadını konu alır.
5.Kitap Hatırlar(1917); Berlin anılarını ve Mısır gezisi izlenimlerini anlatır. Yine bu Kitapta da Mehmet Akif, Besmele ile şiire başlar ve dua anlamında bir ayet okuyarak manzum olarak Cenab-ı Allah'a münacatta bulunur. Ve Yüce Allah'ın yardımın ister. Ey bunca zamandır bizi tedip eden Allah, Uyan, “Ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır”, “Müslümanlık nerde! Bizden geçmiş insanlık bile”,” Nihayet neyse idrak ettiğin şey ömr-ü faniden”, “Biz ki yarmıştık şu'unun en büyük ummanını,” Şehâmet dini,   gayret dini ancak Müslümanlıktır.”El- Uksur'da, Berlin Hatıraları, Necid Çöllerinden Medine'ye. Müslümanların içinde bulunduğu ataletten, cahillikten kurtulmalarını, cesaretlerini toplayıp top yekûn bir halde yekvücut olarak cihada sarılmalarını ister
. 6. Kitap Asım (1919); Kitap, Hocazâde, Köse İmam, Asım ve Emin temsili konuşmalarıyla 1914-1918 yılları arasında başta İstanbul olmak üzere tüm İslam coğrafyasında toplumun aksayan yönlerini, ahlakî yapısını, yanlış öğretim metotlarını, toplumda görülen hızlı değişimi konu alır. Cihan Harbi'nde yaşanan sıkıntıları, halkın bedbin ve bezgin durumu, İstanbul gençliğinin vurdumduymazlığı vs konu alır. Harbin en kanlı savaşlarının gerçekleştiği Çanakkale cephesi ve “Çanakkale Şehitlerine” adlı şiiri de bu bölümde yer alır.
7. Kitap Gölgeler: 1918-1933 yılları arasında yazmış olduğu bülbül, Leyla, Gece, secde, Resmim İçin gibi bazı şiirler ve manzumelerin yer alır.
Kaynaklar:
* Karaalioğlu, Seyit Kemal, Resimli Türk Edebiyatçıları Sözlüğü s.138-139,İnkılâp ve Aka Basımevi.1974/İST
**Ersoy, Mehmet Akif, Safahat, Yay. Haz. Mehmet Ertuğrul Düzdağ. Konya Büyükşehir Yay.2011/KONYA