Türkiye'de hangi siyasi fikriyata mensup olursa olsun, İstiklal Marşı okununca kendine ait bir şey hisseden çok büyük bir ekseriyet var. Bu ekseriyete mensup insanlar farklı siyasi kamplara sürüklenmiş olabilirler. Ve aralarında kavuşmaz uçurumlar varmış gibi bir intiba verilmek isteniyor. Türkiye düşmanı olup da Türkmüş gibi yapan, İslam düşmanı olup da Müslümanmış gibi yapan bir kısım münafikun zümresi dışındaki çok büyük bir kalabalığın mutabık olduğu hususlar ayrı düştükleri hususlardan çok fazla.
12 Eylül 1980 ihtilali öncesinde sağcı solcu olarak yapılan taksimatın sahte bir taksimat olduğu daha sonra bu taksimatın militanları tarafından bile anlaşılmıştı. Komünist olduğunu söyleyen kişiler Türkiye'nin modern dünyada yüksek bir mevki ele geçirmesi için mücadele ediyorlardı. 'Karşı' cenahta yer alan sağcılar da kendi zihniyetlerinin Türkiye'nin bugünkü halinden daha yüksek bir sahaya çıkması için daha sıhhatli olduğu iddiasında idiler. Netice herkes 'Türkiye' için kendi fikriyatının daha üstün olduğu kanaatindeydi.
Bu herkes derdinin 'Türkiye' olduğunu söylüyordu. Ancak birileri onları birbirleri ile kavga ettirmeyi başarmıştı. Mutabık kaldıkları hususlar çok fazla olan Türkiye ahalisi birbirinin boğazlaması isteniyordu.
Son 10 senedir de bir tarafta Ergenekoncu-Ulusalcı cephe, karşı tarafta da AKP-liberalci'cephe' kuruldu. İnsanlar bu 'cephe'ye davet edildi. Bu kavganın tarafı olarak yazmamışsanız yazdıklarınız okunmadı. Bu kavgadan bahsetmemişsen dinleyici bulamadın bahsine. Televizyonlar ve matbuat bizi 'Ergenekoncu'larla oturtup 'Balyozcular'la kaldırdı.
Hepimizin içine çekilmek istendiği bu sahte kavga bugünlerde nihayete erdiriliyor görüntüsünde. Sahnede farklı bir tuluat var. 'Ergenekoncular'la AKP arasındaki kavga bitmiş şimdi kavga 'cemaat' olarak adlandırmamız istenen bir topluluk ile 'parti' olarak adlandırmamız istenen topluluk arasında cereyan ediyormuş. Bu kavga da 1980 öncesindeki sağcı-solcu, 2000 sonrası Ulusalcı-AKP'li kavgası gibi sahte.
Gel gör ki şairin dediği gibi insanlar hangi dünyaya kulak kesilmişse öbürüne sağır.
Irak, Libya, Suriye'de gözlerimizin önünde daha dün cereyan etmiş ve halen etmekte olan hadise bize ibret vermeli! Gâvur işin kolayını bulmuş, paralı askerlerini bile göndermiyor. Sahte dini, millî, mezhebî, etnik, siyasî cepheler kurarak o ülkenin ahalisini bu cephelere parasız asker olmaya zorluyor. Bu sahte cephelerde aynı ülkenin ahalisi birbirini boğazlıyor. Savaşabilecek gücü olan ahali birbirine kırdırılıyor. O ülkeye dışarıdan topluca yapılacak bir saldırıda aynı cephede omuz omuza savaşacak olan ve işgalcilerin en azından işini zorlaştıracak gözü kara gençler birbirlerini öldürmeyi'ulvi bir vazife'yi ifa sanıyor. Artık işgalci kuvvet elini kolunu sallaya sallaya o ülkeye 'barış' getirebiliyor.
Dün, Hıristiyan takvimine göre 12 Mart 2014 idi. İstiklal Marşının Millet Meclisince kabulünün 93.seneyi devriyesi. Aynı cephede savaştıkları zaman dünyanın hiçbir gücünün mağlup edemeyeceği bir milletimiz var. Gâvurların onca fitnesine rağmen birbirini kırmadı. Kırmayacak.
Sahte liderler, sahte davaları ve kavgalarına milleti dâhil etmeye çalışırsa çalışsın biz biliyoruz. Neyi? Konya'da, Kastamonu'da, Edirne'de, Kars'ta hangi siyasi partiye oy vermiş olursak olalım vatanımızı işgale yeltenen gâvura karşı aynı cephede beraberce kurşun atarız. Ve gözümüzü kırpmadan canımızı vermeyi şeref sayarız. Bu azımsanacak bir mutabakat mıdır? Aynı din için, aynı vatan için, aynı millet, aynı bayrak için ölümü bile göze alacak olmak basit bir aidiyet midir? Kolayca gözden çıkarılacak bir mutabakat mıdır? Dünyanın hangi ülkesinin vatandaşları arasında bu mutabakat vardır?
İstiklal Marşında mutabıkız. İstiklal Marşında mutabık kalmak başka hiçbir millete nasip olmayacak yükseklikte bir mutabakattır. İstiklal Marşı milletimizin milli yeminidir. Her okuyuşumuzda bu yemini tekrar ederiz. İstiklal Marşını hep bir ağızdan okuyarak dünyaya gönderilişimizin gayesine sadık kaldığımızı beyan etmekten iftihar ederiz.
Onlar ne yaparsa yapsın biz bizi biliriz. Bizi sahte davalarına, danışıklı dövüşlerine malzeme yapmak isteyenlere prim vermedik, vermeyeceğiz. Başımızı tutup buraya bakacaksın! dedikleri yere bakmadık, bakmayacağız. Bizi cazgırlıkla çağırdıkları kavgalara kulak tıkadık, kulak tıkamaya devam edeceğiz.
Değil mi ki İstiklal Marşımız okununca hepimizin göğsü kabarıp boğazı düğümleniyor... Biz birbirimize ait olduğumuzu biliriz. Biz gâvurun başına daha çok dert açarız. Yeter ki olgun, erişkin, kâmil tavrımızı terk etmeyelim. Yeter ki önümüzde oynanmaya çalışılan tuluatın '3.sınıf bir tiyatro gösterisi' olduğunu fark edecek olgunluğu elden bırakmayalım.
Türk bayrağı altında, İstiklal Marşı altında toplandığımız için gâvurların bizim için hazırladığı tuzaklardan kurtulduk, yine kurtulacağız. Bizi 'Türkiyesiz' bırakmak isteyenlerin çanlarına daha önce tıkadığımız gibi yine ot tıkayacağız. Biiznillah.