İSTİKLAL MARŞI'NI DEĞİŞTİRME GİRİŞİMLERİ
Tarih 1920'li yıllar, Anadolu'da istiklal mücadelesinin en hararetli günleri yaşanıyor, bir destan daha yazılıyordu. Ülke sathında yazılan bu destanın kafiyesi eksik. Millete milli bir marş gerekli idi. Bu eksiği hisseden İsmet Paşa Maarif Vekâleti'ne müracaat ederek 'Milli Marş' yazılmasını teklif etti. İlk Meclis bu teklife olumlu baktı ve hemen 500 lira ödül ile bir marş müsabakası düzenledi. Yarışmaya 724 şiir katıldı. Dönemin önemli şairleri, para ödülünden dolayı bu yarışmaya katılmak istemedi. Ödül karşılığında ısmarlama Milli Marş yazılamayacağına inanan Mehmet Akif'te bu şairlerden birisi idi. Zaten O, bir taraftan şiirler yazarak feryat ederken bir taraftan da gazetelerde makaleler neşrederek milleti felaketlerden ders almaya çağırıyordu Ayrıca karış karış dolaştığı Anadolu vilayetlerinde verdiği vaazlar ve neşrettiği yazılarıyla milli mücadeleye inanılmaz destekte bulunuyordu.
Neticede 724 şiir de başarılı bulunmadı. Akif'in yakın dostlarından olan Hasan Basri Çantay'ın aracılığı ile İstiklal Marşı'nı yazma vazifesi Akif'e tevdi edildi. Akif, Taceddin Dergâhı'nda inzivaya çekilerek kendisine tevdi edilen görevi kısa sürede neticelendirdi. Marş Hamdullah Suphi tarafından Meclis'te vekillere okundu. O kadar beğenildi ki, Mustafa Kemal Paşa dahil ayakta alkışlanıp birkaç kere daha kürsüden okunarak oy birliği ile Milli Marş olarak 12 Mart 1921 günü kabul edildi.
Tunalı Hilmi Bey gibi az da olsa aleyhte bulunanlar da oldu. Meclis tutanaklarından anlaşıldığı kadarıyla bir komisyonun kurulması ve bu komisyonun şiiri seçerek üzerinde gerekli düzeltmeleri yapması gerektiği savunulmuştur.
Refik Şevket Bey meclise Akif Bey'in şiirinin aleyhinde olanlarda el kaldırsınki muhaliflerin sayısı anlaşılsın teklifinde bulunur. Ancak kabul görmez. Bugün maalesef bu ilk muhalifleri tam olarak bilemiyoruz. Görüldüğü üzere ilk mecliste bile İstiklal Marşı'nın aleyhinde bulunanlar olmuştur.
1925 yılında İstiklal marşının değirilmesi için yarışma düzenlendi.
Bu yarışma sonunda Milli ruhu ve Milli Mücadeleyi yansıtacak bir şiir ortaya konulsaydı belki de değiştirilecekti. Ama olmadı. Yazılan bütün şiirler ya masa başında hazırlanmışlardı, ya da ısmarlama yöntemlerle yazıldıklarından samimiyetten uzaktı. Bu sebeple sadece milleti değil, belki de yarışmayı düzenleyenleri bile tatmin edecek bir eser ortaya çıkarılamamıştı. 1921'de ki ilk müsabakada da aynı netice ortaya çıkmamış mıydı? Yarışmaya katılan 724 şiirden hiçbirisi beğenilmemişti de marşı yazma görevi Akif'e tevdi edilmişti.
Mehmet Âkif'in hayatını anlatan önemli eserlerde, hatta İstiklâl Marşı'nı konu alan araştırmalarda, 1924-25'teki yeniden İstiklâl Marşı güfte ve beste yarışmasının açılmasına değinilmemiştir. Konuya değinenler ise; sadece 1937 ve sonrası hakkında bilgi vermiştir. Bunun nedeni anlaşılabilir gözükmektedir. Zira Maarif Vekâleti yanmış, bakanlığa ait belgeler tahrip olmuştur. Ayrıca yeni marş arayışları, kabul görmediği için açılan yarışmalar da sonuçsuz kalmıştır. Onun için bu konuda araştırma yapanlar belgelere ulaşma şansını bulamamışlardır.
1937 Yılı Girişimi
Değiştirme girişimleri bununla da sınırlı kalmamıştır. 1937 yılında yeniden Milli Marş yazdırılmasına teşebbüs edilmişti. Ulus Gazetesi aracılığıyla bir yarışma düzenlenmiş, Falih Rıfkı, Necip Fazıl'a da katılması için teklif götürmüştür. O da bunu, müsabakanın iptal edilip marşı kendisinin yazması koşuluyla kabul eder ve nihayetinde Büyük Doğu marşını yazar:
Büyük Doğu Marşı
Tanrının alnından öptüğü millet!
