TELEFONDAKİ MESAJ VE MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN SON HALİ
Telefonuma eksik olmasınlar sık sık mesajlar gelir. Çoğunu okumadan siler atarım. Sildiklerim ya bankalardan, ya da alış veriş merkezlerinden gelen mesajlardır.
Ama bir vakıftan, bir dernekten ya da sivil toplum kuruluşlarından, ya da bir tanıdık dosttan, arkadaştan ise, okurum benden isteneni yerine getirmeye çalışırım. Kimine arar cevap veririm. Kiminin de davetine icabet etmeye çalışırım.
Geçen hafta başında Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Konya Şubesi'nden gelen mesaj aynen şöyleydi:
DİN-BİR DER ile ortaklaşa organize ettiğimiz Muhittin Yıldırım Bey'in katılacağı, Milli Görüşün Dünü, Bugünü, Yarını konulu konferansımız Salı (bugün) 19.00 da Zindankale Süleyman Şah Salonunda olacaktır. Sizleri de bekleriz.
Salı günü Konya'mızın kültürel alanda hareketli ve bereketli günlerindendir. Aynı akşam, Kültürpark'da Aydınlar Ocağı'nın, Aziziye Kültür Merkezi'nde Hicret Vakfı'nın da mutad sohbetleri vardır. Her hafta Salı akşamları, okul arkadaşım öğretmen Hasan Basri Balcı Konyalılara Siyer ve Ahlâk dersleri vermekte ve yoğun ilgi görmektedir.
Aydınlar Ocağı Konya Şubesi ise, önceden belirlenen program çerçevesinde farklı konuşmacılar getirerek, farklı konularda gelen dinleyicileri aydınlatmakta, bilgilendirmektedir. Dr. Mustafa Güçlü'nün başkanlığını yaptığı Aydınlar Ocağı Konya Şubesi de halkın büyük beğenisini toplamaktadır.
Ben üç seçenek arasında kaldım. Zindankale Katlı Oto Park'da bulunan Süleyman Şah Salonu'na yöneldim. Geçmişte hem din görevlisi, hem de öğretmen olarak çalıştığım için, din hizmetleri, eğitim ve öğretimle ilgili, gündemdeki Din Eğitimi, Osmanlıca ile ilgili yeni şeyler duyabilirim, görüşemediğim arkadaşlarla görüşebilirim diyerek konferans salonuna girdim.
Zindankale katlı Oto Parkı gerçekten çok güzel, bakımlı, tertemiz, ferah ve düzenliydi. Daha önceden düzenlenen Kitap Fuarlarıyla da alt bölümleri, tarihi zindanın duvar ve kalıntılarını cam kafesler ardından görmüştüm.
Toplantı Salonu nedense tam olarak dolmamıştı. Koltukların çoğu boştu. Program Kur'an'ı Kerim tilavetiyle başladı. Din Bir Der Konya Şube Başkanı Kemal Aytek'in açılış konuşmasından sonra, asıl konuşmacı, Medine Şeriat Fakültesi mezunu Muhittin Yıldırım sahneye çıktı.
Muhittin Yıldırım Milli Görüş Hareketi'nin bir hatibi, bir neferi olduğunu gösteren siyasî bir konuşma yaptı. Milli Nizam'la başlayan, Nurcu ve Süleymancılarla birlikte başlayan, Milli Selamet'le devam eden, Refah Partisi ile beş milyona yakın bir üye sayısıyla zirve yapan Mili Görüş Hareketi'nin dününü, bugününü ve yarın ne olacağını iki saate yakın anlattı. Batıya, Amerika'ya, özellikle İsrail'e ve Siyonizm'e dikkat çekti.
Türk Milleti narkozlandığı için Milli Görüş çizgisinden uzaklaştı, İslâm Dünyası bu hallere düştü diyerek özellikle Ak Parti'yi ve Recep Tayyip Erdoğan'ı Hidayetten ayrıldılar, Siyonistlerin hizmetine girdiler şeklinde eleştirdi.
Cumhurbaşkanı'nın Papa'ya mektup yazıp, Türkiye'ye davet etmesinden tutun da, zina ve içkiye kadar pek çok konuda ağır eleştirilerde bulundu. Milli Görüş belediye hizmetlerinde destan yazdı, ama günümüzdekiler ne yaptı, makyajdan başka? diyerek belediyeleri de topa tuttu.
