Atalarımız edep kelimesini açıklarken kısaca “eline, diline, beline sahip olmaktır” derler. Bu söz gerçekten çok önemlidir. Çünkü insanı insan yapan en önemli değer edeptir. Edep, insanla hayvanı birbirinden ayıran en önemli davranışlar bütünüdür.

Maalesef, terör konusunda hepimizin suçu var. Hepimiz suçluyuz ve sorumluyuz. Teröristleri dışarıda aramaya gerek yok. O, bizim içimizde, yanımızda, sağımızda ve solumuzda, önümüzde ve arkamızdadır.

 Onu biz güçlendiriyoruz. Bazen dilimizle, bazen elimizle, konuşmalarımızla, attığımız sloganlarla, dilimizdeki marşlar ve ezgilerle, bakışımızdaki öfke ve kinimizle onu biz besliyoruz.

Başta ülkeyi yönetenler ve yönetmeye talip olanlar, terörün ekmeğine bal sürüyorlar, yağ sürüyorlar.

Baksanıza ülkemizin yaşamış olduğu, son yılların en vahşi, en alçak, en hain terör saldırısından sonra bile, daha ölenlerin cesetleri bile kaldırılmadan, yaralılar tedavi olmadan, önüne gelen birbirini suçluyor.

Ellerinde somut bir delil varmış gibi, devleti, devletin polisini, askerini, istihbarat örgütünü suçlayanlar, aslında teröre hizmet ediyorlar. Halkın üzerinde algı operasyonu yapanlara katkıda bulunarak, halkı ve vatandaşları umutsuzluğa, karamsarlığa sürüklüyorlar.

Devleti yönetenler de sorumsuz tavır ve davranışlarıyla, ocağına ateş düşen, yüreği yanan insanları daha da öfkelendirmeye sebep oluyorlar.

Terör örgütleri birilerinin taşeronluğunu yaparken, basın yayın organları, gazeteler, gazetelerdeki çoğu köşe yazarları, televizyon kanalları, televizyonlarda köşe başını tutmuş program hazırlayıcılarından pek çoğu da, reyting ve tiraj uğruna, adeta bir tetikçi görevini üstleniyorlar. Terör örgütlerinin reklamını yapıp, yardımcılığına, sunuculuğuna soyunuyorlar.

Asparagas haberler sosyal medyada cirit atıyor. Hepimiz bu haberleri paylaşıyor, beğeniyor, ne yazık ki hiç araştırmıyoruz. İşimize geleni övüyor, gelmeyene de sövüyoruz. Bilgi kirliliğine ne yazık ki hepimiz çanak tutuyoruz. İnsan onurunu zedeleyen, itibar kaybettiren, hakaret içeren twettler atıyoruz. 

Basın özgürlüğü adı altında yalan haberlerle, yanlı haberlerle, asparagas haberlerle algı oluşturmaya çalışıyor, halkı birbirine düşürmeye, birik ve beraberliği zedelemeye giden yolda yarışıyoruz.

Siyasîler de böyle, siyasî olmayanlar da böyle, partizan olanlar da böyle, partizan olmayanlar da böyle.

Öyle gözüküyor ki, herkes eline, diline ve beline sahip olmalıdır. En üst kademedeki insandan, en alttaki vatandaşa kadar herkes konuşmalarına, sözlerine dikkat etmeli, söylediği sözü ölçerek, biçerek, tartarak konuşmalıdır.

“Kılıç yarası geçer de dil yarası geçmez” atasözünde söylendiği gibi, gönül yaralayan, inciten, küstüren, kırgınlık ve kızgınlığa neden olan kötü sözlerden şiddetle uzak durmalıdır.

Alaycı, küçük düşürücü, ötekileştirici, onur incitici davranışlardan, kibir ve gururdan, despotluktan, zulüm ve haksızlıklardan acilen kaçınılmalıdır.

Ülkemizin en büyük sorunu, insanlık sorunudur. İyi insan olma sorunudur. Yoksa Türk- Kürt sorunu değildir. Alevî- Sünnî sorunu değildir, Lâik- Anti-Lâik sorunu değildir. İyi insan, akıllı insan, dengeli insan olma sorunumuz vardır.

Ülkemiz üzerinde emperyalist emeli olanlar, emellerine ulaşmak için bizi birbirimize düşürmeye çalışmaktan, bizi parçalayıp bölmeye ve yutmaya çalışmaktan asla vaz geçmeyeceklerdir. Mehmet Akif'in,

“Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez,

Toplu vurdukça yürekler onu, top sindiremez” dediği gibi, topla, tüfekle sindiremedikleri birlik ve beraberliğimizi parçalamaya çalışacaklardır.

Bunun için yalan haberler yayıyorlar, yanlış ve yanlı haberleri manşete çekiyorlar. Algı oluşturmaya çaba gösteriyorlar. Bizler de bazen dilimizle, bazen elimizle, bazen de halimizle, tavır ve hareketlerimizle, edepsiz, cahil, dengesiz davranışlarımızla onlara yardımcı oluyoruz.

Terörün dili, şeytanın dilidir. Şeytanın dili kötülüklerin dilidir. Çirkinliklerin dilidir. Teröre yardımcı olan söylem ve eylemlerden, nefret, kin ve düşmanlık dilinden kaçarak, sevgi, şefkat ve merhamet dilini yeryüzüne hâkim kılmak zorundayız. Zor da olsa bunu başarmalıyız.

                            A-101'DEN CEVAP BEKLİYORUM

A-101, BİM, ADESE, METRO, SİNCAP, MİGROS; BEĞENDİK gibi pek çok alış veriş marketleri şehrimizde ticarî faaliyetler gösteriyor. Vatandaşlarım çoğu iğneden ipliğe ihtiyaçlarını buralardan karşılıyor.

Şüphesiz bunların hepsinin bir sahibi var. Kimilerinin arkasında holdingler, şirketler ya da zengin iş adamları var. Yabancı yerli olanlar var.

Şüphesiz bu ve bunun gibi marketler yasalara uygun hareket ediyorlar, bulundukları yerlere bir hareket, bir canlılık katıyorlar.

A-101, BİM, ADESE benim en çok ziyaret ettiğim, hesaplı gördüğüm, beğendiğim marketler arasındadır. Ne var ki son günlerde sosyal medyada, Facebook'ta A-101 ile ilgili bir paylaşım kafaları kurcalıyor.

A-101'in ortaklarından Mehmet Bingöl'ün PKK'ya yardım ettiği söyleniyor.

Mehmet Bingöl'ü tanımıyorum. A-101'in sahipleri kim bilmiyorum. Haber doğru mu yalan mı hiç bilmiyorum?

Yalan haber olabilir, asparagas olabilir, rakip firmalar böyle bir haber yapıp,     A-101'i karalamak isteyebilir.

İşin doğrusunu öğrenebilir miyim?

En azından verdiğim paralar kime gidiyor? Öğrenmiş olurum.

***

Bugün hicri yılbaşı. 1 MUHARREM 1437

Bütün okuyucularıma huzur, barış, bereket ve kardeşlik dolu; kan ve gözyaşının olmadığı bir yıl dilerim. 

 

                                                       GÜNÜN SÖZÜ

ÜÇ TARAFI DENİZLERLE, DÖRT TARAFI HAİNLERLE DOLU ÜLKEMİZİ SEN KORU ALLAH'IM.!

                                                                                                              Z. Güven

 

KAMİL BİRCAN  14.10.2015