Dünyada susuz bir hayat düşünülemez. Her canlı yaşadığı sürece suya ihtiyaç duymaktadır. Bilinen tarihten günümüze kadar bütün medeniyetler her zaman su olan yerlerde kurulmuştur. Tarih boyunca yöresindeki sulardan yararlanma imkânı bulan toplumlar medeniyetlerini sürdürmüş, su kaynakları kuruyunca yurtlarını terk ederek göç etmek zorunda kalmışlardır. Mezopotamya birçok medeniyetin yaşadığı, verimli hilal olarak adlandırılan Dicle ve Fırat nehirleri arasında medeniyetin ilk kaynağı olarak gösterilen yurtlar kurulmuş ve hala öyle olan bu topraklara birçok ülke göz dikmektedir.

Dünyanın toplam nüfusu 8 milyarı aşmış ve 2050 yılında ise 9,5 milyara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde %60’a varan tarımsal istihdamın gelişmiş ülkelerde %7’ye kadar düştüğü görülmektedir. Türkiye’de ise tarımsal istihdam oranı %20- 25 arasında olup her geçen gün tarımdan kaçılmakta olduğundan giderek azalmaktadır. Tarım ve sanayi sektörleri kalkınma sürecinde karşılıklı etkileşim içerisinde olduklarından tarım sektörü diğer sektörlerin kalkınması için iş gücü ve finans sağlamaktadır.

Türkiye'nin 78 milyon hektar olan yüzölçümünün yaklaşık olarak üçte birini teşkil eden 24 milyon hektar kadar alan ekilebilir tarım arazisi olup, bunun da ekonomik olarak sulanabilir miktarı 8,5 milyon hektar olarak belirlenmiştir. Yeni sulama teknik ve sistemleri ile sulanabilir alan miktarının 8.5 milyon hektardan fazla alanın sulanması da mümkündür.

DSİ Genel Müdürlüğü; kuruluşundan günümüze kadar 8,5 milyon hektar tarım sahasının yaklaşık % 54,9’unu suya kavuşturmuştur. 4,67 milyon hektar olan bu alan, ülkemizin toplam tarım alanının (24 milyon hektar) yaklaşık %19,4’ünü oluşturmaktadır, yani ekilebilir tarım arazilerinin 1/5’i sulanmaktadır. 2022 yılı sonu itibarıyla ülkemizde sulamaya açılan alan diğer kurumlarca sulamaya açılan alanlarla birlikte toplam 6,96 milyon hektara ulaşmıştır. Ülkemizde sulama şebekeleri çoğunlukla DSİ tarafından inşa edilmektedir. Ayrıca mülga Köy Hizmetleri Genel müdürlüğü ve İl Özel İdarelerince işletmeye açılan sulama sistemleri de vardır.

Ülkemizde, toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesinden sorumlu olan kamu kurum ve kuruluşlarının geliştirdikleri projeler sonucu çeşitli maksatlara yönelik yıllık su tüketimi 57 milyar m3 kadardır.

Bu suyun;

 • 44 milyar m3 'ü (%77) sulama,

• 13 milyar m3 'ü (%23) içme-kullanma suyu, sanayi suyu ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılmaktadır. Bu oran içme-kullanma suyu ve sanayi suyu lehine her geçen gün değişmekte olduğundan tarımda kullanım oranı azalmaktadır.

Türkiye’de suyun büyük bir kısmı (dörtte üçü) sulamada kullanıldığından sulama tesisleri yapımı ve sulamada suyu en tasarruflu kullanan basınçlı sulama (yağmurlama ve damlama vd.) sistemleri tercih edilmelidir. Açık kanal yerine kapalı sistem basınçlı borulu sulamaya geçilmesi ile iletim kayıpları minimum seviyeye indirilmelidir. Kapalı sistemde tarla çıkışları tarla büyüklüğü ve sulama sistemi dikkate alınarak iyi hesap edilerek sulama için uygun çıkışlar verilmelidir. Tarla içi sulama sitemleri ile önemli ölçüde tasarruf sağlandığından su kullanım randımanı artırılmalıdır. Yağmurlama sulamalarda % 35, damla sulamalarda ise % 65 oranında su tasarrufu sağlanabilmekte olduğundan mümkün olduğunca su tasarruflu sistemler daha fazla devlet desteği verilerek üretici tarafından kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.

