DİKENE GÜL AŞILA

Bir tüccarın malları suya kapılsa, tacir kurtarmak için elini kumaşların en kıymetlisine atar. Senin de malın suya düşerse ucuzunu bırak en iyisini kurtar. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.482)  

İnsanın (iyi veya kötülüğünün) hükmü onda üstün olan huya göredir. Ham madende altın bakırdan fazla ise o terkip altın sayılır. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.460)

Toprağa ait olan gözün bakışı toprağadır. Atı at bilir, süvarinin halinden süvari anlar

Şahın gözü, atın gözünün kılavuzudur. Şahın gözü olmazsa at yolunu şaşırır. (İnsan gözü ata, şahın gözü Hak nuruna benzetiliyor.) Atın gözü ota ve meraya şahın gözü yüceliklere çevrilidir. Süvarisiz at yolun kaidesini ne bilir? Onu sürecek bir şah olmalı ki kurtuluşun geniş caddesini bulabilsin. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.4020)

Bir dosta dostunun cefası (bilseniz) nasıl ağır gelir? (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.469)

 

Sen ne duygusuz adamsın. Kendi huyun seni kaç kere hastalandırdı, hissiz olduğun için sebebini farketmedin. Kötü huylarını (yolunda) dikenli çalı farzet, onlar kaç defa ayağına battı? Kötü huyundan başkalarının incinip rahatsız olduklarını sezmiyorsan sen kendine de başkalarına da ızdırap ve dertsin. Ya Hazret-i Ali gibi baltayı Hayber Kalesi'ne erkekçe vur kapısını kopar. (Fitneyi söndür.) Ya da dikene gül aşıla. (Özü sözü doğru mânevî bir hekime dost ol.) Sen cehennem gibisin, mürşit de mü'min. Mü'min için ateşi söndürmek kolaydır. Çünkü hadis-i şerife göre cehennem mü'mine: Ey din şahı, çabuk geç yoksa nurun ateşimi söndürüyor, diyecektir. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.407-409)                                              

Ey haset (yani çekememezlik hastalığına düşmüş olan) senin merkebin topal, varacağın menzil (yer) ise uzak. Çabuk ol tövbeni yarına bırakma. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.412)                                                

Cisim ağacının köküne kurt musallat oldu, onu çıkarıp ateşe atmak (Hakk'a ibadetle) öldürmek lazım. Ey ahiret yolcusu, vakit gecikti, ömür güneşi batmak üzere. Henüz kuvvetten düşmeden bir iki günceğiz iyilik ve cömertlik yap. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.413)                                                 

 

Akıllı ol, bir iş için yarın yaparım deme, çünkü ömründen çok yarın geçti. Hemen tövbe ile işe giriş, ekin mevsimi büsbütün geçmesin. Manasız sözlerden dilini tut, hasisliği bırak, paran varsa cömertlikle fakirleri sevindir. Unutma, nefsin kötü isteklerini terk etmek de bir tür cömertliktir. Çünkü şehvet batağına düşen biri o pislik çamurundan doğrulup kalamaz. Cömertlik cennet selvisinin dalıdır, o dalı elinden kaçırana yazıklar olsun. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.414-415)                                                                                       

 

İşte kalem, yazı yazıyor fakat yazan el gizli. (Ekranda) at koşuyor fakat süvarisi görünmüyor. Havada kavis yaparak bir ok uçuyor onu atanla yay meydanda yok. Canlar bedenleri idare ve yaşatması itibariyle açık ortada fakat ruhları yaratan Allah gizli. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.423)                                                                                                               

Hiçbir üzüm tekrar koruk olmaz. Hiçbir olgun meyve de tekrar ham olmaz. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.428)          

Edebsizce yüce huzurda bulunmaktan, kaybolup ortalıkta görünmemek daha iyidir. Eğri halka dış kapının üstünde durur. Ey maddi varlığı kirli olan, havuzun etrafında dolaşmağı bırak. Havuzun dışında dolaşarak kimse temizlenemez. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.439)

Gam ve keder senin için hoş gelmeğe başlayınca ruh bahçende güller ve susam çiçekleri açar. Başkalarının korktuğu şeylerde sen kurtuluş ve güven bulursun. Görmüyor musun, kaz denizde kuvvetli tavuk ise zayıftır. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.414)                                           

Aşkın dizginini çekip sür'atını kesmeğe imkân yoktur. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.447)                                           

Hüküm ve irade alçakların elinde olunca şüphesiz mânâ eri Zünnun zindana atılır. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.448)                                            

Damlada deniz gizli, zerrede güneş saklıdır. 

 

Karar kalemi zâlimin elinde olunca Mansur elbette idam edilir. Hüküm vermek alçaklara kalınca peygamberlerin bile katli gerekir. (Peygamber kıssalarını hatırlayınız.) (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.449)                                              

Bir Allah dostunun gönlü incinmedikçe Allah hiç bir kavmi rezil ve perişan etmez. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.455)                                                                 

 

Yusuflar kardeş hilesiyle kuyuya atılır. Kardeşler çekememezlikle Yusuf'u kurda verirler. Çünkü haset insan kalbinde pusuya yatmış iri bir kurda benzer. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.457)        

Azgın at, eğitilerek itaatli olur, ayı (ve yılan) oynar, maymun hokkabazlık yapar. Köpek çoban, avcı ve ev bekçisi olur. Ey can sen de arifler kalbinden bir inci çal da mübarek bir yük taşı. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.462)                                                            

Felekler üstünde yürüyen kimseye yeryüzünde yürümenin ne zorluğu olabilir? Davut Peygamber'in avucunda demir mum gibiydi. Ey zalim, hiç düşündün mü mum onun elinde nasıldır? (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.475)                                                             

Bir efendi (veya yüksek ilim ve makam sahibinde) tevazu görülebilir, fakat bir kölede kölelikten başka bir şey görülmez. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.478)                                  

Sırrını kötülerden gizlemek şaşılacak bir şey değil, asıl şaşılacak şey kendinden saklamaktır. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.479)                                              

 

Yaptığın iş ve ibadeti kendi gözünden bile sakla ki hayır ve ibadetin iyi ve kötülerin görmesinden korunsun. (Allah dostlarından Ebu Yakubu's - Susî: Hayırlı iş ve ibadette öyle ihlâslı olmalı ve gizli tutmalı ki onu yazmak için melek, bozmak için düşman (şeytan) bilmemeli, der. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.479)

Vücuda saplanan bir oku eza vermeden çekmek için yaralıya afyon verirler. Canımızı almağa (ruhumuzu kabzetmeğe gelen melekler de hastanın derdini artırır, o dertle meşgulken canını alırlar. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.479)

Acılar aşkla tatlılaşır, bakır muhabbetten altın olur. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.480-494)

Tortular aşkla safileşir (durulur), dertler aşkla şifâ bulur. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.480-494)

Aşkla ölü dirilir, aşk şahları kul eder. Bu aşk (ilim ve) irfanla olur, arif olmayan aşk tahtına nasıl oturabilir? (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.486)                                                               

Hazret-i Peygamber: Eksik (kusurlu) olan lanetlidir, buyurdu. Buradaki eksiklik akıl ve şuur noksanlığıdır denildi. Hastalıkların en kötüsü akıl noksanlığı olup lanetlenmiştir çünkü sahibini Allah'tan uzaklaştırır. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.488)                                                               

Akıl her şeyin sonunu görme özelliğine sahiptir. Sonu görmeyen (ve düşünmeyen) şey nefistir. Bir akıl nefse mağlup olmuşsa o da nefisleşir. (Şerh-i Mesnevi, c.7,s.493-494)