İçinde bulunduğu Salonu, Katlı Oto Park'ı, mezbele olmaktan kurtarıp bu hale getirenleri aklına getiremedi. Konya'da 814 Birahane var. Türkiye'de 69.000 kürtaj yapıldı en son yılda diyerek iktidardaki Ak Parti'yi eleştirdi,
Doğrusu merak ediyorum ve yetkililerden cevap bekliyorum. Bu kadar Birahane var mı Konya'da? Tahir Başkan açıklasın.
Yine merak ediyorum. Kürtaj yaptıranlar niçin yaptırır? Bunların hepsi zina sonucu anne karnında ölüme mahkum olan çocuklarla mı ilgilidir? Yoksa başka nedenlerden kürtaj yaptırmak zorunda mı kalmıştır?
Yine merak ediyorum, zina yasağı yok diye herkes, zina mı yapıyor? Bu konuda hepimize düşen görev zinaya yaklaşmamak değil midir? Zinanın yasaklandığı dönemlerde bile zina yapanlar olmamış mıdır?
Yanlış anlaşılmasın kürtajı ve zinayı savunmuyorum. İçkiyi savunmuyorum. Bunlarla mücadele edilmesini, nesillerimizin bunlardan korunmasını şiddetle istiyorum. Ama toplumda herkes zina ediyor gibi bir hava yaymaya şaşırıyorum.
Ama bunları öne koyup ülkeye yapılan hizmetleri görmemek, yapılan yolları, hava alanlarını, hastaneleri, hapishaneleri sıralayıp, bu yollardan geçen arabalar Batı'dan, Hastanelerde kullanılan malzemeler Batı'dan diyerek alay etmek, Saadet'e oy vermeyenleri narkoz yemiş olarak nitelemek beni şaşırttı ve üzdü.
Sahi, Muhittin Yıldırım Konya'ya yürüyerek mi gelmiştir? Yoksa Hızlı Tren'le mi, otobüsle mi, özel arabasıyla mı? O'nu getiren araç nereden gelmiştir?
Bugün için eleştirdiği, Paralel Yapı dediği Fethullah Gülen'e bağlı gazete ve televizyonlarda Saadet Lideri Mustafa Kamalak'ın boy göstermesi, onlarla haşir neşir olması bir çelişki değil midir?
Bugün için sadece Konya merkezinde kırka yakın İmam Hatip Orta Okulu ve Lisesi'nin olması, ülkemizin her şehrinde hemen hemen bir İlahiyat Fakültesi'nin açılması, genç kızlarımızın ve kadınlarımızın başörtülü olarak okuyup çalışabilmesi az bir şey midir?
Biraz insaf sahibi olmak, biraz vicdan sahibi olmak gerekmez mi?
Recep Tayyip Erdoğan'ın Siyonizme ve Siyonist İsrail'e karşı verdiği mücadele, Filistin ve Gazze'ye verdiği maddî ve manevî destek niçin görülmez. Birleşmiş Milletler'de yaptığı Dünya Beş'ten Büyüktür diye başlayan konuşmalar niçin önemsenmez.
Bugün için Milli Görüş Lideri merhum Necmettin Erbakan'ın oğlu Fatih Erbakan ve diğer çocukları, hizmetlerini örnek gösterdiği Halil Ürün, Numan Kurtulmuş gibi pek çok siyasetçi bile Saadet'in kapısını önünden geçmiyorsa, bu hareketin içinde olmaktan ayrılmışsa sebebi nedir?
Salonlara, stadyumlara, meydanlara sığmayan bu hareket niçin bu hallere düşmüş, bir salonu bile dolduramamıştır?
Bu ve bunun gibi pek çok soruyu sormak istedim, ama sormadım, Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu Hasan Hüseyin hocamla çay içmek üzere salondan gönlüm kırık, içim buruk bir şekilde ayrıldım.
GÜNÜN SÖZÜ
EĞER DİN ÖLÜMDEN ÖNCE BİR İŞE YARAMAZSA, ÖLÜMDEN SONRA HİÇ BİR İŞE YARAMAZ. ALİ ŞERİATİ