Ülkemizde su kaynakları ve sulamada kullanılan teknoloji temin edildikçe sulanan arazi miktarı artacaktır. Suyun olduğu yerde hayat olduğu gibi sulu tarım ile birim alandan alınan verim artacağından gayri safi milli zirai gelirimiz de kat kat artacaktır.

Modern sulama ile tarımda sağlanan verim artışları, üretim deseninin çeşitlenmesi, çiftçi gelirlerinde doğrudan ve dolaylı artışa neden olmakta olduğundan ürün ve sulama tercihlerinde üreticiye bazı yükümlülükler de getirilmelidir. Ürün tercihinde arazi genişliğini esas alan destek yerine telafi edici desteklemeye gidilerek ihtiyaç olan ürünlerin ekimi yaygınlaştırılmalıdır.

Gelişen tarım, tarım dışı sektörlerle yaptığı alışveriş sonrasında tarım dışı sektörlerin de gelişimini sağlamaktadır. Bu nedenlerle su herkes ve her sektör için önemli ve gereklidir.

Konya Ovası sulama projesi (KOP) ise Osmanlıdan günümüze kadar süren bir hayal olarak düşünülmüş ve hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Çumra ovası sulaması İstanbul- Bağdat tren yolu projesi ile 1900’lü yılların ilk çeyreğinde gerçekleştirilmiştir. 1900’lü yılların sonuna doğru yeni KOP projeleri devreye girmiş, bir kısmı uygulamaya konulmuş ve projeler devam etmektedir.

KOP Projesi ile var olan su kaynaklarının verimli kullanılmasından ziyade, boşa akan su kaynaklarının susuz Konya ovasına aktarılmasını öngörülmüştür. Son yıllarda Konya Ovasına bu proje kapsamında önemli yatırımlar yapılmış ve yapılan yatırımlar neticesince önemli sonuçlar alınmıştır. Konya Ovası Sulama Projesi ile Konya ovasının ihtiyacı olan suyun, çevre su kaynaklarından karşılanarak ovanın tarım, sanayi ve içme suyu ihtiyacı karşılanması esas alınmış olduğundan Konya şehir merkezi ve birçok yerleşim yerine içme suyu verilmiştir.

Gelecekte tarım ürünlerinin dengeli ve sürekli üretilebilmesi ve giderek artan nüfusun su ve gıda ihtiyacının karşılanması, içme suyu ve sanayinin su ihtiyacının karşılanması için su temini ve sulama projeleri öncelikli hayata geçirilmelidir. Bu projeler tarım kesiminde çalışan nüfusun işsizlik probleminin çözülmesi ve toplumun hayat standardının yükseltilmesi için de önemlidir.

Ülkemizde 2023 Şubat ayı başında 10 ilimizde görülen depremde en acil ihtiyacın su ve gıda olduğu gerçeği bir defa daha gözler önüne gelmiştir. Bu nedenle su normal zamanlarda olduğu gibi olağanüstü durumlar içinde acil ihtiyaçların başında gelmektedir. Bu nedenle de yeraltı kuyuların kapatılması yerine acil durumlarda kullanılmak üzere sağlıklı tutulması gerekmektedir.

 Konya Ovası ve diğer bazı ovaların su ihtiyacının karşılanması için bu güne kadar çok sayıda proje yapılmış olup yapıldığı yıllarda ekonomik veya uygulanması mümkün olmayan projeler günümüzde gelişen teknoloji ve ekonomik imkânlarla yapılır hale gelmiş olanları vardır. O nedenle acilen gözden geçirilerek uygun olanları Orta Anadolu’da uygulamaya alınarak su problemi halledilmelidir.

Bir mesleki WhatsApp grubumda Türkiye genelinde bazı meslektaşlarımın KOP ile ilgili paylaşımlarından bir kaçını özetleyerek isim vermeden burada vermek istedim; 

-          Orta Anadolu bölgesinde tarımın sürekliliği için mutlaka dış havzalardan su getirilmelidir.

-          Dış havzalardan Orta Anadolu’ya su transferi en önemli gündem olarak ajandamızın başında yazmalı, gündemde tutulmalıdır.

