Ünlü bir Üniversite Hocası Bakanlık personeline “İletişim ve Motivasyon” temalı konferans verecekti. Konunun ilgi uyandırması ve konferans verecek Psikolog Hoca’nın namı nedeniyle farklı Kurumlardan da katılımla büyük salon hınca hınç doldu. Başlangıçta Konuşmacı, konferans esnasında video-fotoğraf çekilmemesi, soru-yorum alınmayacağı üzerine uyarıda bulundu.

Konferansta önemli bulduğum:

  • Bağımlı değil; bağlı olmak,
  • Ergenlerle tartışma ve mümkünse susmayı başar!
  • Yarına güçlü ve uyumlu olan kalacak,
  • Sabah isteksizliğinin, her vesileyle duygulanmanın/ağlamanın, HES (Hırçın Erkek Sendromunun),Aşırı/gereksiz sinirlenmenin depresyon işareti olduğu,
  • Okumak için iki eli bir araya gelmeyen milletin iki yakası bir araya gelmez!
  • Anı yaşamak ve fark etmek çok önemli ve değerli.
  • Pozitif bilimi fark etmek , mantık ve muhakeme becerisini geliştirmek günlük yaşamda problemleri çözmek ve kazalardan kurtulmak için çok önemli!
  • Bir milleti ekonomik kriz değil; cehalet batırır!

Tespitleri kayda değerdi.

Konferans bu minvalde devam ederken konu birden bire ülke gündeminde öteden beri ayrışmaya-kutuplaşmaya sebep olan ve hitap ettiği topluluğun gündeminde olmayan tartışmalı konular üzerine evrildi. Burada farklı görüşe sahip olanların itirazı, Hoca tarafından susturuldu ve salonda tansiyon gittikçe yükseldi. Ve nihayet konuşmacı tarafından tanınmadığı için Ev sahibi kurumun Genel Müdürüne de söz verilmeyince işler rayından çıktı. Topluluk önünde Konferansçı ve Genel Müdürün karşılıklı düellosu, ithamları/hakaretleri ve suçlamalarıyla bir süre devam etti; nihayetinde Kurum Genel Müdürünün talimatıyla konferans sonlandırıldı. Salon da ikiye bölündü ve alkışlarla iki grup tarafını belirledi.

Yaşanılan bu olaylardan kanaatimizce şu dersler çıktı:

  1. Konferans/eğitim öncesi Konferansçı, ev sahipliğini yapan en yüksek temsilciyi (Genel Müdür, Başkan vs.) ziyaret ederek tanışmalıydılar. (Organizasyon yanlışı)
  2. Konuşmanın içeriği, hitap ettiği toplumun ihtiyaçlarına ve düzeyine göre ayarlanmalıydı. (İçerik Yanlışı)
  3. İletişim üzerine konferansın, tamamen monolog devam etmesi için baştan kural konmamalıydı ve asla Kurum en yüksek temsilcisine herhangi bir dinleyici muamelesi yapılmamalıydı. (Monolog yanlışı ve toptancı yaklaşım)
  4. Topluluk önünde ağır hakaret ve ithamlarda bulunulmamalıydı. (Ego baskısı ile itidali koruyamamak)
  5. Konferansçının belki ününden belki ilminden kaynaklanan kibirli bir görüntüsü olmamalıydı. (Üstenci hâl ve hareket)
  6. Çatışan taraflardan biri uhulet ve suhuletle olayı tatlıya bağlayabilirdi. Kurum yetkilisinin kendini ifade etmesi sağlanarak, arabuluculuk yapılarak vs… (Krizi yönetememek)

Ezcümle, tanışmamaktan başlayan gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklenmesi ve topu topu yarım saat içinde yaşanan olaylar, iletişim üzerine bir konferansı tersinden öğretim sağlayarak iletişimsizlik nasıl olura döndürdü. “Kainattaki her şey zıddıyla kaim olur” derler ya… Yani, kötü örnekler iyi olanların daha iyi anlaşılmasına vesile olur. İbret nazarıyla bakılırsa aynen öyle… Unutulmaz bir gündü.