Bazı televizyon programlarında ve sosyal medya paylaşımlarından yayınlanan bizim ahlakımıza uymayan ama ne yazık ki bizden gibi görünen ahlaksızlıklardan rahatsız olunca acaba bir nebze faydalı olur’mu yum diye bu yazıyı kaleme aldım.

Değerli okurlarım, Geçmiş tarihin yapraklarını bir bir karıştırınız. Milletlerin yıkılmasının, yok olmasının sebeplerini inceleyip araştırın, göreceksiniz ki: İktisadi imkânlara sahip olmasına karşın ahlakını yitirmiş hiçbir millet ayakta duramamış. Ve çökme zorunda kalmıştır. Lût kavmi, Âd Ve Semût Kavmi, Bizans ve Roma imparatorlukları Bunun açık birer örneklerdir. Tarih dini kitaplardan okuyorum da, Roma İmparatorluğunun en büyük şehri olan Pompei’nin yıkılış hikâyesini çok okuyanınız olmuştur. Ahlaksızlığın, Edepsizliğin zirveye ulaştığı her sokağın bir umumhaneye, her köşe başının bir meyhaneye açıldığı bu şehirde Meydanlar çıplak kadın meşheri haline gelmiş, hayâ ve insanlık duyguları silinmiş, adınlar bir orta malı gibi Nikâhsız erkelerin kollarına verilmiştir.

İşte, bütün bunlardan dolayı bu şehir halkı Allah’ın öyle bir gazabına uğramış ki, ahlaksızlığın verdiği sarhoşluk sebebiyle Tüyleri bile kıpırdayamamıştır. Yani hangi yönden bakarsanız bakın, ahlaksızlığın girdiği yerlere mutlaka felaketler yağmıştır. Tarih boyunca bu böyledir.

Değerli okurlarım; Ahlak: “Güzel huy, iyi tavır, Yüce Allahın ve Resulünün çizdiği hududun dışına çıkmamaktır diye anlatılabilir. Bu bakımdan mutlak imanla ilgili olan ahlak Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimden Ve Resulü Zişan efendimizin sünnetinden alınmış ise ahlaktır.

Cenabı Hak, kuranda geçen bir ayetinde (Ahzap suresi 21. Derki, Andolsun ki, Resulullah da sizin için, Allah ve ahret gününü umuyor olanlar Ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnek vardır”.

Diğer bir Ayette ise Resuli Zişan efendimize hitaben “Hiç şüphesiz sen büyük bir ahlak üzerindesin buyurur.

Evet, Allahah’a ve resulüne istinat etmeyen Kur’anın Hükümlerine uygun düşmeyen bir ahlak İslam ahlakından değildir. Eğer bu günkü insanlık Allaha ve Resulüne inanmıyor Kitabımız Kuranın hayat aşkından nasibini alamıyorsa başkalarına terbiyesiz hitaplarda bulunuyorsa kardeşinin ardından edepsizce atıp tutuyor onu haksız yere yeriyorsa, bu ahlaktan nasiplenmesine imkân yoktur.

Bazı hadisi şeriflerde Efendimiz AS. Şöyle buyurur” Müminlerin en faziletlisi, Ahlakça en güzel olandır.”

“Ben Ancak Güzel Ahlakı tamamlamak için gönderildim”

Yine, başka bir hadisinde “Kıyamet günü Mü’minin mizanında güzel ahlaktan daha ağır basacak bir şey yoktur.

Bundan da anlaşılıyor ki yüce ahlakı tamamlamak için gönderilen Efendimiz SA ve selem biz müminleri daima güzel ahlaklı olmaya teşvik etmekte, güzel ahlakın faziletini ve derecesini beyan etmektedir..

Bu bakımdan Müslüman güzel ahlaktan uzak yaşamamalıdır. Allaha karşı kulluk vazifemizi tam yapmalı Peygamber efendimize de ümmetlik görevimizi yaptıktan sonra şahsına ve akrabalarına eşlerine çocuklarına ve torunlarına karşı olan vazifelerimizi de ihmal etmemeliyiz.

Ahlaklı Müslüman o kimsedir ki, Başkalarında gördüğü ayıp ve noksanlıkları kendinden bilir ve uğradığı her felaketi kendi amelinin bir neticesi sayar.

Burada geçmişten anlatılan bir yaşanmış hikâyeyi anlatarak yazımı noktalamak isterim.

Zamanın birinde Mısırda bir kıtlık hüküm sürer, Mısır ahalisi zamanın âlimlerinden Zünnûn  (Mısri) Hazretlerine yağmur duası yapması için ricada bulunurlar. O da hemen Mısırı Terk eder ve Medine’ye gidip orada duaya başlar. Çok geçmeden Mısıra yağmur yağar ve kıtlık geçer.

Bu zatın neden duayı Mısırda yapmayıp da Medine’de yaptığı sorulur. Alınan Cevap düşündürücüdür.  Kıtlığa sebep olan o belde halkının günahlarıdır. Uzun uzun düşündüm ve Mısır da kendimden ziyade günahkâr bir kimse göremedim. Belki bu kıtlık benim yüzümdendir dedim ve duamı Medine’i Münevvere yaptım.

Yine büyük zatlardan Ebu Osman Hazretlerinin üzerine bir sokaktan geçerken kül dökerler. O, üzerinde olduğu atından iner külleri silkeleyip üzerinden temizler. Temiz bir yere çekilip şükreder, secdeye kapanır. Kendisine “üzerine küldökenlere neden hiç kızmadın?” denilince:

Ateşe müstahak olan bir kimse kül ile kurtulursa, kurtaranlara kızar mı, yoksa hürmet mi eder cevabını verir.

İşte Müslüman olan kişinin ahlakı budur. Biliyorsunuz ki düşmanlarımız bizi Kur’an’ımızdan ve güzel ahlakımızdan ayırabilmek için her türlü hileye başvurmaktalar.

Bu sebeple eğer bu coğrafyada kıyamete kadar yaşamak istiyorsak ki İstiyoruz. Daha fazla vakit geçirmeden şuurlaşmak, birleşmek, şahlanmak ve bütün ahlaksızlıkları yıkacak, İslam düşmanlarını silip süpürecek bir hamleye girmek ve buna önce kendimizi adamak zorundayız. Çükü tarih boyunca ahlaktan yoksun hiçbir illet yaşamamıştır. Vesselam.