Tarım tarımcıların işi olmalı, üretim alanı belgesi almış veya meslek tahsilini yapmış olanlar tarafından yapılmalıdır. Geçmişten günümüze kadar sürdürülmekte olan tarımla uğraşanlar da artık bir zorunluğa gitmek gerekmekte olduğundan tarımla uğraşanlar da belge sahibi olanlar tarafından yapılmalıdır. Her meslekte belirli standartlara göre mesleki belge aranmakta iken bitkisel ve hayvancılıkta halen böyle bir belge istenmemektedir. Tarımla uğraşan herkes çiftçi sayılmamalıdır. Tarımda üretilen her ürün kullanım özelliklerine göre doğrudan insan sağlığına zarar vermeyen veya işlendiği sanayide belli bir standarda olması istenilmekte olduğundan bu standarda uygun üretim bilinçli yapılmalıdır. Tarım bilinçli yapılmadığında insan sağlığı, gıda üretim ve güvenliğinde görülen olumsuz problemler yanında çevre ve tarımda sürdürülebilirlik de tehlikeye düşmektedir.
Sohbet ettiğiniz bir kişiye mesleğini sorduğunuzda Doktorum diye cevap verince ihtisas alanını sorarız, ihtisas alanı cildiye ise gözle ilgili soru sormaz veya görüşünü almazsınız. Bir hukukçu ya hangi alanda davalara baktığını sorarız. Ziraat da bir meslek, hukuk ve tıp da bir meslek olmasına rağmen herkes tarımı biliyormuş gibi yapmakta, konuşmakta ve öneriler sunmaktadır. Tarım çok kişiyi ilgilendirmekle birlikte tarımla ilgili konularda tarım uzmanlarının görüşleri ön planda tutulmalıdır.
Tarımsal Faaliyetler; toprak işleme, sulama, münavebeli ekim, erozyon, hasat sonrası anız yakımı, bilinçsiz girdi kullanımı ve bilinçsiz uygulamalar olarak özetlenebilir.
Başlıca çevre sorunları ise hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, gürültü kirliliği, katı atıkların oluşturdukları kirlilikler ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi nedenler sayılmaktadır. Tarım alanlarında bitkisel üretimde hava kirliliği ve gürültü kirliliği görülmemektedir. Bitkiler havadaki karbondioksiti alarak fotosentezde kullanır ve havaya oksijen verdikleri için havayı temizlemektedirler.
Tarımsal faaliyetlerde katı atıkların yakılarak yok edilmesi, hayvan gübrelerinin (dışkı) açıkta ve doğru depolanmaması, anızların yakılması ve orman yangınları havayı kirleten unsurlardır. Tarımsal alanlar maalesef diğer sektörlerin kirliliklerinin de döküldüğü alanlar olmakta, örneğin çöpler ve inşaat atıklarının dökülmesi gibi. Bu ve benzeri atıklar da su ve toprak kirliliğine sebep olmaktadır.
Su ve toprak kirliliği farklı nedenler yanında tarım alanlarında bilinçsiz girdi kullanımından da kaynaklanmaktadır. Maalesef toprak analizine dayandırılmayan gübre kullanımı yaygın olup bu husus birçok işletmede başlı başına bir problem olarak görülmektedir. Gübre ucuz olduğunda birim alana 80-90 kg gübre atan üretici gübre fiyatları yükselince aynı birim alana 25-30 kg gübre attığını söylemektedir. Ürüne göre bu ikisi de yanlış, acaba toprağın bitkinin ihtiyacı nedir, o bilinmeli ki gübre ve miktarı ona göre belirlenmelidir. Rahatsız olup bir doktora gittiğinizde şikâyet durumuna göre sizden kan tahlili ve bazı tetkikler istemekte ve bunların sonuçlarına göre tedavi uygulamaktadır. O halde üretici toprak analizi yaptırmadan gübre çeşit ve miktarını belirlememeli, her yıl yaptıramıyor ise de hiç olmazsa 2-3 yılda bir mutlaka toprak analizi yaptırarak toprak ve bitkinin ihtiyacına göre doğru olanı yapmalıdır.
Birçok bitkide ve hatta hayvanlarda kullanılması yasak veya belirli zamanlarda kullanımı gereken ilaçların zamansız ve gerekenden fazla kullanıldığı da görülmektedir. Bu ve benzer uygulamalar hem ürünün sağlıklı olmamasına dolayısıyla insan sağlığına hem de çevrenin kirlenmesine neden olmaktadır.
Konya, Türkiye'nin en büyük ve verimli tarım alanlarına sahip şehridir. Tarım, Konya'nın ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Buğday, arpa, şeker pancarı, mısır, fasulye, ayçiçeği, havuç, kavun, karpuz, bazı meyve ve sebze üretiminde ve diğer birçok tarım ürünüyle ülke ve bölge ekonomisine önemli katkı sağlamaktadır.
Son yıllarda görülen kuraklık ve yeterli sulama suyu temini mümkün olmadığından ve yaşanan diğer çevresel faktörlerin etkisiyle de çevre ve tarımda sürdürülebilirlik bölgemizde de tartışılmaya başlanılmıştır. Konya'nın sahip olduğu tarım alanları, tarımı belirli oranda bilen üreticileri ve güneşlenme süresinin uzunluğu gibi faktörler bir avantaj olarak değerlendirilmeli ve eksikliği görülenler temin edilmelidir. Ovada su yetersiz dış havzalardan su getirilerek sulu tarım sürdürülmelidir. Ovaya yeterli su temin edildiğinde Konya’nın tarımsal üretim potansiyeli daha da artırılabilir. Özellikle çevre dostu üretim tekniklerinin uygulanmasıyla su kaynaklarının ve suyun verimli kullanılması, toprak sağlığının korunması da sağlanacak ve görülmekte olan verim kaybı ve erozyonda önlenmiş olacaktır.
Tarım bir sektör olduğuna göre diğer sektörlerde olduğu gibi üretimde ve sürdürülebilirlikte geleceği ve kazancı düşünebilen yetişmiş elemanlara ve danışmanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Özelikle tarımsal işletmelerde belirli kriterler dikkate alınarak bölge ve üretim kollarına göre meslek sahiplerinin işletmelerde çalıştırılma zorunluluğu getirilerek çevre ve tarımda sürdürülebilirlik sağlanmalıdır.
Uzmanların görüşlerine göre iklim değişikliğinin öne çıkan 37 etkisinden en önemlisi kuraklık olarak belirtilmektedir. Kuraklık ülkemizi önemli oranda etkilemekte olduğundan çevre ve tarımda sürdürülebilirliğin sağlanması için gerekli araştırmalara dayalı ürün deseni ve su kullanımı gibi tedbirler alınarak bu süreklilik sağlanmalıdır.
Her meslek sahibi tarımla iştigal edebilmektedir. Toprakla, yeşille uğraşmak, hayvanı sevmek insanı daha pozitif ve huzurlu yapmaktadır. Yeşil ortam insanı dinlendirir. Bu da insanın yaşantısına yansımakta ve insanları seven, daha hoşgörülü ve doğayı koruyan bir toplum oluşmasına vesile olur. Yunus Emre’nin “Yaratılanı sev, Yaratandan ötürü” sözünde olduğu gibi doğayı ve doğadaki her şeyi sevmeli ve bunlardan faydalanırken de sürdürülebilirliği göz önünde tutmalıyız.