Her neresinde devinse ülkemizde bir çakıl taşı

Ta derinden yaralanır kanar şu yüreğimin başı

Enkazda ölenlerin kimi sabi kiminin ilerlemiş yaşı

Yalvarırız sana ey Rabbim, daha yaşatma bu acıları

Canımın yanışı gibi içimin kan ağlayışını bu dörtlük ifade eder mi bilmiyorum, ama her ülke vatandaşı gibi benim de on ildeki deprem felaketini seyrederken yüreğim sızlıyor, uykularım kaçıyor. Gözlerim o felaketleri o acıları görmek istemiyor. Ne var ki olaylar bir film değil yaşanan bir hakikat.

Yaşım itibari ile maalesef ülkemizin çeşitli yörelerinde yaşanmış birçok deprem felaketine şahit oldum, bunların bazılarını sadece duydum bazılarını da TV'lerden seyrettim.

Son yıllarda gelişen teknoloji ile dünyanın her yerinde yaşanan olaylar saniyesi saniyesine ekranlara yansıyor ve evdeki ev hanımının dağdaki çobanın tarladaki çiftçinin bile haberi oluveriyor.

Birlik beraberliğin ırk, din, dil ayrımı yapılmadan kardeşliğin ve hatta insanlığın yaratanımız tarafından imtihan edildiği böylesi felaketlerde eski atalarımız daha duyarlı ve daha hassas idiler sanırım. Neden bu kanaate vardın derseniz?1950'li yıllarda henüz çocuk yaşlarda idim. 1939'da yaşanan büyük bir Erzincan depremi yaşanmıştı. Aradan yıllar geçmesine rağmen insanlar üzerindeki acısı yıllarca sürmüştü. O zaman, bugünkü gibi teknoloji yok, iletişim sıfır. Konya'nın ücra bir köyündeyiz. 10-11 yıl önce olmuş zelzelenin acısını yaşıyoruz 450 haneli köyde. Ancak birkaç evde radyo vardı. Bu gibi olayları sorduğumuz ninelerimiz dedelerimiz şunu söylerdi: "Buna zelzele derler guzum, dünyayı sırtında taşıyan o sarı öküz kulağını sallayıvermiş evler köyler yıkılmış"

Korkardık. O günleri çok iyi hatırlayan bir kardeşiniz olarak şunları samimiyetle ifade edeyim ki sanki o deprem Erzincan'da değil de bizim köyde olmuş gibi analarımız ninelerimiz dede ve babalarımız günlerce ağızlarına lokma almayıp gözyaşı dökmüşlerdi. Bundan sonra devam eden depremler, hatırladığım kadar ile Dinar, Varto, Yalova, Gölcük, Sakarya, Kütahya ve nihayet Van Elazığ depremi. Artık ülke idarecileri de bu konularda harekete geçirmeli ve bina yapılaşmasında oy kaygısı ile bir daha yanlışa düşmemeli...

Bu bir afat’i arazidir arazi üzerinden gelen bir felakettir. İşte eskiden hocalarımız din adamlarımız her namazların ardından dualarında, "Ya rabbi afat-ı araziden afat-i semadan, kardan tipiden doludan fırtınadan sellerden, yellerden ümmeti Müslümanı ve bütün insanlığı muhafaza et" derlerdi. Demek ki bu felaketlerin dehşetini ve yaşatacaklarını tahmin ediyorlarmış.

Çok şükür ülkemiz o yıllara göre daha güçlü, daha müreffeh, daha makineleşmiş, fende, ilimde, teknolojide ileri ülkeler arasında... Yalnız şu var ki insanlıktan nasibini almamış adeta hayvani duygular taşıyan hatta hayvanlardan da aşağı derecedeki kanı bozuk diyebileceğimiz tv ekranlarında seyrettiğimiz bazıları devletin gönderdiği yardımları, çadırları alıp çaresizce çırpınan, yuvasını ısıtmaya çalışan insanlara satmaya kalkışmalarını. Hatta işin daha da acısı bu terbiyesizliklerine insanların gözünün içine baka baka Allah’ı şahit tutarak "Allah seni inandırsın, Müslüman’san inan bu çadırı 330 liraya almışım" diyecek kadar alçalanları görünce insanlığımızdan utanır olmuştuk geçmiş yıllarda yaşanan depremlerde.

Bu deprem olayları büyük bir felakettir bir ders çıkarmadır insanlık adına. Bunun partisi, mezhebi, meşrebi Ran’tı filan olmaz böyle bir şeyde düşünülemez. Şimdi siyasetçilerimizden şu beklenir: Birbirini suçlayıcı siyasi çekişmeleri bırakıp birlik, beraberliği pekiştirme zamanı geldiğini fark etmek ve bu birlikteliğe katkıda bulunmak...

