MEVLÂNA'YI, MEVLÂNA
MEYDANI'NDA KAYBETMEK.
Ey oğul, bağı çöz, özgür ol! Ne zamana kadar altın, gümüş kaydında olacaksı?
Denizi bir testiye döksen, ne kadar alır? Bir günlük kısmet!
Harislerin göz testisi dolmaz; halbuki sedef kanaatkâr olmadıkça, içi inciyle dolmaz.
Her kimin yakası bir aşktan dolayı yırtılmışsa, o hırstan ve ayıptan tamamıyla temizlenmiştir.
Ey bizim sevdâsı güzel aşkımız, ey bütün hastalıklarımızın hekîmi, yaşa şad ol!
Ey bizim kibir ve böbürlenmemizin ilâcı!
Aslı toprak olan beden, aşktan dolayı göklere çıktı; dağ bile aşk sebebiyle çevikleşti, oynamaya başladı.
Her şey sevgilidir, aşk bir perde; diri olan sevgilidir, âşık ise bir ölü!
Kimde aşk endişesi yoksa, o kanatsız kalmış bir kuş gibidir, vah ona!
Sevgilimin nûru önümde, arkamda olmazsa, nasıl önü arkayı ayırt ederim ben?
Aşk istiyor ki bu söz dışarı çıksın, ayna sır verici olmaz da ne olur?
Senin aynan niçin sır vermiyor, biliyor musun? Üzerindeki pas duruyor da ondan. ( Mevlâna-Bütün Eserleri, Yard. Doç. Yakup Şafak)
Bu sözler, Mevlâna Celaleddîn-i Rûmî'nin sözleridir. O ki, medeniyetler beşiği, tarih, kültür ve mânâ şehri Konya'mızda, var oluşuyla gurur duyduğumuz, övündüğümüz önemli bir şahsiyettir.
Kendisine ve düşüncelerine sadece biz değil, bütün dünya hayrandır..
O ki, Kur'an'ın bendesi Hz. Muhammed'in yolunun tozu olduğunu ifade edecek kadar yüce, beşeriyete manevî ışık tutan gönüller sultanıdır.
O ki, insan olmanın içinde barındırdığı eşsiz ve engin hoşgörüyü hayatının merkezine oturtmuş, bu anlamda insanlık için en güzel olanı bulma gayretini daima sürdürmüştür.
Mevlâna, Konya için ayrı bir değer, ayrı bir anlam taşımaktadır. O, bu güzel şehrin hem temel bir değeri, hem de Anadolu insanının içinde barındırdığı inancın, sevginin ve barışın sözcüsü olmuştur.
Bu şehir, biraz da Mevlâna sayesinde tanınmış, ziyaret edilen bir merkeze dönüşmüş, saygı görmüş, örnek gösterilmiştir. Konya biraz da Mevlâna sayesinde, dünyada huzur ve barışın sembolü bir şehir haline gelmiştir.
O'nun gel, gel, ne olursan yine gel çağrısı, bütün insanlığın kulaklarında çınlayan bir tövbe çağrısı, bir diriliş çağrısı, bir cömertlik, bir tevazu, bir ahlâki olgunluk ve güzellik çağrısı olmuştur.
Ne var ki bizler, biz Konyalılar, balığın denizin içinde yaşarken suyun kıymetini bilmediği gibi, Mevlâna'yı ne tam olarak anlamışız, ne de şimdiye kadar doğru olarak anlatmışız.
Mevlâna'yı ticarî bir meta' haline getirmişiz. Yemeğimize, aşımıza, çatalımıza, kaşığımıza, oyunlarımıza, hediyelik eşyalarımıza, halımıza, kilimimize, işyerimize, kısacası her yere onun adını koymakla, yılda bir hafta anmakla, birkaç sema ve ayin (ne demekse) yapmakla kendimizi ve Konya'ya gelen insanları avutmuşuz.
Mevlâna'nın adını kullanarak para kullanmayı, hem de hırs göstererek altın ve gümüş, kapital biriktirmeyi, sadece Konya kazansın, Konya'nın dışında sema olmaz, Mevlâna anılamaz, Mevlâna bizimdir, bizim kalacak diyerek Mevlâna'nın vasiyeti olan paylaşmayı unutarak, bencilliği yeğlemişiz.
Sema ve Semazenliği para için olur olmaz her yerde ayaklar altına almışız. Semazen figürlü ucube heykelleri, estetik ve güzellikten uzak anıtları şehrin en merkezi yerlerine oturtmuşuz. Niye? Birilerinin cebi dolsun diye.
O ki sevgi demiş, biz sevgiyi unutmuşuz. O ki hırstan uzaklaş demiş, biz haris olmakta ön sıralarda yer kapmış, hırs için birbirimizin boğazını sıkmaya devam etmişiz.
O ki aşk demiş, biz aşkı yatak odasındaki aşkla karıştırmışız, ilâhi aşktan,Allah sevgisinden, peygamber sevgisinden, kitabımız Kur'an'ın sevgisinden, insan sevgisinden habersiz kalmışız.
Kısacası, Mevlâna'yı Mevlâna Meydanı'nda, Mevlâna Çarşısı'nda kaybetmişiz.
HEM NALINA HEM MIHINA
GOL OLUP YAĞMAK
Galatasaray, üst üste yediği dört dörtlük gollerden sonra Torku Konyaspor'a karşı adeta gol olup yağdı.
Kırk bine yakın Konyalı taraftar yeni bir hayal kırıklığı yaşadı, üzüldü.
Bence hiç üzülmesinler.
Konya ve Konyaspor Mevlâna günlerinde, Mevlâna torunu olduklarını göstermiş oldu.
Hz. Pir'in Gel, gel, yine gel, ne olursan ol yine gel çağrısına Galatasaraylı oyuncular uydu ve kalemize her gelişleri GELden. GOLe dönüşmüş oldu.
DAMLA RESTORAN
Gazeteci arkadaşımız Âdem Alemdar, Cuma günü sabah namazından sonra dualarla DAMLA RESTORANT'ın açılışını yaptı.
Allah bereketli eylesin, hayırlı olsun. Damla'ya damla'ya zenginlik getirsin. Kazandığı paralar göl olsun.
Âdem kardeşimiz bence iyi bir iş yaptı.
Baktı ki gazetecilik fazla karın doyurmuyor, şimdi hem vatandaşın karnını doyuracak, hem de kendi karnını.
GÜNÜN SÖZÜ
SESSİZLİĞİM ASALETİMDENDİR. HER LAFA VERECEK CEVABIM VAR. BİR LAFA BAKARIM LAF MI DİYE. BİR DE SÖYLEYENE BAKARIM, ADAM MI DİYE?
Hz. Mevlâna
KAMİL BİRCAN