-          Son derece önemli bir hatırlatma. 1980’li yıllarda KOP projesinden bahsedilirdi, son yıllarda bu konuda bir beyanat ya da haber duymadım. İklim bozulmasının acı sonuçları yaşanıyor. Akarsularımızın ve yeraltı su kaynaklarımızın efektif kullanıldığını düşünmüyorum, zira rastgele derin kuyular açılmakta. Kuruyan sulak alanlar ve göllere dikkat çekmek isterim. Altınova TİM müdürüyken KOP projesi masamdaydı, inceledim, Kızılırmak ve Sakarya’dan su terfi ettirilerek Yunak, Kadınhanı, Kulu ve Cihanbeyli ovalarının sulanması düşünülmüş mevcut enerji fiyatları ile ekonomik olmadığı yazılıydı. Aynı projede Göksu nehrinden su alınabileceği vardı. Başka ülkelerde bu tür çalışmalar yapılıp sulama, taşkın önleme ve enerji üretimi alanlarında yeni imkânlar sağlanmıştır.

-          Dış havzalardan su getirilmez ise Konya tarımsal üretimde birkaç yıl sonra mevcut birinciliklerini kaybeder ve ülke gıda krizine yönelir, bu su temin işi hafife alınmamalı,

-          Dış havzalardan su getirilirken havzaların su, flora ve çevrenin etkilenme durumu dikkate alınmalı, çok iyi etüd yapılmalı, suyu üreticilerimiz tasarruflu kullanmalıdır. Geleceğimiz ve beka meselesi için, sürdürülebilir gıda temini ve güvenliği için Konya ovası gibi yerlerde su temini ile tarım yaşatılmalıdır.

-          Konya tarımda özüne dönmeli, koyun ve buğday öne çıkmalı, giderek 500 m derinden su arayacağız, obruklar artmadan çözüm bulunmalıdır.

-          Gaz, petrol ve elektrik uzak mesafelere taşınıldığına göre su da ihtiyaç olan ovalara dış havzalardan taşınmalıdır.

-          Çiftçilerimiz konu uzmanlarının dediklerini dinlemeli, ziraat mühendislerini sadece kitap okuyanlar olarak görmemelidirler.

-          Su meselesi sadece çiftçinin problemi olarak görülmemeli, sanayi ve ticaretteki önemi açısından da değerlendirilmelidir.

-          Bölgede yapılabilecek küçüklü büyüklü baraj ve göletler yapılarak havzadaki su kaynakları değerlendirilmeli Konya tarımı canlı tutulmalıdır. Sulama yatırımlarında ve su kullanımında halkın katılımı sağlanmalı, “hiçbir zaman sulama ücreti susuzluktan daha pahalı değildir”.

-          Su kullanımı bölgenin arazi ve toprak yapısı ve ürünün ihtiyacına göre belirlenmeli, aşırı su kullanımı önlenmeli, münavebe dışı ve belirlenen miktardan daha fazla su kullanandan üç kat ücret alınmalı (örnek:ABD).

-          ODTÜ’de bir Profesör sohbetinde, su ihtiyacının ülkemizde de tuzluluk oranı düşük olan Karadeniz’den sağlanabileceğini, su kullanılır hale getirilirken (saflaştırılırken) elde edilen tuz ve sülfürün değişik alanlarda kullanılabileceğini vurgulamıştır. Ayrıca suyun kullanılacağı yere getirilinceye kadar değişik yüksekliklerden düşüşte elektrik elde edilmesinin mümkün olacağını anlatmıştı, Türkiye; akarsuların dışında deniz suyundan da faydalanmayı projelendirmelidir.

-          Dünyanın son 100 yılda silah sanayisine ayırdığı paranın bir kısmını deniz suyunun saflaştırılarak kullanılmasına ayırsaydı bu gün dünyada tatlı su meselesi kalmazdı,

-          Ülkemizde alan desteğinden vazgeçip gelir telafi edici desteklemeye geçmek gereklidir.

Ülkemizde ve Konya ovasının sulanması konusunda oldukça güzel önerilerden birkaçını özetleyip verdim.  Çok kişinin vurguladığı husus; Konya ve diğer ovalara suyun temini, suyun tasarruflu kullanılması ve devletin tarımla ilgili iyi ve kalıcı bir politika geliştirmesi olmuştur. Ortak temennimiz suyun ihtiyaç olduğu ovalara konu uzmanı olan kişilerin görüşleri doğrultusunda suyun temini projelerinin acilen hayata geçirilmesi ve su meselesinin en kısa sürede problem olmaktan çıkarılmasıdır.