GÜL OLMAYAN YERDE GÜL KOKUSU OLUR MU?

Hakîm Senâî Farsça şiirinde şöyle diyor: Yoluna engel olan iman da olsa küfür de olsa aynıdır. Seni sevgilinden ayrı düşüren resim, güzel de olsa çirkin de olsa birdir. (Şerh-i Mesnevi c.3,s.691)

Padişahın elini öpme saadetine eren biri ayağını öpmeğe kalkarsa günahtır, zillettir. (Şerh-i Mesnevi, c.3,s.896) 

Gazneli Hakîm Senâî'ye kulak ver: Nazlanmak için gül gibi bir yüz gerek. Öyle güzelliğin yoksa boş yere huysuzluk etme.

Güzel olmayan, sapsarı bir çehre çirkindir. Gözün hem kör hem de hastalıklı olması ne zor şeydir. 

Bahar mevsimi taş yeşerir mi? Toprak ol ki senden renk renk güller ve çiçekler açsın. (Şerh-i Mesnevi c.3,s.949-950)

Kuş taneye bakmaktan hoşlanır; tane ise uzaktan onun yolunu vurur. Kuşun taneye bakışları ayağını bağlamak için birer düğüm gibidir. Tane ona : “Ey kuş! Bana hırsızlama bakıyorsun ama ben seni çalacağım der.” Dünya malı; zayıf kuşların, ahiret mülkü (ve saadeti) şerefli (büyük) kuşların tuzağıdır. 

Canım, gönül inciten cânâna feda olsun, onun hoş olmayan tecellisi de bana hoştur. Kalbimin tek sultanı sevdiğimin (Allah) rızası için derdime, elemime âşığım. (Şerh-i Mesnevi c.3,s.900)

İnsan, üzülüp kederlenmeden ve sevinip gülmeden yaşayamaz. Onun hayatı hüzün ve sevince bağlıdır. Aşkın uçsuz bucaksız bahçesinde bunlardan başka meyvalar da vardır. Âşıklar gam ve sevinçten uzaktır. O güzsüz, baharsız daima taze ve yeşildir. Ey güzel sevgilim güzelliğinin zekâtını ver, şu parça parça gönlü teselli et. (Şerh-i Mesnevi c.3,s.906-907)

Allah aşkına uzun uzadıya gülü anlatmağı bırak da gülden ayrı kalmış bülbülden bahset. (Şerh-i Mesnevi c.3,s.911)

Övülme ve yerilme insana mutlaka etki eder. Medh edilme tatlı olduğundan tesiri hemen görünmez. Hiciv, taşlama acı olunca etkisi derhal görünür. Nefis çok övülürse Firavun gibi kibirlenir. Nefsini hor tut, beyliğe kalkışma. Kul olmağı sultanlığa tercih et. Yoksa güzellik, kuvvet ve servetin kalmayınca şakşakcıların senden bıkar. Evvelce övenler şimdi seni görünce şeytan derler. Kapıdan başını gören, kabirden bir ölü başını çıkarmış, derler. Unutma! Bir güzeli hile ile avlayıp tuzağa düşürmek için ona kraliçe, mabude gibi sıfatlar verirler. O güzel, rezil hayatta çöküp kartlaşarak tazeliğini yitirince artık şeytan bile onu aramaktan utanır. Şeytan kötülüğe teşvik için insanın yanına gider. Onun yanına gitmez çünkü o artık şeytandan beterdir. (Şerh-i Mesnevi c.3,s.929-940) 

Allah'ın tecellisi ile beden uykuya dalınca ruhun unuttuğu dert, düşünce ve san'at, uyanınca tekrar gelir. Kuyumcunun san'atı demirciye, iyi huylunun huyu kötü huyluya dönmez.  (Şerh-i Mesnevi c.3,s.851)

(Nasıl yaşarsanız öyle ölür, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz.)

Huy ve san'at sabah uyanınca nasıl sahibine dönerse kıyamet günü de yapılanlar katar katar sahibine gelir. (Şerh-i Mesnevi c.3,s.852)

Güzel öğütler verdik yalnız Allah'ın yardımı olmazsa hiç faydası yok. Hakk'ın ve onun sevdiklerinin imdadı yetişmezse amel defteri kapkaradır. Ey Rabbim, sen varken başkasını anmak ve yardımını ummak bize yakışır mı? (Şerh-i Mesnevi c.3,s.941-942)

Her gece bütün akıl ve düşünceler uykuda derin bir denize dalıp kaybolur. Sonbahar gelince ağaç ve bitkilerin yaprak çiçekleri ölüm denizine batarlar. Ey kardeş, bir yol düşün sende de daima güz ve bahar halleri mevcut. Gönül bahçesi taze, yeşil, güzel gül goncaları ile dolu ve süslü. Gül olmayan yerde gül kokusu olur mu? Bu söz ve güzellikler aslın gölgesidir.