Güneşten başını göklere yükselt!
Avlanır, kim sana atarsa kement
!!!!..
Ancak Mustafa Kemal Atatürk 1938 yılında vefat edince marş kendisine takdim edilemez ve bu girişim de böylece neticesiz kalır.
Necip Fazıl şiirini aynı adla kitabına da almıştır. Bu şiir, 1940'lı yıllarda Necip Kazım Akses tarafından bestelenmiş ve kendisi bu besteyi radyodan dinlemiştir.
Marşımızı geçmişte olduğu gibi gelecekte de değiştirmek isteyenler çıkacaktır. TC Anayasası'nın 3. maddesi uyarınca Türkiye Devleti'nin Millî marşı İstiklal Marşıdır. Bu hüküm de Anayasanın 4. maddesi uyarınca, değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Ancak daha da bu hukuki korumanın ötesinde Marşımız, milletimizin gönlünde öyle bir yer etmiştir ki hiçbir çaba başarılı olamamıştır.
Yakın tarihimize ait ve konumuza dair birçok bilgi ve belge günümüze ulaşmamıştır. Bu konuda en önemli iddia 23 Aralık 1947 yılında Ulus'taki Maarif Vekâleti deposu yangınıdır. Acaba ilk yarışmaya ait 724 şiir bu yangında yok olmuş olabilir mi? Bu belgeler bugün devletin arşivlerinde bulunmadığına göre bu iddialar ciddi şekilde araştırılması gerekir.
İşte bu noktada gün yüzüne çıkarılan 1925 yılı milli marş müsabakasına ait bilgi ve belgeler yakın tarihimize ışık tutmaktadır. Belgelerin, bir dönem Maarif Vekâleti görevlisinin evinde saklandığı, öldükten sonra da mirasçıları tarafından birilerine devredildiği ve satılarak, eski eser-belge piyasasına çıkarıldığı düşünülmektedir. Zira bu gün kayıp birçok mahkeme sicilli de devrin kadılarının ailelerine miras yoluyla intikal etmiştir.
Konya Yazma Eserler Bölge Müdürlüğü Kütüphanesi'nde bulunan Milli marş müsabakasına ait belgeler, 1925 yılı marş yarışmasına ait bilgileri ortaya çıkarmasının yanında, Cumhuriyetin ilk yıllarına ait oldukça zengin şiir ve beste örneklerini de ihtiva etmesi açısından önemlidir. Müracaat dilekçelerindeki bazı bilgiler, ilk marş yarışmasına ait hakikatleri de ortaya çıkarmıştır. Mesela bunlardan bir tanesi, şairlerin para ödülünden duydukları rahatsızlıktır. Bir diğer konu, şiirlerin hiçbirisinin Milli Marş olabilecek nitelikte olmayışlarıdır. Zira ilk marş yarışmasında da en büyük eleştirilerden birisi, 724 şiirden hiçbirisi Milli Marş olabilecek yeterlilikte olmayışıdır. Bugün ilk marş yarışmasına ait 6'sı hariç 724 şiirden hiçbirisi elimizde olmadığına göre bu değerlendirmeyi yapmada 1925 yılına ait şiirler ayrı bir önem arz etmektedir.
Gerçekte, bayrak, vatan, dil gibi mukaddes olan milli marşlar, keyfi değiştirilemez. Çünkü eser, millet hayatındaki büyük çalkantılar, ölüm-kalım savaşlarının sonucu doğmuş ve millet ruhunun tercümanı olmuştur. Buluşma yeri olarak İstiklâl Marşı: Bir milli mutabakat metnidir.
Bir milletin geçmişinden vaz geçmesi mümkün değildir. Millet onu tanımak istemese de o mazi, milleti bırakmaz. Milletler; hatıralar, gelenekler, tarih ve millî mukaddesatla yaşar. İstiklâl Marşı, milli duygu ve heyecanı her zaman ayakta tutacak derecede yüksek bir şiir, bizatihi büyük bir sanat eseridir. ruhları coşturan bir hamaset ve belâgat abidesidir. Bir daha yaşanmaz millî maceranın kelâm Anıtıdır. Şimdiye kadar hiçbir şair, bu değerde bir millî ve vatanî şiir meydana getirememiştir.
İkide bir İstiklâl Marşı'nı değiştirmek maksadıyla otaya atılmak çılgınca ve haince bir harekettir.
Marşımız, milletimizin gönlünde öyle bir yer etmiştir ki inşallah onu değiştirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir.