“Bütün uyuyanları uyandırmak için, bir uyanık yeter” diyor, Malcolm X. Gerçekten hepimiz uyuyormuşuz. Kendimizi ülke gündemine o kadar kaptırmışız ki dünyadan ve dünyadaki olup bitenlerden haberimiz yok.

Yerel seçimler, seçilenler, seçilemeyenler, seçime itirazlar, iptaller, ret cevabı verilip verilmeyenler, yeni başkanlar, şalvar ve başörtüsü ile makamına oturanlar, makam odasının kapısını söktürenler, başına nazar değmesin diye kurşun döktürenler!

Mısır'da haklarında idam kararı verilen, muhtemelen kararları infaz edilmeyi bekleyen 529 Müslüman kardeşimizden kimin haberi var ve haberi olanlar ne yapıyorlar, ne yapabiliyorlar?

İnsanlığın sesi niçin çıkmıyor? İslâm Alemi nerede? İnsan Hakları savunucuları Batı Ülkeleri ABD ve Rusya nerede? Ölecek olan Müslüman olunca, akan kan Müslüman kanı olunca bir kıymeti yok mu?

Allah yolunda ölümü şehadet, sürgün olmayı seyahat, zindanlara girmeyi halvet olarak kabul eden Seyyid Kutup'ların nesli bu mazlum ve maznun insanlara yardım edecek, el uzatacak bir Allah'ın kulu yok mu?

Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın, Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve Kamalak'ın elinden bir şey gelmiyor mu?

Pensivanya'daki Fethullah Gülen hocamız bu konuda niçin konuşmuyor? Her konuda görüş ve tavsiye belirten değerli hocamızın söyleyeceği bir söz yok mu? Yoksa bu idamlarda da ilâhi bir hikmet mi var? 

Üniversite hocalarımız ne yapıyor? Niçin bir görüş bir açıklama yapamıyorlar. Hani Müslümanlar kardeşti? Hani bir Müslüman'ın ayağına batan bir dikenin acısını yüreğimizde hissetmeliydik? 

Hani Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez? Gerçekten bu acı olayları görmüyor mu?

Bu insanlar sırf inançlarından ötürü, zamanın çağdaş firavunları tarafından haksız yere idama doğru götürülmek isteniyor. 

Birkaç karabatak, birkaç kaplumbağa, birkaç fok balığı için dünyayı ayağa kaldıranlara ne oldu?

Birkaç bitki, üç beş ağaç için ayağa kalkanlar, yakıp yıkanlar, günlerce eylem yapanlar nerede? Ölen ya da ölecek olan Müslüman olunca gerisi teferruat mı?

Kimse Yok mu nerede? İHH nerede, Cansuyu nerede? Deniz Feneri nerede? Suyunuz mu bitti, feneriniz mi söndü, kimseniz kalmadı mı? Birbirimizle boğuşmaktan, fitne ve fesattan, ayrılık ve gayrılıktan rüzgârınız mı kesildi gücünüz mü azaldı?

Tarih, imanları hapseden bir mahkemeye şahit olmamıştır ama imanları sebebiyle şehit olan, kesilmiş bir ağacın toprağın her yerinden fışkırdığı gibi, yeryüzünden dünyaya tekrar fışkırarak gelen ölümsüz erlere hep şahit olmuştur.

Eğer bu 529 er oğlu erler şehit olursa bize utanmak düşer, korkaklar gibi ağlamak düşer, zillet düşer, meskenet düşer. Bu kadar düşüklükten sonra bize başka ne düşer?

Mallarımız, paralarımız, kasalarımız, makam ve unvanlarımız, diploma ve sertifikalarımız, çok sevdiğimiz evlerimiz, arabalarımız, hayran kaldığımız eşlerimiz ve çocuklarımız, putlaştırdığımız heva ve nefsimiz, işyerlerimiz, sağmal hayvanlarımız, bizde cesur bir yürek bırakmamışsa neye yarar?

Sahi ey dostlar! Uyanma zamanı gelmedi mi?

Bu kadar uyuyanı uyandıracak bir uyanmış yiğit ne zaman gelecek?

 

                                                      GÜNÜN SÖZÜ

MALI AZ AMA AKILLI KİMSEYE YAKIN OLMAK, SERVET SAHİBİ AMA CAHİL BİRİNE YAKIN OLMAKTAN DAHA İYİDİR.

                                                                                                (Muhtarü'l-Hikem'den)