Hırsızın partisi, dini, imanı, ırkı, makamı, şöhreti, zenginliği, fakirliği, hiç önemli değildir. Hırsız senin partinden, senin dininden, senin ırkından, senin sülalenden, senin mahallenden olsa da hırsızdır, olmasa da hırsızdır.

Tecavüzcünün, partisi, dini, imanı, ırkı, makamı, şöhreti, zenginliği, fakirliği, hiç önemli değildir. Tecavüzcü, senin partinden, senin dininden, senin ırkından, senin sülalenden, senin mahallenden olsa da tecavüzcüdür, olmasa da tecavüzcüdür.

Kibirlinin, partisi, dini, imanı, ırkı, makamı, şöhreti, zenginliği, fakirliği, hiç önemli değildir. Kibirli, senin partinden, senin dininden, senin ırkından, senin sülalenden, senin mahallenden olsa da kibirlidir, olmasa da kibirlidir.

Yalancının, partisi, dini, imanı, ırkı, makamı, şöhreti, zenginliği, fakirliği, hiç önemli değildir. Yalancı senin partinden, senin dininden, senin ırkından, senin sülalenden, senin mahallenden olsa da yalancıdır, olmasa da yalancıdır.

İnsafsızın, vicdansızın, merhametsizin, ahlâksızın partisi, dini, imanı, ırkı, makamı, şöhreti, zenginliği, fakirliği, hiç önemli değildir. Bu gibiler senin partinden, senin dininden, senin ırkından, senin sülâlenden, senin mahallenden olsa da böyledirler, olamasa da böyledirler.

Toplumun temizliği, başarısı, gürbüzlüğü, dinamikliği, geleceğinin parlak olması, başka toplumlar karşısında her konuda önde olması yukarıda saydığım ve daha birçok konuyu ilave edebileceğim hususların ortadan kaldırılması ile mümkündür.

Ancak kimse, kendi mahallesinin kötüsüne “kötü” demiyor, üstelik sahip çıkıyor. Halbuki onu, toplum içinde rezil rüsva edecek yöntemlere başvurmalı, onu tecrit etmelidir. Yoksa bu toplum içindeki kötüler iyileşmez. Bilakis kendisine sahip çıkıldığı için daha da şirretleşir ve çevresini genişletme imkânı bulur.

Geçenlerde bir yerde okumuştum. İsrail devleti doğan her çocuğu 40 günlükten itibaren takibe alıyormuş. “Devletinin, milletinin âli menfaatlerini korumak üzerine” yetişmesi için her türlü tedbire başvuruyormuş.

Bizde eğitim konusu, “Saldım çayıra Mevla’m kayıra...” sistemsizliği üzerine kurulmuş sanki... Bin türlü renk, on bin türlü ahenk... Birisi “dan dan” derken, öteki “dun dun” demesi için, birisinin “kara” dediğine ötekinin “ak” demesi için özellikle çaba gösteriliyor gibi... “Demokratik halklar” adı altında vatanına, milletine, kültürüne karşı çıkan, saygıdan, sevgiden uzak bir tutum sergileniyor. Bu değerleri değersizleştirmeye matuf algılar geliştiriliyor. Buna müsaade edilmemelidir. Bu durumun uluslararası bir merkezden özellikle pompalandığını ve milletimizin kendi kültürüne düşman olması için özel çaba gösterildiğini düşünüyorum şahsen... Şu an yaşadığımız en büyük sorun budur. Hayat pahalılığı da bundandır, dava dosyalarının artış göstermesi, hapishanelerin dolması da bundandır.

Öğretmen, öğrencisini velisine şikâyet etse, ki çocuğun menfaatine olan bir konuda bile, veli daha ilk karşılaşmasında karşısındakinin “bayan mı?” “bay mı?” olduğuna dahi aldırış etmeden yumruğu, tekmeyi indiriveriyor suratının orta yerine...

“Teksas” filmlerini andıran görüntülere şahit oluyoruz sıkça. Sokaklar, caddeler motosikletli, arabalı ‘kovboylarla’ dolu. Ellerinde silahlar sanki film çeviriyorlar şehirlerde, kasabalarda, köylerde...

Yakalananlar ön kapıdan alınıp arka kapıdan salıveriliyorlar. Aklında magandalık yapmak gibi düşünceler olanlar bundan cesaret alıp hemen uygulamaya geçiyorlar. “Nasıl olsa, yapanın yanına kâr kalıyor” diye düşünüyorlar.

Atalarımız ne güzel sözler, özdeyişler söylemişler hâlbuki ki. Bu sözler yüzyıllar boyu yaşanan hadiseler sonucunda oluşmuş dillere pelesenk edilmiş sözlerdir. Tıpkı yüz yıllar önce temeli sağlam atılan binaların bunca tabiat olaylarına maruz kaldıkları halde ayakta durmaya devam ettikleri gibi ayakta duran toplumu da ayakta tutacak olan sözlerdir bunlar.

Ne diyor Ziya Paşa? “Nush ile uslanmayanı etmeli tekrir, tekrir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”

“Hangi adamın oğlu olursan ol, terbiye öğren! Bu güzellik seni, başka asalete muhtaç etmez” demiş Hz. Ali.

"Terbiye, bir babanın ve annenin çocuklarına bıraktığında en kalıcı mirastır." Muhammed Saki Erol

“Terbiyeli bir insan, ahlaksız olamaz.” A. Hamid Tarhan

Ve yazıda da bahsettiğim gibi; “Herkesin terbiye ve ıslah yeri başkadır. Meselâ çocukların terbiye yeri; aile ve mektep, yol kesenlerin (eşkıyanın) ıslah yeri, zindandır... Hz. Tirmizi

Allah yardımcımız olsun. Âmin.