Bütün bu olumsuzluklara rağmen, kardeşliği pekiştirici işlerin de yapıldığına şahit olmak. Televizyonlardaki yardımları seyretmek içimizi ısıtıyor, gözlerimizi de yaşartıyor, çok şükür.

İşte dış ülkelerden gelen uçaklar dolusu malzemeler maddi manevi ve insan makine gücü yardımlar yağmur gibi yağmaya devam ediyor. Bunun yanında birçok insanımızda maddi katkıda bulunuyorlar, bu da sevindirici... Ancak bu yapılan yardımlar iyi bir organizasyon ile ihtiyaç sahiplerine dağıtılmalı ki, bundan bölücülerin ard niyetlilerin istifade etmeleri önlenmeli.

Bütün bunların yanında, şimdiye kadar 5000 bini geçmiş kardeşimizin ölüm haberleri ülkesini seven herkesin ciğerlerini dağlıyor. Allah ölenlerin ailelerine sabırlar versin ölenlerimize de rahmet eylesin yaralı olarak sağ çıkan binlerce kardeşimize acil şifalar versin.

Ülkemiz insanlarını birbirine düşürüp tefrika ve ayrımcılık yaşatmak isteyen iç ve dış mihraklara bölücülere ve fitnecilere bozgunculara bu birlikteliğimiz bir Osmanlı tokadı vuruluversin. Bu çok sevindirici bir durum olacaktır. Bu durumdan bazılarımızın çok şeyler çıkarması lazım geldiğine inanıyoruz. Benim bu yazımı yazdığım saatlerde bölgede can kaybı 5 600 ler civarında enkazdan kurtarılanlar ise 30 bine’ yakındı. İnşallah Yüce Allah'tan dileğimiz umulmadık mucizeler gerçekleşsin, daha çok canlıya ulaşılabilsin.

Şunu iyi bilmeliyiz ki bize bizden başka dost yok bize bizden başka kardeş yoktur. Bu ülkenin ekmeği de aşı da bütün hepimize yeter, sadece paylaşmayı kardeş olmayı bilelim ve fitneye kanmayalım. Elin gavur’u bizim huzurlu, mutlu olmamızı zaten çekemez hazmedemez. Onlara karşın daima kardeşliğimizi muhafaza etmeliyiz. Bu böyle biline...

DEPREM

Sarsıntı doğa olayı tabi olacak bazı

Deprem çok acı felaket bir afatı arazi

Haktan gelen her şeye mutlak olacağız razı

Yeter ki insanlar insan hatasından ölmesin

Erzincan Bingöl Muştan Türkiye’mizi geziyor

Çoluk çocuk genç ihtiyar nice canlar eziyor

Şarkta garpta fark etmez felaket bizi üzüyor

İnsan hatasından ölüm acı olur gelmesin

Afat-ı sema denen, yağmur sel tipi ve kardır

Deprem yerle bir eder bu ani ölümler zordur

Göçüklerde yıkımlarda insan hatası vardır

İnsanın canı ve malı böyle ucuz olmasın

Birçok işi bilmeyenler bina yapıp satıyor

Demirden ve çimentodan malzemeden çalıyor

Kim kontrol ediyor bunu kimler çıkar sağlıyor

Caydırıcı ceza verelim bunca insan ölmesin

Çürük bina yıkılır ta yerin dibine gider

Hain suçlu insanlar bu manzarayı seyreder

Çal çırp eğlen hain söyle acep sana kim ne der

Yalvarırım suçlu olanlar cezasız kalmasın

Bu ölümler vız gelir sevgi yok o kursağında

Tat bulamaz evinde huzur olmaz ocağında

Sorumlusu kontrolördür suçu çok yapanında

Maddi çıkarlar için bunca cana kıyılmasın

Çok fazla hasar oluyor kamu binalarında

Ölmüş çocuklar taşır ataları kucağında

Ölüm Allah ın emridir ölürse yatağında

Böyle acı olan ölüm bir daha yaşanmasın

Sakarya Düzce Afyonda bu depremler bitmiyor

Ülkemizin üstünden bu felaketler gitmiyor

Çalan çırpan keyfinde kendine hiç dert etmiyor

Devlete karşı insanlar kışkırtıcı olmasın

Devlet dert gelsin istemez ülkenin bir ferdine

Çare olmaya çalışır acısına ve derdine

Sahiptir ordu ve polis vatanına yurduna

Dert üstüne dert katıp ta acılar yaşanmasın

İnsan böyle günlerde birbirini çok sevmeli

Kardeşlik duygularıyla hemen kenetlenmeli

Üzüntüleri paylaşıp destek ve güç vermeli

Bu yurt bu ülke bizim vatanını herkes sevmeli

Bu Ozan İsmail dertli bütün ülkemiz dertli

İnsanoğlu hatasından ölmesin ülke ferdi

Sabredelim kardeşlerim deprem Allah tan geldi

Duamız budur Ya Rabbim başka acı vermesin.

3 Mayıs 2003 Ozan İsmail Detseli EV