Okulların açılmasına iki hafta gibi bir zaman kaldı. Özellikle birinci sınıfa başlayacak olan miniklerimiz için zil çalmasına bir hafta kaldı. Haftaya pazartesi heyecanla yavrularımız okula merhaba diyecekler.

Peki, okullarımızdaki eğitim ordusu eğitim ve öğretime hazır mı? Buna evet demeyi çok isterdim. .. Maalesef diyemiyorum. Çünkü okul müdürlerinin hepsi görevlerinden alındı ve yerlerine atama yapılmadı. Yani şu anda okullarımız başıboş bir durumda. Okullarda her hangi bir hazırlık yok. Müdür yardımcıları vekâleten bu görevi üstlenmiş durumdalar. Onların da konumları bir belirsizlik içinde!

El insaf, koca yaz tatili gelip geçti, bu müdürler neden vaktinde okullarına atanamadılar. Yoksa adam kayırmak için fazlaca bir süreye mi ihtiyaç duydular. Bizim çocuklarımız yazboz tahtası mı? Neden onların gelecekleriyle oynanıyor?

KPSS gibi rezalet bir sınava giren gençlerimiz belli bir puanı aldılar ve atama bekliyorlar. Şurada okulun açılmasına ne kaldı ki bu çocukların ataması yapılmıyor? Neden hep son ana bırakılıyor? Atama bekleyen öğretmenler bu belirsizlikten bıkmış usanmış durumdalar. Moralleri haddinden fazla bozuk!

Öte yandan KPSS'de yeterli puanı alamayan çocuklarımız ise patlamaya hazır bomba gibi. Ne kendileri huzurlu ne de aileleri. Dünyada sıhhatin bozulmasından sonra işsiz kalmak bu çocuklar ve aileler için en büyük dert. Belli bir işi olmayan gençlerimiz ise eve ekmek götürememenin ezikliği içinde. Asgari ücretin altında düşük bir ücretle erkekler inşaatlarda kızlar ise angarya işlerinde çalışmak zorunda kalıyorlar. Bazıları ise tekrar dershaneye gidebilmenin yollarını araştırıyorlar. Bu durum da gösteriyor ki “kapatılsın, ne lüzumu var” dediğin dershanelere ihtiyacı fazlasıyla hissettiriyor. Demek ki sen bu çocuklara iyi bir eğitim- öğretim veremediğin için dershaneler bir ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkıyor. Hem dershaneler kapatılsın diyorsunuz hem de verdiğin eğitimin kalitesine güvenmiyor, KPSS gibi gayr-i adil bir imtihanla çocukları bir girdabın içine sürüklüyorsunuz. Allah aşkına, Tarih, Edebiyat ve Sosyoloji v.s sözel bölüm mezunlarının kazık matematik sorularını yapmaya ne mecburiyeti var. Bunlara lazım olan basit dört işlem!

Mademki dershaneler ihtiyaç yok diyorsunuz o halde eğitimin de kalitesini de yükseltin. Ben çocukların ders kitaplarını inceliyorum. İnanın içi bomboş. Çocuklara temel bilgileri vereceksiniz ki çıkarım yapabilsinler. Hiçbir ipucu vermezseniz çıkarım için kıstasınız ne olacak?

***

Bu millet gökten zembille inmedi. Bin yıllık bir var olma mücadelesi sonucunda bu vatan coğrafyasında yaşıyoruz. Bu coğrafya çok sıkıntılı bir bölge... Hatayı affetmez. Onun için çocuklarımızın yetiştirilmesine, eğitimine önem vermeliyiz. Millî, dini, ahlaki, maddî ve manevî değer yargılarımızı güçlü bir şekilde onlara vermeliyiz. Müfredatımızda bir millet bilinci, tarih şuuru, dini ve tabi bilimler özellikle yer almalıdır. Türk çocuğu Türkçeyi en güzel bir şekilde okuyup yazabilmelidir. Onun için haftada bir saat çocuklarımıza yazı dersi, duygu ve düşüncelerini ifade etme imkânı verilmelidir. Çocukların seviyesine uygun, onu sıkmayan, edebî değer taşıyan hikâye ve romanlar tavsiye edilmeli, kitap okuma alışkanlığı kazandırılmalıdır. Kitap okumayan biri kendini ifade etmekte zorlanır. Günümüz gençliği elli kelimeyle kendini ifade etmeye çalışıyor. Onu da ifade edemiyor. Kitap okumuyor ki kendini rahatça ifade edebilsin. En az 1500 kelimelik bir konuşma diliyle insanlar duygu ve düşüncelerini çok daha rahat ifade edebilir. Bunun için çocuklarımıza “sözlüğe bakma” alışkanlığını mutlaka kazandırmalıyız. Onların her sorduğu kelimeye anında cevap vermemeli sözlüğe yöneltmeliyiz. Çünkü çocuk sayfaları karıştırdıkça dikkatini çeken başka kelimeler de öğrenebilir. En azından bakacağı kelimenin bir altındaki ya da üstündeki maddeye bakar ve kelime dağarcığını zenginleştirir.

Bu coğrafyada rahat huzur içinde yaşaya bilmemiz için geçmişiyle barışık, tarihini, milletini, vatanını seven, birbirlerine saygılı gençler yetiştirmek zorundayız. Bencil yetiştirilen bir gençlikte “nemelazımcılık” duygusu hâkim olur, kendi menfaatlerinden başka hiçbir şey onun umurunda olmaz.

***

Peki, bütün bunlar nasıl olacak? Öncelikle “irfanı hür, vicdanı hür” öğretmenler yetiştirmekle olacak. Bir defa öğretmen moral olarak çok güçlü olması gerekir. Okul açılması arifesinde ataması daha yapılmayan bir öğretmenin moralinin nasıl güçlü olmasını beklersin!

Tüm öğretmen ve öğrencilerin eğitim-öğretim dönemini kutlar başarılar dilerim.